Akhisar’dan Cimbom’a bilindik tarife

Şampiyonlar Ligi’ne 3-0’lık bir galibiyetle başlayarak bulutların üzerine çıkan Galatasaray, Akhisar deplasmanında 3-0 kaybederek fena halde yere çakıldı.

İlk 1 saat, geçtiğimiz sezon Galatasaray’ın deplasmanda çektiği sıkıntıların tümünün bütün şiddetiyle nüksettiği bir bölüm oldu. Maçın 25. dakikasında Nagatomo’nun soldan getirip Rodrigues’e servis ettiği top 2 dakikalık bir paslaşmanın sonucundaydı, ancak Galatasaray bu atak sırasında önce topu ceza sahası önünde son bir gol pası yapacak duruma getirmiş, daha sonra top Muslera’ya kadar dönmüş, tekrar topu rakip kale çizgisine kadar taşımış ve bu sırada 50 adet pas yapmıştı. Bu 50 pası rakip ceza sahasının etrafında ve hatta içinde yaptığınızda, hem daha az efor sarfediyorsunuz hem de muhtemelen aradığınız boşluğu çok daha kontrollü biçimde buluyorsunuz, ancak bunu dünyada şu anda yapabilen tek takım Manchester City. Galatasaray ise yaratıcılık sorunları yaşadığı deplasman maçlarındaki kısır döngünün içine sıkışmış durumda. Bu akşam geçtiğimiz sezonki deplasman maçlarıyla karşılaştırıldığında işleri daha da kötüleştiren bir şey, daha doğrusu bir isim vardı. Garry Rodrigues. Kullandığı son derece kötü penaltı bir yana maçın genelinde de önemli konsantrasyon problemleri yaşadığını gördük. Burada şunu da belirtmek lazım. Fatih Terim geçtiğimiz sezonun son maçında kazanılan penaltıyı Gomis atmak istemezse Sinan Gümüş’ün penaltı noktasına gideceğini söylemişti. Böyle önemli bir maçta, prensipte ilk penaltıcı olan Sinan’ın, neden bu akşamki penaltıyı kullanmadığı ilginç bir soru olarak kalacak.

İkinci yarı Akhisar’ın dededen kalma bir kontratak taktiği ile maçı alıp götürdüğünü söylemek lazım. Topu Manu’ya doğru at ve onun yaratıcılığına güven. Tabii bunda ilk yarıda sarı kart gören Ndiaye’nin, 4 gün içinde 2 kırmızı kart görerek kenar yönetimin şimşeklerini çekmemek için, maçın kalanında oldukça çekingen bir oyun sergilemesinin de etkisi var. Senegalli futbolcunun oyununun tek yönünde bir arıza olduğunda diğer yönü de ciddi anlamda sekteye uğruyor ve adeta maç içi ritminden kopup gidiyor. Gelelim Elvis Manu’ya. Beşiktaş maçında da, rakip defansı geri geri giderken yakaladığında büyük tehlikeler yarattığını göstermişti, bugün tam anlamıyla maça damgasını vurdu. Rodrigues, Elia ve Cherry örneğinde de görebileceğimiz gibi futbol eğitimini Hollanda’da almış, teknik özellikleri güçlü atletik oyuncular, hele hele kenar oyuncusu pozisyondalarsa ligimizde çok önemli işler yapabiliyorlar.

Fatih Terim takımının forvet ve defans hattı hakkında görüşler bu sezon oldukça klişe biçimde ilerleyecek. Ozan ve Eren geçtiğimiz hafta boyunca gösterdikleri parlak performans sonrasında kamuoyunu bir nebze susturdular. Tabii bu akşam nerede ise yarım pozisyon yakalanan ve 5 haftada 4 gol atan bir takımdan 3 gol yenen bir maç sonrasında tekrar eleştiriler yoğunlaşacaktır.