Almanya’da ana akım medyanın, sol ve sosyalist örgütlerin bir bölümü hariç hemen hemen tüm siyasi örgütlerin, Hamas’ın Yom Kippur Savaşı’nın 50’nci yıl dönümüne denk getirdiği saldırılarıyla ilgili tepkilerinin ortak paydasında “uygarlığın şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir barbarlıkla” ve “İsrail’i yok etmeyi“ hedefleyen bir savaşla“ karşı karşıya“ olduğu tezi yer alıyor. Durum böyle olduğu için de hepsi koro halinde “İsrail’in kendisini savunma hakkını” savunuyor.

Tıpkı Ukrayna Savaşı’nda olduğu gibi olağanüstü bir refleksle “tek cephede” birleşen bu kesimler, olaylara sağduyuyla bakılması, diplomatik yollarla çözüm aranması gibi çağrıları “terörizmin ekmeğine yağ sürmek“ olarak değerlendirip anında reddediyor. Bu suçlamalar, kendileriyle aynı tepkiyi vermeyen ülkelerin yöneticileri ve hatta Katolik dünyasının ruhani lideri Papa için bile geçerli.

Gazetelerdeki analizler, Latin Amerika, Afrika ve Asya ülkelerinin İsrail’i de bir parçası olarak kabul ettikleri Batı’nın “ortak değerlerini”, “ortak düşmana” karşı savunma çağrılarını “gönülsüz“ karşılamasının anlaşılmaz olduğuna dair değerlendirmelerle dolu…

Dahası, bu çatışmaların gerçek nedenini sorgulayan, olayların bu düzeye gelmesinin asıl sorumlusunu soruşturan, gösteren demokrat ve sosyalist güçleri “Yahudi düşmanlığıyla” suçluyorlar. Bunun için geliştirdikleri kavram da “sol antisemitizm“…

‘SOL ANTİSEMİTİZM’

Filistin halkının haklı davasının yanında durmak, daha düne kadar yüzbinlerce ilerici İsraillinin sokaklara dökülerek protesto ettikleri faşizan İsrail hükümetinin “Filistin halkına karşı baskı ve katliamlarını protesto etmek” neredeyse suç haline getirildi. Bir tarafında dünyanın en modern silahlarıyla teçhiz edilmiş, başta ABD, İngiltere ve Almanya olmak üzere dünyanın en zengin ülkelerinden sonsuz ölçüde askeri destek alan bir ülkenin yer aldığı bu çatışmayı bir “savaş“, hele de benzer güçlerin karşı karşıya geldiği bir “savaş” olmadığı yolundaki uyarılar, bu tek sesli cephenin yaygaralarıyla işitilmez, görülmez halde. Kimileri gerçekleri tersine çevirip İsrail’in yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu bile yazabiliyor…

Sadece bu yılbaşından beri 200’den fazla Filistinli’yi öldüren İsrail ordusu ve polisinin olayların bu aşamaya gelmesindeki rolünü tartışmak artık mümkün değil.

On yıllardır çözülmeden süregiden bu çatışmayı objektif kriterlerle değerlendiren sol güçlere yönelik “antisemitizm” suçlaması büyük bir haksızlık.

Doğrudur geçmişte ve günümüzde Alman solu içinde, tabii başka ülkelerde de görülüyor bu durum, Filistin’in hakkını savunurken, “antisemitizm“ bataklığına saplananlar oldu, oluyor.

Ama büyük çoğunluk ve 2,3 milyon insanın yaşadığı Gazze’yi adeta taş üzerinde taş bırakmayacak şekilde bombalayan İsrail’e karşı çıkanlar, bunu yaparken Hamas’ın sivilleri hedef alan insanlık dışı cinayetlerini en sert biçimde kınıyorlar. Sol, sosyalist örgütlerin hiçbiri yönetimi ele geçirmiş olduğu Gazze’deki kendi halkını da baskı altına alan Hamas’la ya da onun türevi örgütlerle dayanışma içinde değil…

TEMELSİZ SUÇLAMALAR

Ana akım medyanın belirlediği gündem soldan gelen tepkileri görmezden geldiği için sol temelsiz suçlamalarla karşı karşıya kalıyor.

Alman Komünist Partisi’nin (DKP) bu savaşla ilgili tepkisi, tüm harala gürele içinde sesi duyulmayan Alman solunun tepkilerini özetleyen bir belge niteliği taşıyor.

Özetle şöyle:

“Bu saldırılar İsrail’in on yıllardır sürdürdüğü saldırgan baskının bir sonucudur (…) Çatışmanın yaygınlaşmasında, ölümlerde sorumluluk aşırı sağcı İsrail hükümetinin ve onun soykırımcı, sömürgeci, işgalci politikasıdır. Bunu destekleyen emperyalist ülkeler de, Almanya da buna dâhil, sorumludur bu durumdan. (…) DKP, Filistin halkının ve on yıllardır süren mücadelesinin yanındadır. İsrail’deki barış güçlerini de ve özellikle yaşanan durumun açıkça tarif eden, yaşanan durumdaki tüm sorumluluğun İsrail hükümetinin ‘kriminal işgalci politikası’nda olduğunu dile getirme cesareti gösteren İsrail Komünist Partisi’ni destekliyoruz.“

Bu arada Federal Meclis’te hükümetin ve ana muhalefet partisi CDU’nun sunduğu ortak açıklama, diğer muhalefet partileri aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) ve Sol Parti’nin de oylarıyla, yani tüm partilerin oy birliğiyle kabul edilen ortak açıklamada, Almanya’nın İsrail’i desteklediği, Hamas’ı en sert dille kınadığı belirtiliyor ve ülke içinde başta Hamas olmak üzere çeşitli İslamcı Filistin örgütlerinin yasaklanması öngörülüyor.