Geride kalan iki haftada voleybol dünyasında hem yerel hem de uluslararası sahnede birçok gelişme yaşandı. Rekabetin iyice arttığı bu dönemde Melissa Vargas’ın Türkiye Ulusal Takımı’nı seçmesi tartışmalara yol açtı.

Rekabet artıyor tartışma büyüyor

Bu satırlara ara verdiğimiz son 2 haftada voleybol dünyasında birçok gelişme yaşandı. O yüzden yazıyı gündeme eşit şekilde dağıtmaya çalışacağız. Haftanın bize göre en güncel ve önemli maddesi elbette Avrupa kupaları idi.

AVRUPA KUPALARI

Vakıfbank, deplasmanda 3-2 mağlup olduğu DevelopRes Rzeszów takımını 3-1 mağlup ederek CEV Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Fenerbahçe’nin rakibi oldu, ancak bunu yaparken oldukça zorlandı. 2014’te Polonya erkek takımı ile Dünya Şampiyonluğu yaşayan Fransız antrenör Stéphane Antiga yönetimindeki Rzeszów her iki maçta da Vakıfbank’ı çok iyi analiz etmişti ve sarı siyahlılar önünde harika bir savunma örneği gösterdiler.


Polonya Ligi’nde bu sezon sadece 1 mağlubiyeti olan ve kadrosuna bakıldığında oldukça parıltısız isimlerden oluşan bu komple takım, her haliyle Sultanlar Ligi’nin zirvesine oynayacak bir ekip hissi verdi maç boyunca. Aslında ilk set sonrası Vakıfbank’ın alıştığımız büyük maçlar modunu açarak sonuca çok rahat gideceği hissi vardı ancak toplamda oynanan 9 sette Polonya temsilcisi hiçbir zaman teslim olmayacağının mesajını net olarak verdi. Grup aşamasında, sadece liderliği garantiledikten sonra çıktıkları Kaliningrad maçında mağlup olan takım, antrenör ve kadro istikrarını korursa gelecek yıl daha üst noktalara gelebilir. Bu arada belirtelim, Fenerbahçe, Rus takımlarının kupadan ihraç edilmesi sonucu, çeyrek finalde eşleştiği Lokomotiv Kaliningrad maçını oynamadan yarı finale yükseldi. Çeyrek finalin diğer ayağı aslında bir yarı final mücadelesi idi. Zira Imoco Conegliano – Volley Monza maçının galibi, 2 Rus takımı Dinamo Kazan – Dinamo Moskova galibiyet oynayacaktı. Imoco’nun her 2 maçta da kurduğu net üstünlük sonucu final biletini alması sürpriz değil. Anlayacağınız, Dünya Kulüpler Şampiyonası’na çok benzer bir eşleşme var. Finale rahatlıkla çıkan Imoco ve onun finaldeki rakibi olmak için karşı karşıya gelecek Fenerbahçe ile Vakıfbank. Yarı final maçları 29 Mart ile 6 Nisanda. Final maçı ise sonradan belirlenecek bir şehirde (Ankara’nın adı geçiyor) 23 Mayısta oynanacak.

ECZACI YOLU YARILADI

CEV Kupası finalinin ilk ayağında, Almanya’nın Stuttgart takımını konuk eden Eczacıbaşı maçtan 3-1 galibiyetle ayrılmayı başardı ve deplasmandaki rövanşa avantajlı çıkma şansını yakaladı. 2 takım, 22 Mart günü finalin ikinci ayağına çıkacaklar. Temsilcimizin 2 set alması kupayı kendilerine getirmeye yetecek. Ferhat Akbaş bu kupayı geçtiğimiz haftanın ana hedefi olarak seçmişti ve bu yüzden Fenerbahçe derbisini Stuttgart maçı için bir hazırlık anlamında gördüğünü ifade etmişti. Özellikle Fenerbahçe 2-0 öne geçtiğinde takımın tüm aslarını kenara alması ve yedek bir kadro ile üçüncü sette müücadele etmesi ekran başında ve salondaki seyircilere ufak bir saygısızlık olarak görülse de, Fenerbahçe ile çok kısa süre içinde Kupa Volley ve Sultanlar Ligi play-off aşamasında karşılacak olması sebebiyle bir nebze mazur görülebilir.

