Galatasaray, son birkaç sezonda taraftarına yaptığı sürprizlere bir yenisini ekledi ve neredeyse 10 kişi haliyle, 11 kişilik halinden daha iyi oynadığı bir maç sonucunda Kamerunlu sağ bekinin olağanüstü performansı ile sonuca ulaştı.

Galatasaray, Torreira gibi yaratıcı bir süpürücünün varlığından yararlanmaya başladığını gösteren bir ilk yarı oynadı. Uruguaylı topla ilişkisi çok iyi olan, hızlı, atik ve serseri topları bile gelişigüzel uzaklaştırmak yerine takım arkadaşlarıyla buluşturmaya çalışan bir oyuncu. Hem o hem de onun varlığıyla rakip kaleye çok daha yakın oynama fırsatı elde eden Oliviera aldıkları her topu dikine ve isabetli oynamayı başardılar neredeyse. Fakat ilk 30 dakika boyunca top kaybı konusunda oldukça cömert olan Van Aanholt ve Kerem, ev sahibinin bir süre sonra sorgulanmaya başlayan sol kanat hücumlarını istikrarlı olarak heba ettiler.

Özellikle burada Kerem’in, 2-3 kez, kalabalık defansın arasına dalıp oradaki kaosta kaybolmasına rağmen, ters kanadı veya cephedeki arkadaşlarını görmeme ısrarı, ancak Sagal’ın golü sonrası, Galatasaray’ın sağ kanatı hatırlamasını da beraberinde getirdi. Bunun için ilk yarım saatin sonunun beklenmesi Okan Buruk’un tekrarlamamasının umulduğu bir ısrar. Zira top sola indiği andan itibaren, Galatasaray 10 kişi kaldığında dahi, Boey ve Yunus, rakip kalede daha fazla tehlike ürettiler. Bu noktada Kerem gibi, Yunus’un da Mertens’in üstün oyun görüşünü örnek almaları gerekiyor. Belçikalı futbolcu, dünyanın hücum oyuncularına en fazla rahatsızlık veren savunmacılarının olduğu İtalya’da 350’den fazla resmi maça çıkınca hızlı düşünmeyi, çabuk karar vermeyi otomatik hale getirmiş durumda. Buruk, onu kaleye daha da yakın oynatabilecek bir takım tertibi bulabilirse onun hünerlerinden daha çok yararlanacaktır, zira şu anki tabloda, Mertens’in servis ettiği topları kaleye gönderebilmek için bir Mertens daha gerekiyor.

İkinci yarıda Kerem’in kenara gelişi ve Galatasaray’ın, Erol Bulut’un hamlelerine rağmen oyunun kontrolünü tamamen eline alışı futbolda taraftarlar arasında yıllardır süregelen bir tartışmayı da yine gündeme getirebilir. Sahada sürekli top kaybı ve yanlış tercihler yapan bir oyıncuyla oynamak yerine onun olmadığı bir 10 kişiyle oynamak acaba yaratıcılık açısından daha mı iyi? Onun olmadığı bir dizilişte Mertens iyice sola kayarak, ilk yarıda Kerem’in yapamadığı, santraforla olan top alışverişlerini yapabildi. Fakat, kaçan penaltı ve ardından sahadaki tüm yaratıcı oyuncuların aynı anda kenara gelişi ile Gaziantep maçın son 10 dakikasında galibiyet golünü daha fazla düşünür hale geldi. Bu anda da, neredeyse tüm maç boyunca Gaziantep’in sol tarafını oldukça rahatsız eden Boey, son kurşununu attı ve onun taşıdığı top, 1 puana razı olmaya başlayan tribünler ve teknik kadrosuna sürpriz bir ilave 2 puan getirdi.
Okan Buruk, bir krize dönüşebilecek ve değişikliklerin tartışılabileceği bir maçtan aldığı 3 puanın değerini bilerek takımın özellikle ön alandaki yaratıcılık problemlerine çare bulacağı 1 hafta daha kazandı.