Senin aklın ermez bu başka hesap

“Ey zahit şaraba eyle ihtiram
İnsan ol cihanda bu dünya fani
Ehline helaldir, na ehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali”


Covid-19 virüsünün ülkemizde etkili olmaya başlamasının üzerinden geçen 1 yılın sonunda bu bir yılın en karanlık noktasına ulaşmış durumdayız. Her ne kadar baştaki “Avrupa bizi kıskanıyor”, “Çok güçlüyüz, ihtiyacı olan ülkelere aşı yardımı yapıyoruz”, “Dünyada virüsle mücadeleyi en iyi yöneten ülkeyiz” gibi açıklamalarla halkı uyutmaya çalışsa da görülüyor ki bu ‘kulluk sınavı’ duayla, sabırla ve tevekkülle aşılamıyor.

***

Bizi yönetenlerin -pardon yönetenin- virüsü durdurmak için bu güne kadar attığı en büyük adım içki satışını yasaklamak oldu. Belediye başkanı seçildiğinde ilk işi billboardlardan mayo reklamlarını toplatmak olan bu zat-ı muhterem, başbakan olmak üzere kolları sıvadığında ilk açıklamalarından biri ‘içki satışını referanduma götüreceği’ olmuştu. Zahitin Cumhuriyet’le, ‘iki ayyaşla’ derdi ‘90 yıllık reklam arasının’ ardından kendi kuracağı siyasal İslam rejimi için atılan adımlarla somutlaştı. Yıllara yayarak, güçlendikçe el artırarak aldığı, kimi zaman nabız yoklayıp tarttıktan sonra cesaret edemeyip geri adım attığı kararlarla 19 yıldır iktidarda. Kimini duyurmadan, sessizce; kimini güçlü bir ses çıkmayınca cılız bir iki itirazı da bertaraf edip torba yasalarla geçirdiği kararlar için artık tek imzalı kararnameler, gece yarıları servis edilen hukuksuz bakanlık genelgeleri devrede.

***

Rekor ölüm sayıları açıklandığı günlerde Bakanlar Kurulu fetvasıyla daha önce yeterince ses çıkmadığından güzelce uygulanmakta olan hafta sonu satışı yasaklanmış olan alkollü ürünlerin 17 günlük kapanma boyunca da satışının yasak olacağının duyurulmasıyla hukuki bir dayanağı olmayan bu gelişigüzel uygulama adeta 2002’den bu yana yapılamayan referanduma dönüştü. Tekel bayileri bu uygulama hukuksuz, mahkemeye vereceğiz derken ‘evde zor tuttukları’ yüzde 50’nin bile desteğini bulamayan iktidar siyasi bir başka adımla CHP’li belediyeleri konunun merkezine oturtarak yasağı ne olursa olsun uygulamak istedi. Belediye başkanlarımızın imzası, hatta kimi yerde katılımı bile yokken ‘oy birliği’ ile alındığı iddia edilen kararlarla yasak devreye girdi. O da olmadı. Baktılar tepkiler sürüyor sarayın talimatını en ulvi görev bilen İç İşleri Bakanı’nın ısrarcılığıyla yeni bir genelge geldi. Alkol satışının yasaklandığı falan yoktu canım! Sadece zorunlu gıda ve hijyen ihtiyaç ürünleri dışında aralarında alkol de bulunan tüm ürünler virüsü azdırıyor, yayılımına sebep oluyordu. Aynı markette sepetinize örneğin pil, saç tokası, pijama falan atamazsınız. Çünkü yassah!

***

Şimdi bizi her genelgeden sonra LGS sınav sorusu çözer gibi anlamaya çalıştığımız metin çözümlemelerinden biri daha bekliyor. ‘Hocam pil zaruri ihtiyaca girer mi? El kremi ihtiyaç malzemesi midir yoksa “elitist monşer” ürünü müdür?’ Hadi çıkın işin içinden şimdi.

İçki yasağının ardındaki ısrar laik Cumhuriyet’le mücadelenin üst noktasıdır. Kişisel hakların ayan beyan ihlâl edilmesidir. Açıkça mücadele edilip karşı durulması gereklidir. Bu yasak muhafazakâr kesim bize oy vermez kaygısıyla bugüne kadar verilen küçük tavizlerin bugün topluma kesilen faturasıdır. Bu yasağa kuvvetli itiraz yükseltmeyen siyasetçiler uzundur yemek masasında fotoğraf çekilirken kadehleri saklıyorlar. Oysa kişisel hak ve özgürlükleri savunurken en önce kendimiz gibi olmakla; kimliğimizi, yaşam tercihlerimizi sahiplenmekle yükümlüyüz. İçmeyene saygı duymak, onların haklarını korumak da bizim yükümlülüğümüz. Ama içki içmeyi haramla eşleştiren sofunun kara fikrini meşrulaştıran sessizlik, gizlilik bize oy değil olsa olsa lâik, açık ve özgür yaşayan kesimin güvensizliği olarak tahvil edilir.

***

Yasağın başından beri aklımda Harâbî’nin dizeleriyle o güzelim türkü var. Ozan Tanrının varlığına delil olmaktan söz eder. Kendi gibi olmak, ehil olmak, haram nedir özümsemeye gönlü olmakla ilgilidir dizeler. Haramı alkol satışı olarak görüp yoksula, emekçiye zulmedenler; esnafa, çiftçiye teşvik vermek yerine mekânlarını kapatırken stadyumlarda futbol izlemeyi, 5 yıldızlı otellerde ‘lebabeb’ içki içip yemek yemeyi serbest bırakanlar görmez bu hâli.

***

Kör gözlerle, kör vicdanlarıyla başına sıkan esnafın acısını hissetmeden zenginin vergi borcunu sıfırlayıp, yandaşı kollayan, tüm vatandaşları aşılayacak dozu temin edemezken içki yasağıyla uğraşanlar, yaşarken bizim içsek de içmesek de hissettiğimiz iyiliği, dayanışmayı, yalınlığı, ışığımızı ve harama uzak temizliğimizi göremezler. Biz “Hakkı göstermeye delil oluruz, fakat kör olanlar görmez bu hali”

Münkirsin sana haramdır bâde
Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma Harâbî bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helâli