Almanya’da hükümet Ukrayna ile Filistin’deki savaş ve çatışmada taraflardan birini milyarlarca euroluk askeri yardım ve modern silahlarla donatıp, sorunlara ne kadar zor olursa olsun karşılıklı görüşmeler yoluyla, en azından geçici de olsa “ateşkes” anlaşmalarıyla çözüm arayışlarına karşı çıkarken, halen barıştan yana olan aydınlar, işçi liderleri ve politikacılar kendileri gibi düşünenleri yine meydanlara, insanlığı 3’ncü dünya savaşına sürükleyen sürece “dur!” dememeye davet ediyor.

“Savaşa Hayır – Silahlanma Çılgınlığına Son – Adil ve Barış İçinde Bir Gelecek İçin” çağrılarıyla yarın Berlin’de gerçekleştirilecek büyük miting ve yürüyüşe 25 Şubat’ta benzer çağrılarla yine Berlin’de gerçekleştirilen mitingde olduğu gibi on binlerce kişinin katılması bekleniyor. Hükümetin politikalarını destekleyen, hatta Ukrayna’ya verilen milyarca euroluk askeri yardımı yeterli bulmayıp, uzun menzilli modern füzeler başta olmak üzere daha fazla destek isteyen ana akım medya, Alman solunun önde gelen liderlerinden Sahra Wagenknecht ve Alman feminizminin öncü isimlerinden Alice Schwarzer’in çağrısıyla gerçekleştirilen ilk mitinge ilgiyi olduğundan çok daha düşük düzeyde göstermeye çalışmış, katılımcıların sayısının 10 bin civarında olduğunu duyurmuştu. Ancak bağımsız kaynaklar bu sayının 50 bini bulduğuna işaret ediyordu, ancak bu bilgi en geniş kamuoyuna ulaşmadı tabii ki. Yarınki mitingle ilgili haberlerde de benzer manipülasyonlar olabilir, ancak Ukrayna’nın ne kadar çok silah verilirse verilsin kazanamayacağı artık anlaşıldığı ve daha önemlisi Rusya’ya yönelik ambargoların neden olduğu ekonomik krizin emekçi kesimleri daha da yoksullaşmasına neden olduğu biraz daha net olarak görüldüğü için binlerce kişinin katılması beklenen bu mitinge ilgisiz kalması mümkün değil artık.

Yarınki mitingle ilgili 100’ün üzerinde imzayla yapılan ortak çağrının, şubat ayındaki mitingden önemli bir farkı, bu çağrıya kısa bir süre önce çok sayıda sol kanat üyesinin ayrı bir parti kurmak üzere ayrılmasıyla büyük bir yıkım süreciyle karşı karşıya olan Sol Parti’nin üst düzey yöneticilerin de imzalarıyla katılmış olması. Hem Sol Parti’de kalanların, hem de ayrılıp, yeni bir sol parti kurmaya hazırlananların katıldığı bu çağrının daha önemli yanı ise çok sayıda aktif ve emekli sendika liderinin desteği.

Bu mitingin sosyal demokrat ve yeşil ağırlıklı, yani bir zamanlar Almanya’daki barış hareketinin en güçlü bileşenlerinin yer aldığı federal hükümetin politikalarını etkilemesi beklenmiyor elbette. Ukrayna’nın talep ettiği Daha birkaç gün önce Kiev’e giden sosyal demokrat Savunma Bakanı, Ukrayna’ya toplam değeri 1,3 milyar euroyu bulan askeri yardım ve silah verileceğini açıkladı. Filistin’deki çatışmalar başladığında da İsrail’in tüm silah siparişlerinin yerine getirileceğini açıklamışlardı. Filistin’e İsrail saldırıları sürerken yapılan “ateşkes çağrılarına” kesin olarak karşı çıkan Alman hükümetinin karşısındaki ana muhalefet ise “yangına benzinle gitme” konusunda hükümetten daha da gayretli.  

Dolayısıyla yarın Berlin’den yükselecek barış çağrısı her zamankinden çok önemli.

Tabii sadece bu savaş ve çatışma değil sözkonusu olan. Dünya üzerinde şu anda bazıları bunlar kadar ağır yıkımlara neden olan toplam 21 savaş ve 216 askeri çatışma sürüyor (Kaynak: HIIK / Heidelberg Uluslararası Çatışma Araştırmaları Enstitüsü). Yani dünyanın dört bir köşesinde her gün yüzlerce suçsuz insan bu savaş ve çatışmalarda yaşamını yitiriyor. Aslında bu açıdan bakıldığında “sürekli bir dünya savaşı” içinde olduğumuzu bile söyleyebiliriz.

Berlin’deki barış mitinginin çağrıcıları “İnsanlığın bir nükleer savaşa her geçen gün biraz daha yakınlaştığı” uyarısında bulunuyorlar ve “Kendimizin, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğinden endişeliyiz. Bir barış kültürüne ve ortak güvenliğe ihtiyacımız var” diyorlar.

Son yıllarda büyük ölçüde güç kaybına uğrayan sol ve sosyalist örgütlerin de katılacağı mitingin çağısına kulak verelim:
“Artık Ukrayna'da, Avrupa'da ve dünya çapında bir barış politikasının zamanı gelmiştir. Ukrayna'da savaş öncesindeki uyarılar dikkate alınmadı ve savaşın nasıl önleneceğine dair önlemler göz ardı edildi. Üçüncü Dünya Savaşı'na ve sosyal, ekonomik ve ekolojik bir felakete doğru gidişi durdurmalıyız. ‘Barış her şey değildir, ama barış olmadan her şey hiçbir şeydir.’ (Willy Brandt) Toplumsal kalkınma, iklimin ve doğanın korunması ve herkes için yaşamaya değer bir gelecek ancak barış içinde ve yalnızca ortak küresel çabalarla mümkündür. Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgalini kınıyoruz. Ayrıca NATO ülkelerinin geçmişteki anlaşma ihlallerini ve taahhütlerini yerine getirmemelerini de kınıyoruz. (...) Federal Hükümet'ten, sınırsız yeniden silahlanmaya son verilmesini, ateşkes ve barış görüşmeleri için derhal arabuluculuk yapılmasını talep ediyoruz. Hükümet kendi diplomatik girişimlerini geliştirmeli ve özellikle küresel güneyden gelen barış önerilerini desteklemelidir.”

Öte yandan miting organizasyonundan yapılan özel bir açıklamada “Irkçılık, anti semitizm, faşizm ve belli kesimleri hedef alan her türlü insanlık düşmanlığı reddediyoruz” denilerek, Almanya’nın Ukrayna’yı desteklemesine ve Rusya’ya karşı ambargolara katılmasına karşı çıkan, başta AfD (Almanya için Alternatif) olmak üzere sağcı ve faşist örgütlerin de bu eyleme katılmasını karşı önlemler alınacağı da duyuruldu.

Bu arada sekiz bin kişinin imzasıyla destek verdiği çağrının Almanca ve İngilizcesine, ilk imzacıların listesine aşağıdaki linkten ulaşmak mümkün: https://nie-wieder-krieg.org/