Maçın sonunda skor tabelasında yazan isimler Wesley Sneijder ve Yasin Öztekin’di. Galatasaray’ın bu sezon hücum hattında fark yaratan isimlerinin aynı olması tesadüf değil. Sarı-kırmızılıların, iç sahada kazandığı 1-0’lık galibiyetler sırasında sergilediği futboldan farklı bir oyun sergilemediğini söylemek lazım. Sadece şampiyonluk stresi ve Beşiktaş’ın Seyrantepe’ye gelen diğer takımlara nazaran daha kalitetli ayaklara sahip olması sebebiyle maçın ikinci yarısında biraz daha kendi sahalarına gömüldüler. Bu noktada son haftaların formsuz ismi Gökhan Töre’yi aradı Beşiktaş. Gökhan formsuzdu, ancak siyah-beyazlıların hücum hattında rakip açısından tehdit yaratan ender isimlerinden bir tanesiydi. Bu, gelecek sezonun teknik direktörü kim olursa olsun alınması gereken bir ders. Beşiktaş karamboller sonucu oluşan bir kaç pozisyon dışında Muslera’yı tehdit edemedi bile. Slaven Bilic gelecek sezon büyük bir ihtimalle Beşiktaş’ın başında olmayacak ve göreve gelecek teknik adamın en fazla mesai harcayacağı şeylerden bir tanesi derbi maçlarda önemli ölçüde özgüven kaybı yaşayan Beşiktaşlı futbolcuları tekrar bu maçların atmosferine hazırlamak olacak.

Hamza Hamzaoğlu yönetimindeki Galatasaray çok kötü başladığı bir sezonu başarılı biçimde bitireceğe benziyor. Hamzaoğlu Türkiye’de başarıya ulaşmak için bazı temel doğruları yerine getirmenin dahi yeterli olabileceğini göstermiş durumda. Saha içinde birbiriyle yardımlaşan ve fedakarlık yapmaya hazır futbolcular, saha dışında kamuoyunun objektifinden mümkün olduğunca uzak kalan bir kadro ve şampiyonluk yarışının stresini kaldırabilecek birkaç tecrübeli isim. Tabii bütün bunlar gelecek sezonki Şampiyonlar Ligi macerası için Galatasaray’ın kat etmesi gereken çok fazla yol olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yine de sezon başında taraftarlarına verdiği tek şey baş ağrısı olan bir takımın, kalesinde doğru dürüst gol görmeden koyduğu hedefe yürümesini takdir etmek gerekiyor.