Salgına karşı hayatta kalabilmek ve salgını bitirebilmek için elimizdeki en güçlü araç aşı. Bilimin gelişmişlik düzeyi bize müthiş bir olanak sundu, bir yıl içinde çok etkili aşılar üretildi ve sonrasında milyonlarca ölümün önüne geçilebildi. Ama aşıya erişimdeki adaletsizlikler önlenemedi.
Yaygın aşılamanın sadece yoksul ülkeler için değil zengin ülkeler için de salgını yenmekte ne kadar önemli olduğu çok söylendi, ama aklın, bilimin gereği yapılamadı.


Pandeminin başından bu yana alınan önlemleri, kısıtlamaları, uygulanan tedavileri ve en son aşılama oranlarını piyasanın koşulları, sınıfsal özellikler, gelir adaletsizlikleri belirledi. Yoksul ülkede yaşıyorsanız ya da zengin ülkede yaşayan bir yoksulsanız, COVID-19 nedeniyle ölme ihtimaliniz, bilimsel olarak ortaya konan pek çok nedenle daha yüksek.

COVID-19 salgını bitmedi. Bilim insanları Türkiye dahil pek çok ülkede yapılanın aksine, tedbiri elden bırakmamanın önemine, son haftalarda Avrupa’da ve dünya genelinde artan vaka sayılarına dikkat çekiyor. Aşıya erişimdeki eşitsizlikler ve milyarlarca insanın aşılanamaması, yeni varyant ve alt varyantların ortaya çıkması olasılığı salgının geleceğini belirsiz hale getiriyor.

“AÇGÖZLÜLÜK BİZİ ÖLDÜRÜYOR”

Halkın Aşısı (People’s Vaccine) grubu durumu böyle tarif ediyor. Çok sayıda saygın organizasyon, Nobel ödüllü bilim insanları ve aktivistlerin desteği ile kurulan Halkın Aşısı grubu pandemi başladıktan kısa süre sonra bir araya geldi ve dünyanın her bölgesinde insanların aşıya ücretsiz erişimini hedefliyor. Aşı üreten firmaları ve zengin ülkeleri adil ulaşım için adım atmaya çağırıyor. Verilerine göre her gün salgın nedeniyle dünyada binlerce insan ölürken Pfizer, BioNTech ve Moderna saniyede bin dolar kâr ediyor. Moderna şirketinin aşıyı geliştirmek için devletten 10 milyar dolar destek aldığı, şimdi ise 10 milyar dolar kâra geçtiği vurgulanıyor. Aşı araştırmaları, geliştirilmesi ve üretimi kamusal kaynaklarla finanse edildiği halde aşı şirketlerinin kaç doz üretileceği, fiyatı ve alıcıları belirleme konusunda tekel haline geldikleri bildiriliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bu yıl ortasına kadar insanların yüzde 70’inin aşılanması hedefi var, ancak bu gidişle mümkün olamayacak. Bunun için COVID-19 aşı ve ilaçları için fikri mülkiyet haklarının askıya alınması, ihtiyaç duyulan her bölgede üretimin yapılabilmesi için bilgi ve teknoloji transferi yapılması, gereken yerlere ücretsiz temin edilmesi, tüm bunların da zengin ülkeler tarafından finanse edilmesi gerekiyor. Olur mu? Şimdiye kadar atılan adımlar hep yetersiz kaldı.

DSÖ hedefi için 22 milyar doza ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor, Pfizer, BioNTech ve Moderna’nın 2022 üretim hedefleri ise yedi milyar doz. Gereken miktar için mutlaka üretimin yaygınlaştırılması, kamusal kurum ve yatırımların devreye girmesi gerekiyor.

Zengin ülkelerin bazılarında aşılama oranları yüzde 90’ı geçerken yoksul ülkelerde bu oran yüzde 7’lere kadar düşüyor. DSÖ’nün de içinde olduğu, aşı dağıtımındaki eşitsizlikleri azaltabilmek için kurulan COVAX’ın çalışmalarının da yeterli olmadığı, hedeflenen dozda aşı dağıtılamadığı bildiriliyor.

SALGIN EŞİTSİZLİKLERİ BELİRGİNLEŞTİRİYOR

COVID-19 pek çok çarpıklığı görünür hale getirdi. İnsan sağlığının büyük şirketlerin kâr hırsına terk edilmesi bunun en açık göstergelerinden biri oldu. İnsanlık bilimle, akılla ürettiği aşıyı dünyanın her yerine ayrımsız dağıtıp uygulamayı beceremedi. Salgını bitirmedeki en güçlü silahını kapitalizmin belirlediği kurallar yüzünden gerektiği gibi kullanamadı. Eşitsizlik, yoksulluk, savaş ve doğa katliamı üreten akıl dışı dünya düzeni yine kuralları belirledi. Aşı karşıtlığı ve tereddütü konusunu, bunları besleyen tutumları saymıyorum bile.

Böylece salgın da durdurulabilecekken belirsizliğini koruyarak devam ediyor. Virüs mü, bu hâllerimize bakıp dikenlerinin altından hepimize müstehzi gülümseyip “hangimiz daha akıllıyız?” diye soruyor.