Almanya’da çok partili sisteme soldan yeni bir parti daha katıldı.

Sol Parti’den (Die Linke) ayrılanların öncülüğünde kurulan yeni “sol parti” şimdilik bu hareketin öncülerinden Sahra Wagenknecht’in adını taşıyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa BSW (Sahra Wagenknecht İttifakı – Akıl ve Sosyal Adalet) partisinin adı ileride değişecek. Kamuoyu yoklamaları ilk etapta Wagenknecht’in popülerliğini oya devşirmeyi hedefleyen yeni partinin sadece soldan değil, mevcut partiler sisteminden rahatsız sağ kesimlerden ve hepsinden daha önemlisi son dönemlerde çok güçlenen aşırı sağcı parti AfD’nin (Almanya için Alternatif) tabanından da destek görebileceğine işaret ediyor. Kimi siyasi gözlemciler bu konuda acele edilmemesi gerektiğini savunuyorlar ancak bazı anketlere bakılırsa BSW’nin oy oranı şu anda yüzde 12 civarında.

Federal Almanya Cumhuriyeti 70’li yılların sonunda diğerlerine alternatif olarak çıkan Yeşiller partisinin 1983 yılındaki genel seçimde barajını aşmasıyla üç partili parlamento dönemini geride bırakmıştı. Daha önceki dönemde ikisi koalisyon ortağı olarak iktidarda, biri de muhalefette yer alarak Almanya’nın kaderini belirleyen ve halen varlıklarını sürdüren üç siyasi güç şöyle:

160 yıl önce kurulan Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD), İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve federal düzeyde tek parti gibi hareket eden merkez partiler CDU (Hristiyan Demokrat Birlik) ve CSU (Hristiyan Sosyal Birlik) ittifakı ve yine savaştan sonra kurulan liberal parti FDP (Hür Demokrat Parti).

Aslında 1949’da çok partili bir cumhuriyet olarak kurulan yeni Almanya’nın tarihinde çeşitli eğilimlerden yüzlerce parti kuruldu, ancak yukarıda sıraladıklarımız hariç bunların hemen hepsi seçimlerde yüzde 5’lik barajın altında kaldılar ve tarihe karıştılar. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde baraj söz konusu olmadığı için bir iki milletvekiliyle ya da eyaletlerde dönemsel atılımlarla meclislere girenler de oldu ama onlar da kısa zamanda etkilerini kaybederek sistem dışı kaldılar ya da etkisi olmayan siyasi akımlar olarak inatla devam ediyorlar. Bunlar arasında kalıcı başarı kaydedebilen tek pati Hür Seçmenler (FW) oldu. Sağ eğilimli bu parti halen büyük eyaletlerden Bavyera’da koalisyon ortağı.

Yeşillerin sisteme dâhil olmasının ardından neredeyse her 10 yılda bir yeni bir oluşum federal ve eyalet meclislerindeki partiler yelpazesine yerleşti. Önce hepsinden daha sol çizgideki bir parti katıldı. Doğuda çöken sosyalist Almanya’nın (DDR – Demokratik Almanya Cumhuriyeti) iktidar partisi SED (Sosyalist Birlik Partisi) adını değiştirerek (PDS – Demokratik Sosyalizm Partisi) 1990’da Federal Meclis’e girdi. Daha sonra da Sol Parti (Die Linke) adını alan bu parti varlığını her düzeyde sürdürüyor, bazı eyaletlerde koalisyon ortaklıklarına girdi ve hatta bir eyalette (Thüringen) koalisyonun en büyük ortağı olarak başbakan bile çıkardı.

Çok partili sisteme katılıp, kısa zamanda onun güçlü bir parçası olan son parti de 2013’te kurulan aşırı sağ çizgideki AfD oldu. Aynı yıl yapılan ilk genel seçimlerde küçük bir farkla (% 4,7) barajın altında kaldılar, ancak hemen bir yıl sonra Avrupa Parlamentosu, 2017’de de Federal Meclis seçimlerinde oylarını sürekli yükselterek sistemin en sağında güçlü bir parti olarak yerlerini aldılar. Son kamuoyu yoklamalarına göre şu anda yüzde 23 civarında oyla ikinci güçlü parti.

