Berlin Duvarı yıkılmamış olsaydı bir Doğu Alman takımı olarak tarihe geçeceklerdi. Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynayan, ülkede Hoffeinheim ile birlikte pek sevilmeyen takımın müthiş yükselişine naçizane bir bakış…

RB Leipzig; bir yükseliş hikâyesi…

2009 senesinde kuruldular. İlk sezonlarında amatör kümelerin sessizliğinde evlerinde 2.160 taraftar ortalaması yakalarken, o sayı sekiz sene sonra, 2017-18 sezonunda 39.397’ye yükseliyordu. Teknik direktörleri 33 yaşında bir futbol sevdalısı, bu sezon kadrolarındaki hiçbir futbolcuya 20 milyon avro’dan fazla ödemediler. 2019-20 sezonunu Bundesliga’da 3. sırada bitirdiler. Berlin Duvarı yıkılmamış olsaydı bir Doğu Alman takımı olarak tarihe geçeceklerdi. Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynayan, ülkede Hoffeinheim ile birlikte pek sevilmeyen takımın müthiş yükselişine naçizane bir bakış…

Mayıs 2009… Premier Lig’de Manchester United arka arkaya 3. şampiyonluğunu kazanıyor, 1990 senesinden beri şampiyonluğa hasret kalan Liverpool ise ligi 2. sırada bitiriyordu. Onların kaçan şampiyonluğa hayıflandıkları zamanlarda, Almanya’nın 1,1 milyon nüfusuyla 8. büyük şehri Leipzig’in takımı SSV Markranstadt enerji içeceği üreticisi ‘Red Bull’ tarafından satın alınıyordu. Aslında şirketin futbola ilgisi çok zaman önce başlamış, sahiplerinden Dietrich Mateschitz, yakın arkadaşı, ülke futbolunun efsanesi Franz Beckenbauer’ın tavsiyesiyle futbola yatırım yapmaya karar vermişti. Önce Hamburg, Münih, Duesseldorf’ta 50 milyon avro’luk bütçeyle satın alacak kulüp aradılar, sonra o dönemde 4. Ligde mücadele eden FC Sachsen Leipzig’de karar kıldılar. Ancak kulübün adını ‘FC Red Bull Sachsen Leipzig’ olarak değiştirme niyetleri Almanya Futbol Federasyonu’nun ve taraftarların tepkisini çekti. Neticede onların futbol kültürü bizim diyarlardan farklı, tarihe ve köklere bağlılık o kültürün parçası. Velhasıl yükselen tepkiler karşısında geri adım atan şirket bu kez TSV 1860 Munich ve Fortuna Düsseldorf’u satın almaya niyetleniyor ama isim değişikliği önerisi kulüp taraftarlarınca aynı tepkiyi görüyordu. Eski Türk filmlerinin repliğiyle bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla!

Onlar da çareyi daha alt liglerde, eski adıyla Doğu Almanya’nın Leipzig şehrinde buldular. Şehir 1994’ten beri Bundeslaiga’da temsil edilmemiş, 1998’den beri profesyonel liglere kulüp göndermemişti. Şehrin 13 kilometre batısında yer alan 5. Lig takımı SSV Markranstädt’ı 350 bin avro karşılığında satın aldıklarında takvim yaprakları Mayıs 2009’u gösteriyordu. Red Bull şirketinin yedi kurucu ortağı yeni kulübün yönetim kurulunda yer alırken, öncesinde futbolcu menajerliği yapan Andreas Sadlo’yu başkan olarak seçmişlerdi. İlk sezonlarında amatör liglerin sessizliğinde 5 bin kapasiteli ‘Stadion am Bad in Markranstädt’ takıma ev sahipliği yaparken ligi 4. sırada bitirip terfi şansını kaybediyorlardı. Amatör liglerde geçen üç sezondan sonra 2013 Haziran’ında 3. Lige yükseliyorlar, yeni mabetleri Red Bull Arena’da 30 bin taraftarın şahitliğinde müthiş hikâyelerinde yeni sayfa açıyorlardı. Bir sezon sonra, 2015 Mayıs’ında 42.713 taraftar önünde 2. Lig’e yükseldiler. 2016-17 sezonunun sonunda en uzun yenilmezlik serisiyle Bundesliga’ya yükseldiklerinde kuruluşlarının üzerinden 8 sene geçmiş, o sürede amatör liglerden ülke futbolunun en üst ligine, elitlerin arasına yükselmişlerdi. O dönem formasını giyen topçular arasında 5 milyon avro bedelle Beşiktaş’tan transfer ettikleri Nukan Atınç’ın da bulunduğunu hatırlatalım…

Bu sezon Şampiyonlar Lig’inde Atletico Madrid’i 2-1 yenerek çeyrek finale kalan takım, kısa tarihinin en önemli maçını Paris St Germain karşısında kaybetti. Olsun, yazdıkları iç ısıtan hikâyenin heyecanı yeter. O maç öncesinde hocaları Julian Nagelsmann dünyanın en mutlu hocası olduğunu dile getiriyor, sonuç ne olursa olsun geçen zaman diliminde takımın yükselişine şapka çıkartılması gerektiğini dile getiriyordu. 2018-19 sezonunda evlerinde 38.380 taraftar ortalaması yakaladıklarını, 29 kişilik kadronun ortalama yaşının 24,2 olduğunu, toplam kadro değerinin yaklaşık 508 milyon avro olduğunu hatırlatalım. Kulübün hikâyesini bilenlere göre başarının mimarı, 2012’de sportif direktörlüğe getirilen, geçmişte Schalke ve Hoffenheim’ı çalıştırmış Ralf Rangnick. Ülkede yetenek avcısı olarak biliniyor. Red Bull Salzburg’dan 27 milyon Sterlin bedelle kadrolarına kattıkları Naby Keita’yı neredeyse iki misline, 21 milyon sterlin kâr ederek Liverpool’a satmaları, 2016’da küme düşen Stuttgart’tan aldıkları Timo Werner’i bu sezon Chelsea’ye 47,5 milyon sterline sattıklarını hatırlatalım.

Çokları tarafından ‘sponsor takımı’ oldukları için sevilmedikleri malumunuz, ancak bizim diyarlarda transfer dönemlerinde har vurup harman savuran ‘Yolunda A.Ş.’ler yüzünden birçok kulübün batma noktasına geldiğini düşününce insan ister istemez keşke benim kulübüm de böylesine bir yükseliş hikâyesi yazsa diye düşünmeden edemiyor. Güzel olmaz mıydı, Ankaragücü’nün ya da Gençlerbirliği’nin Şampiyonlar Ligi’nde böyle müthiş bir hikâye yazması! Velhasıl bizim denetimden ırak yitik futbol düzeninden uzakta RB Leipzig’in yükseliş hikâyesi takdire şayan. Sevmeniz bile naçizane görüşüm hürmette kusur etmeyin, malum iyi yönetilen takdiri hak eder…