Tottenham Hotspur, Mourinho artık özel değil mi?

Geçenlerde BBC’de Ada futbolunda son 10 senede yaşanan değişimi anlatan enfes bir makale yayınlandı, meraklısına. Takip edenler hatırlayacaktır, 2009-10 sezonunu Chelsea şampiyon olarak tamamlarken günümüzdeki hocaları Lampard takımın aslarındandı. Şimdilerde 3. Ligde çile çeken Portsmouth ligi son sırada bitirmiş, Robinho’nun 32,5 milyon sterlin karşılığında Manchester City’ye gelmesiyle ligde transfer rekoru kırılmıştı. 2010’lu seneler dört takımın başı çektiği zamanlardı, ‘Big Four’ olarak nam salmışlardı…

Sonra… Sonra değişti her şey, geçen sürede 3.774 maç oynandı, 10.323 gol kaydedildi, takımlar transfer sezonlarında 10 milyar sterlinin üzerinde harcadı. Tottenham Hotspur ve Manchester City de elitlerin arasına katıldı, sayı altıya yükseldi. 2008 senesinde Abu Dhabi United Grubu’nun satın alarak parlattığı Manchester City dört sezonda şampiyonluk yaşarken kuzey şehrinde dengeler değişiyor, en son şampiyonluğunu 2013 senesinde yaşayan Manchester United, Sir Alex’in vedasıyla sadece şampiyonluğa değil son sezonlarda Şampiyonlar Ligine de hasret kalıyordu. O değişimden önce şampiyonluk kupasını en son 1968 senesinde kaldırmıştı Manchester City, son 10 senedir Ada futbolunda kazanmadık kupa bırakmadı maviler…

Geçen sürede yıldızı parlayanlar takımlardan Tottenham her ne kadar kupalara hasret kalmış olsa da 2008-09 sezonunu 8. sırada bitirmişti, nicedir yakın komşusu, ezeli rakibi Arsenal’in gölgesindeydi. Onlar da yükselişe geçenlerden, son dört sezonda Şampiyonlar Liginde boy gösteren takım geçen sezon final oynadı. Ama iyi başlamadığı sezonda takıma çıta atlatan hocaları, mahallenin en güzel abisi Pochettino’yu kovarak yerine Mourinho’yu getirdiler. Tercihin doğruluğunu zaman gösterir! Son 10 sezonun puan cetvelinde Liverpool’un ardından 5. sıradalar. Bu vesileyle Premier Lig’in yayın hakları için ödenen paranın da geçen on senede neredeyse üç katına çıktığını, 2010 Ağustos ayında yapılan 3,2 milyar Sterlinlik anlaşmanın 2019’da 9 milyar Sterline yükseldiğini, 2022’de sona ereceğini hatırlatalım…

***

Noel zamanlarında bir pazar günü Londra derbisinde Tottenham’ın konuğu. Daha istekli başladığı maçta 12’de öne geçiyor Chelsea, soldan Willian ceza sahasına girdiği anda çaprazdan uzak köşeye sert vuruyor, sezonun en güzel gollerinden biri. İstediği pas trafiğini yaratıp rakip üzerinde baskı kuramıyor ev sahibi, orta sahada Dier ve Sissoko tüm enerjilerine rağmen yaratıcılıktan uzak. Ocak ayında ayrılması muhtemel takımın en yaratıcı oyuncusu Eriksen bir maçta daha yedek kulübesinde. Chelsea’nin hücum üçlüsü Abraham, Mount, Willian yüksek tempo presle Tottenham’ın oyunu geriden kurmasına izin vermiyor. Devrenin bitimine yakın Tottenham kalecisi Gazzaniga ceza sahası içinde sakarca Alonso’yu indiriyor, VAR’ın verdiği penaltıyı gole çeviren Willian.

2. devreye Dier’ın yerine Eriksen’i alarak başlıyor Mourinho, yakın geçmişe kadar ligin en iyi iki hücum bekine sahip takım kanatları kullanmakta sıkıntılı. 55’te kaleci Gazzanga’dan dönen topu tamamlıyor Abraham ama pozisyon ofsayt. 62’de 10 kişi kalıyor Tottenham, Son’un Rudiger’e kasti hareketini kaçırmıyor VAR. 2019 senesinde Premier Ligde en fazla kırmızı gören oyuncu 7 numara. Saha kenarında öfkeli Mourinho ama onun öfkesi takımına yansıyor. Eksik rakibine karşı oyunu geniş alanlara yıkarak topa sahip misafir takım, 71’de Tottenham’da Ndombele ve Rose Vertonghen ve Moura’nın yerine sahada. 86’da duran top organizasyonunda Eriksen’in vuruşu savunmadan dönüyor, eski formunu mumla arıyor 23 numara. Velhasıl 61.027 taraftarın önünde bileğinin hakkıyla kazanıyor Chelsea, Pochettino sonrasında takım ikinci yenilgisini alıyor. Mourinho ilk kez evinde oynadığı bir maçta eski takımına karşı yeniliyor. Maç sonunda Chelsea tribünlerinden yükselen tezahürat Mourinho’yu anlatıyor: “You are not special anymore!” (Artık özel değilsin). Maçın adamına gelince, Chelsea’nin 10 numarası Willian yalnız golleriyle değil enerjisi ve çalışkanlığı ile takdire şayan…