Avrupa futbolunda yazdan ilkbahara devam eden liglerin hemen hemen tümü sonuçlandı ve artık Euro 2016 rüzgarı kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Biz de o topa girmeden önce geride bıraktığımız sezondan aldığımız dersleri konuşup Fransa’da 1 ay boyunca sürecek futbol ziyafetine hazırlanalım. 2015-16 sezonundan neler öğrendik.

Yıldızı parlamayan Massimiliano Allegri: Carlos Tevez, Arturo Vidal ve Andrea Pirlo bir takımdan aynı anda ayrılırsa, o takımın dengesinin bozulması son derece normaldir takdir edersiniz ki. Allegri 2 sezon önce göreve geldiğinde, zaten 3 sene üst üste şampiyon olmuş Juventus’ta neyi değiştirebileceği tartışılıyordu. Geçtiğimiz sezon üçlemenin kıyısından dönen Bianconeri Serie A’da yukarıda saydığımız isimlerin takımdan ayrılmasına rağmen yine şampiyon oldu ve bu hafta sonu Coppa Italia finalinde Milan önüne çıkacak. Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih’i geçebilselerdi belki yine finali zorlayacaklardı, ama son 15 dakikasına 2 gol avantajla girdikleri maçtan mağlup olarak ayrıldılar. Guardiola, Mourinho, Ancelotti gibi hocalar Avrupa’da oradan oraya dolaşadursun Allegri hala İtalya’dan dışarı çıkmadı ve bize göre bu saydığımız isimler kadar saygıyı hak ediyor. Bunu bu sezon bir kez daha kanıtladı.

İspanyol Engizisyonu: Monty Python skeci gibi oldu Avrupa futbolu bu sezon. Ama tam tersi “herkes İspanyol engizisyonunu bekliyordu”. Villarreal, Liverpool engelini aşabilseydi Avrupa kupalarında final oynayan 4 takımın tümü İspanyol olacaktı. Hatta şöyle diyelim, Villarreal dışında, bu sezon Avrupa kupası finallerine ulaşamayan diğer İspanyol takımları Valencia, Barcelona ve Athletic Bilbao’yu başka İspanyol takımları elediler. Son 3 sezondaki toplam 6 Avrupa kupasının 6’sını da İspanyollar kazandı. La Liga’nın kendi içinde oluşturduğu oturmuş bir yapı var. Üst gruptaki 2 Madrid takımı ve Barcelona Şampiyonlar Ligi, bir alt gruptaki Sevilla, Villarreal, Athletic Bilbao gibi takımlar da Avrupa Ligi’nde tepeyi sürekli zorluyorlar. Premier Lig’in göze hoş gelen yapısı ve mükemmel pazarlama teknikleri belki İspanya’da yok ya da Premier Lig 7.si West Ham’ın kadrosunun yarısını sayabiliyorken, La Liga 7.si Sevilla için aynı şeyleri söyleyemiyoruz, ama ortada kabul edilmesi gereken bir taktik disiplin ve seviye farkı var.

Govan’lı İşçi Çocuğu: Önce David Moyes, sonra Van Gaal birisi kendi ülkesinin diğeri dünya futbolunun iki prestijli ismi.Sir Alex Ferguson’un görevi bırakmasının ardından geçen 3 sezonda Düşler Tiyatrosu’ndaki taraftarlar kabustan başka bir şey göremediler neredeyse. Ferguson görevdeyken işini öyle yapıyordu ki, bize işinin kolay olduğunu hissettirmişti. Cruijff’un futbol hakkında söylediği “zor olan basit oynamaktır” lafı gibi, aslında işinin ne kadar zor olduğunu görevi bırakmasının ardından anladık. Zannedersem Premier Lig’de geçen her sezon, onun nasıl bir efsane olduğunu bize bir kez daha kanıtlayacak.

No Totti No Party: Roma hocası Luciano Spalletti, şubat ayında, fazla süre alamadığı için kendisini eleştiren Francesco Totti’yi Palermo maçı kadrosuna almadı. Tabii efsaneye karşı verdiği savaşı kazanması çok zordu, hem de o Palermo maçını 5-0 kazanmalarına rağmen. Totti kadroya kısa süre sonra döndü ve sezonun son bölümünde takımına çok kritik maçlar kazandırdı. 10 gün önce Chievo karşısında Serie A kariyerinin 600. maçına çıktı. Serie A’da 1929-54 yılları arasında 274 gol atan Silvio Piola’nın arkasında 248 golle seyrediyor. Eylülde 40 yaşına giriyor. Kulüp onun kalmasını istiyor ve yeni kontratı çoktan önerdiler bile, ancak Totti düşünmek için süre istediğini ve durumun para ile ilgili olmadığını söyledi. Bu sezon, bize çocukluğumuzun son efsanelerinden birisinde hala iş olduğunu bir kez daha gösterdi.

Old Firm’ün Dönüşü: Dünya futbolunun en eski, en renkli ve en azılı rekabetlerinden Glasgow derbisi döndü zira, Rangers İskoçya Premier Lig’ne döndü. Bu sezon İskoçya Federasyon Kupası’nda karşı karşıya geldiler ve kazanan alt ligdeki Rangers oldu. Gelecek sezon en az 3 mücadele izleyeceğiz.

Claudio Ranieri: Bu benim aldığım bir ders. 2014 yılında kendisinin overrated olduğuna, bunca kulüpteki başarısızlık sonrası nasıl hala 1. Sınıf takımlarda iş bulabildiğine dair birkaç tane twit atmışım. Cevabımı aldım. E Gary Lineker kadar da yanılmış olalım müsaadenizle.