MUHAFAZAKÂR SOL

Ve bunlara hafta başında resmen yeni bir parti katıldı. Uzun süredir büyük güç ve prestij kaybeden, kendi içindeki çatışmalar nedeniyle bir türlü toparlanamayan Sol Parti’nin sol kanadından ayrılanların öncülüğünde kurulan BSW, aylardır bir dernek olarak hazırlıklarını sürdürüyordu. Sadece Sol Parti’den değil, SPD’den ve daha önce aktif siyasette yer almayan isimlerin de yer aldığı parti ilk olarak haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu, ondan üç ay sonra da Almanya’nın doğusundaki eyaletlerin parlamentoları için seçimlerine girecek. Büyük siyasi dönüşümler olmazsa BSW’in bu seçimlerde başarılı olması mümkün. Ancak bu çizgiyi 2025 sonunda gerçekleştirilecek genel seçimlerde ne ölçüde tutturabileceği belli değil. Kuruluş dönemi heyecanı geçtikten sonra sönen partiler arasına katılırsa Almanya’da çok partili sistemin uzunca bir dönem “solsuz” kalması da mümkün. Çünkü ayrıldıkları Sol Parti’nin güç kaybı sürüyor ve bundan sonraki federal seçimlerde yüzde 5’lik barajı aşmaları çok çok zor.

BSW, Almanya’da ve dünyada yaşanan siyasi ve ekonomik krizin, aynı zamanda tüm sol hareketlerin karşı karşıya olduğu ideolojik krizin bir ürünü. Wagenknecht ve arkadaşları solu “kimlik politikaları” tartışmalarından uzaklaştırarak dar gelirli kitlelerin, kendi deyimleriyle “sıradan, normal insanların” siyasi tercihi haline getirmeyi hedefliyor. Ukrayna savaşında acil ateşkes ve diplomatik çözümü savunuyor, Ukrayna’ya milyarlarca avroluk silah yardımlarına karşı çıkıyorlar. Alman ordusunun ve silahlarının ülke dışında değil, sadece ülke savunmasında kullanılmasını istiyorlar. Aynı şekilde Rusya’ya yönelik ekonomik ambargolara da itiraz ediyorlar. Hem sanayinin hem de sıradan tüketicilerin enerji ihtiyaçlarının eskiden olduğu gibi başta doğal gaz olmak üzere Rusya’dan yapılan ucuz alımlarla karşılanmasını savunuyorlar. Siyasi sığınma hakkına karşı değiller ancak kimi sol çevrelerin savunduğu gibi her gelen sığınmacıya Almanya’da oturma ve çalışma hakkı verilmesine karşılar, sığınmacı sayısına sınır getirilmesini istiyorlar.

KRİZLERİN ÜRÜNÜ

Bazı gözlemciler BSW’yi toplumsal ve kültürel yaklaşımları itibarıyla “muhafazakar”, ekonomik olarak da “sol” çizgide bir parti olarak değerlendiriyor.

Ekonomik kriz, göç sorunu tüm dünyada sağcı ve faşist hareketlerin kitlesel desteğini artırarak güçlenmesine yol açıyor. Faşistler ekonomik ve toplumsal sorunları istismar ederek siyasi iktidarı ele geçiriyor, ortağı oluyorlar. Yeni yılda ABD’de başta olmak üzere birçok ülkede bu eğilimin devam etmesi bekleniyor.

Almanya’da da durum böyle. Son olarak sosyal demokrat, yeşil, liberal koalisyon hükümetinin tasarruf politikaları nedeniyle çiftçilere yönelik ekonomik destekleri sınırlaması üzerine gerçekleştirilen yaygın protesto eylemlerine karışan, kimi yerlerde bu eylemlerin liderliğini üstlenen aşırı sağcıların işi nerelere kadar götürebilecekleri görüldü.

BSW, yaşanan siyasi ve ekonomik ve de ideolojik krizin bir ürünü. Krizi suistimal ederek güçlenen insanlık düşmanı ideolojilere karşı ilk bakışta “sağ” popülizm olarak da görülse toplumun en ileri, sol kesimlerinden gelen bir itirazı temsil ediyor. İki kadın eş başkanın anneleri Alman. Ama birinin (Wagenknecht) babası İranlı, diğerinin (Amira Mohamed Ali) babası da Mısırlı... Kökenleri ve şimdiye kadar savundukları politikalar, başında bulundukları partinin faşist AfD’yle aynı çizgide olmasını olanaksız kılıyor.

Çok partili sistemde kendilerine yer açarak kalıcı ve etkili olup olamayacaklarını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Umarız ilk fırsatta bir “sol harekete” yakışmayan, “lider fetişizmini” besleyen bu isimden kurtulurlar.