Almanya‘da son zamanlarda bir yandan koronavirüs salgını yeniden yükselişe geçerken, diğer yandan da binlerce kişinin katılabildiği uluslararası fuarlara, yüzlerce kişinin katılabildiği kültürel etkinliklere izin vererek ilk bakışta çelişkili görünen bir durum yaşanıyor.

Ülkenin salgınla mücadelede görevli en önemli kurumu Robert Koch Enstitüsü‘nün son açıklamalarına bakılırsa bir gün içinde tespit edilen yeni Covid-19 vakası sayısı 28 binin, bir günde ölenlerin sayısı da 100‘ün üzerinde. Bu yükselişte son zamanlardaki açılımların ne kadar etkisi olduğunu tespit etmek mümkün değil, ancak yaklaşan kış aylarında bunun daha da artmasından endişe ediliyor. Federal Sağlık Bakanlığı, bu nedenle 12 yaş üstü herkesin "üçüncü doz“ yani yani "güçlendirici doz" aşıyı yaptırabileceğine dair tavsiyede bulunuyor.


Öte yandan girişte belirtildiği gibi büyük kalabalıkların fiziki olarak bir araya geldiği ekonomik ve kültürel etkinlikler devam ediyor.

Ay başında Köln‘de gerçekleştirilen dünyanın en büyük gıda fuarı Anuga‘dan sonra Frankfurt‘ta dünya yayıncılığının en önemli buluşması Uluslarararası Kitap Fuarı yapıldı. Her iki fuar da pandemi dolayısıyla, bir öncekine göre çok daha küçülmüş boyutlardaydı, ama yine de binlerce katılımcı, binlerce ziyaretçi 10 gün boyunca son bir buçuk yılda olduğundan çok daha yoğun biçimde bir araya geldi.

İki yılda bir gerçekleştirilen Anuga‘ya (9-13 Ekim) en canlı katılımlardan biri Türkiye‘den oldu. Beş günlüğüne Köln‘ü dünyanın "gıda başkenti“ haline getiren fuarda Türkiye 300‘e yakın firmayla İtalya, Almanya ve İspanya’nın ardından dördüncü büyük katılımcı ülke oldu. Paralel olarak dijital ortamda da gerçekleştirilen fuarı 5 gün içinde 170 ülkeden 70 bin kişi ziyaret etti.

Geçtiğimiz yıl pandemi dolayısıyla sadece dijital ortamda gerçekleştirilen Frankfurt Kitap Fuarı ise bu kez hem fiziki, hem de paralel olarak dijital platformda gerçekleştirildi. 80 ülkeden 1400 yayınevi ve yayınla ilgili diğer kuruluşun katıldığı bu fuarı da 70 bin kişi ziyaret etti.

Her iki fuara katılım da, ziyaretçi sayıları da öncekilere göre çok düşük. Ancak neredeyse iki yılı bulan kapanma döneminin ardından her iki sektörün tüm dünyadaki önemli aktörlerine fiziki ortamda bir araya gelme şansı veren fuarlar katılım açısından başarılı olarak görülüyor.

Bu yılki Frankfurt Kitap Fuarı gazetemiz BirGün için önemliydi. Çünkü 17 yıl aradan sonra yeniden kendi standıyla uluslararası yayıncılığın bu önemli platformunda fiilen yer aldı. Fuarla ilgili haberlerimizde de belirtmiştik, BirGün‘ün katılımı aynı zamanda Frankfurt‘a Türkiye‘den katılan tek yayınevi olması nedeniyle de önemliydi. Türkiye‘den yaklaşık 10 katılımcı daha vardı, ancak bunlar yayınevi değil, yayınevlerine matbaacılık hizmeti veren kurumlardı.

BirGün standı, Kültür ve Turizm Bakanlığı‘yla yayıncı örgütlerinin birlikte düzenlediği ulusal standın olmaması nedeniyle, fuara gelip, Türkiye‘den yayıncıları arayanların da uğrak noktalarından biri oldu.

Türkiye‘den katılım çok düşüktü ancak Türkiye yazarları, kitaplarıyla fuardaydı tabii ki. Özellikle Köln merkezli "Türkiye Almanya Kültür Forumu“nun hem fuarda, hem de Frankfurt kent içinde düzenlediği etkinliklere başta Almanya‘da sürgünde yaşayan Can Dündar olmak üzere çok sayıda yazar eserleriyle ve Türkiye‘deki gelişmelerle ilgili söyleşilerle katıldılar. Almanya‘da yaşayan Türkiye kökenli yazarların Almanca çıkan eserleri de fuarda tanıtıldı. Koronavirüs salgınıyla mücadelede insanlığa büyük hizmet veren bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahin‘in kovid-19 hastalığına karşı ilk ve en etkili aşıyı geliştirme sürecini anlatan kitap da fuarda sergilenen binlerce kitap arasında en öne çıkanlar arasındaydı.

Kanada‘nın onur konuğu olduğu fuarda birçok önemli kitap ve yayıncılık ödülü sahibini buldu. Türkiye‘den gazeteci Alican Uludağ, Friedrich Naumann Vakfı‘nın verdiği "Raif Badawi Cesur Gazetecilik Ödülü“nü aldı. Suudi Arabistan‘daki mahkum gazeteci Badawi‘nin adına verilen 2015 yılından bu yana verilen ödül daha önce de Ahmet Şık‘ın (2017) olmuştu. Frankfurt Kitap Fuarı‘nın en önemli ödülü olan Alman Yayıncılar Birliği‘nin Barış Ödülü de törenle Zimbabveli yazar, film yönetmeni ve insan hakları aktivisti Tsitsi Dangarembga‘ya verildi. bu ödül daha önce Türkiye‘den Yaşar Kemal (1997) ve Orhan Pamuk‘a (2005) verilmişti.

YARIN: Faşistlere düşünce özgürlüğü tartışması