DÜNYA ŞAMPİYONASI

Rusya’nın, Ukrayna işgali sonucu bir süre ertelenen 2022 Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası kuraları geçtiğimiz hafta çekildi. Hollanda ve Polonya’nın ortaklaşa düzenleyecekleri şampiyonada Türkiye B Grubu’nda ev sahibi Polonya, Dominik Cumhuriyeti, Güney Kore, Hırvatistan ve Tayland ile eşleşti. Nasıl Sırbistan, Türkiye’nin bölüm sonu canavarı haline geldiyse, Türkiye de Polonya için öyle diyebiliriz. Polonyalılar kuradan pek memnun görünmüyorlar. 24 takımın katıldığı turnuvada 4 grupta ilk 4’e kalan takımlar 8’li iki gruba ayrılacaklar ve ilk maçlarda aldıkları puanları ikinci grup aşamasına taşıyacaklar. Türkiye, Birleşik Amerika, Sırbistan, Almanya, Bulgaristan, Kanada ve Kazakistan grubunda ilk 4 sırayı alan takımlarla bu ikinci 8’li grupta karşı karşıya gelecek. Ardından 2 gruptaki bu 8’er takımda ilk 4 sırayı alanlar çeyrek final vizesi alacaklar. Ancak burada çapraz eşleşme yok. Aynı grubun birincileri, dördüncülerle, ikinciler ise üçüncülerle oynayacak. Türkiye eğer B grubunda 5’te 5 yaparsa, ikinci grup aşamasında 1 mağlubiyet lüksüne sahip olabilir ve yarı final için ciddi bir avantaj yakalayabilir. Türkiye ev sahibi Polonya’nın grubunda olması sebebiyle ilk grup maçlarının önemli kısmını Polonya’da oynamakla kalmayacak, ikinci grup aşaması ile çeyrek ve yarı final maçlarına da Polonya’da çıkacak.

DEVŞİRME TARTIŞMASI

Tam bir pembe dizi tadında gelişti Melissa Vargas ve ulusal takım hikayesi. Önce Vargas’ın Türkiye forması giymek için vatandaşlık aldığı ve takıma katılacağı söylendi. Ardından işin içine Sırbistan dahil oldu ve Vargas’ın Sırp vatandaşlığı alacağı dedikoduları dolaşmaya başladı. En sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı ufak bir seremoni ile Vargas 2023 yılında forma giymeye başlayacağı ulusal takım yolculuğuna başladı. Plan, 2023 yılında 35 yaşına girecek Meryem Boz’un ardından Ebrar ve Vargas ikilisi ile pasör çaprazı pozisyonunu en az 2 olimpiyatta garanti altına almaktı. Önce bu ikiliden hangisinin ilk seçim olacağı üzerinden bir tartışma yürütülmeye başlandı. Ardından Galatasaray ve ulusal takımın başarılı oyuncusu İlkin Aydın’ın “bir Kübalı yerine milli takımda ulusal marşı söylediğinde tüyleri diken diken olacak isimlerle oynamak istediği” yönündeki açıklamaları üzerine tartışma alevlendi. Vargas’a haksızlık ve hatta ırkçılık yapıldığını söyleyenler, Ebrar ile Vargas’ı karşılaştıranlar, Ebrar’ı savunanlar derken tartışmanın odağı tamamen kayboldu.

Bana göre, tüm sporlarda olduğu gibi, voleybolda da ulusal takımlarin sert çizgileri oldukça yumuşamış durumda. Hele voleybolda geçişlere daha çok imkan tanınıyor. Hal böyle iken oyuncuların milliyetçilik damarı üzerinden değerlendirmeye almak pek sağlıklı değil. Hatta bu tür ulusal takım transferlerinde de, kulüplerde olduğu gibi maddi tekliflerin olduğunu tahmin etmek zor değil. Benim bu açılardan Vargas kararı ile hiçbir problemim yok. Ancak beni memnun etmeyen isimlerden öte bir anlayış. Her alanda bir voleybol ülkesi olduğunu iddia eden Türkiye’nin, Ebrar’ı yanına alternatif olarak ikinci bir pasör çaprazı çıkaramayışı ve Küba voleybol sisteminden çıkmış bir oyuncuya ihtiyaç duyması. İnsanların bu noktada verdiği Paola Egonu örneği çok anlamsız, zira Egonu bir İtalyan, İtalya doğumlu, orada büyümüş, İtalyan voleybol sisteminin ürünü ve hatta ileri götüreyim, Folie ve Di Gennaro ne kadar İtalyan ise o kadar İtalyan. Vargas ile bu anlamda hiçbir ortak noktaları yok. Federasyonun bu noktada bir öz eleştiri yapması ve voleybola olan ilgi, çocuklar arasında bu kadar yaygınlaşmışken, başka voleybol ekollerine ihtiyaç duymadığımız, tamamen kendi yapımızın ürünü oyuncuları ön plana alması gerekiyor. Yoksa bu Vargas ya da Alexia olmuş farketmiyor. Vargas’ı da kendisi ulusal takım formasını giydiği ilk andan itibaren destekleyeceğiz.