Avrupa futboluna yön veren 5 büyük ligden gözde olan 3’ü, yani İngiltere, İtalya ve İspanya’da liglerin ekseni birkaç takımın egemenliğine kaymış durumda.

Avrupa futboluna yön veren 5 büyük ligden gözde olan 3’ü, yani İngiltere, İtalya ve İspanya’da liglerin ekseni birkaç takımın egemenliğine kaymış durumda. İngiltere’de Manchester United, Chelsea, Arsenal ve Liverpool kartelinin kırılması Tottenham’ın sayesinde oldu ama bu 4’lüden sadece Liverpool aşağı çekilebildi. Zaten devreye giren Manchester City ve Tottenham şampiyonluk yarışından çok Şampiyonlar Ligi pazarına girmeye çalışıyorlar. City’nin maddi gücüne rağmen yarışı sonuna kadar sürdürmek için tam anlamıyla hazır olmadığı net. İtalya’da İnter 5 sezondur şampiyon oluyordu. Mourinho’nun ayrılışı ve Benitez’in gelmesiyle oluşan travma onları bu sezon hedeften uzaklaştırdı. Gerçi halen şampiyonluk yarışının içindeler. İspanya’da Real Madrid ve Barcelona’dan başka bir takımın şampiyonluğa ortak olması çok zor görünüyor. Bu 3 ligin gerisinde kalır gibi olan Almanya ve Fransa ise çekişmenin biraz daha fazla yaşandığı ligler. Ama iş zirve yarışına ortak olmaya gelince Avrupa’nın en tepesinde yer alan 2 lig var. Fransa 2. ligi ve ondan daha da öte Türkiye 2. ligi.

Fransa 2. liginde 8. sıradaki Istres ile lider Le Mans arasında 7 puan fark var. Türkiye 2. liginde ise 8. Boluspor, lider Samsunpor’un sadece 5 puan gerisinde. Avrupa’nın, 16-20 takım aralığında gezinen tüm 1. ve 2.ligleri göz önüne alındığında böyle bir tabloya sahip olan başka bir lig yok. Hatta işin ne boyutta olduğunu anlamak için birkaç bilgi verelim.  Haftaya lider giren Orduspor, Çaykur Rizespor deplasmanında mağlup olunca bir anda 5.liğe indi. Maç öncesi 7. sırada bulunan rakibi ise 3. lüğe fırladı. Bu ligin müthiş profili üzerine sadece bir örnek.

Takımlar aldıkları bir mağlubiyet veya galibiyetle birkaç sıralık çıkış veya inişler gösteriyorlar. Bunun getirdiği önemli bir sonuç var. O da takımların iddialarını uzun bir süre kaybetmemeleri sebebiyle, ülkede çok sık görülen teknik direktör değişiklerinin sayısının azalması. Zira bütün kulüp yönetimleri böyle bir ortamda, kaybedilmiş gibi görünen iddianın bir sonraki hafta tekrar kazanılacağını biliyor. Bu da teknik adamların görevde kalma sürelerinin uzamasına ve takımların, kadro-sistem istikrarına bürünmelerini sağlıyor. Örneğin Rizespor taraftarları, her deplasman maçına 1 puan için çıktığı iddiasıyla teknik direktör Ümit Kayıhan’ın kellesini istiyorlardı bu hafta öncesinde.  Kellesi istenen hoca play-off klasmanının en üstünde ve lig liderinin de 2 puan gerisinde. Bu iddialar haklı veya haksızdır o başka bir tartışma konusu, ancak bilinen gerçek şu. Herhangi bir takım sezon boyu kendi evindeki maçlardan 3, deplasmandaki maçlardan 1 puan alırsa 66 puana ulaşıyor. Şu an lig lideri Samsunspor kalan bütün maçlarını kazansa dahi ulaşabileceği puan 70. Yani bu politika pek de kötü bir fikir değil. Kariyeri boyunca oradan oraya dolaşan Yücel İldiz’in Karabükspor’la yaşadığı başarı bunun bir sonucu.

Bu çekişmeli yapı bireysel anlamda da başarı hikayelerini ortaya çıkarıyor elbet. Emmanuel Emmenike böyle bir adam. Bu sezon onun rolünü, 22 yaşındaki Samsunsporlu golcü Simon Zenke aldı. Nijeryalı’nın 9 golü var ve takımının hücum hattında önemli bir rol oynuyor.  Samsunspor birçok Süper Lig takımında görev yapmış Hüseyin Kalpar ve birçok Süper Lig takımında top koşturmuş oyuncuyla hedefe yürüyor. Kayıhan’ın Rize'sinin de pek bir farkı yok. Pancu’nun kaleye geçtiği müthiş Fenerbahçe-Beşiktaş maçında attığı golle adeta bir efsane yaratan ama ardından Beşiktaş’ın Fenerbahçe maçlarındaki lanetini başlatan Koray Avcı başta olmak üzere Mehmet Yozgatlı, Theo Weeks, Murat Ceylan gibi oyuncuların yanına, 20. yüzyılın son “wonderkid” adaylarından Freddy Adu da eklenince Rize iyi bir takım oldu.

Ancak ligin en çok dikkat çeken ekibi geçtiğimiz sezon bu lige yükselen Tavşanlı Linyitspor. Kütahya’nın tek profesyonel takımı olan Tavşanlı Linyitspor tarihinin en büyük başarısını geçtiğimiz yıl 3.ligden yükselerek elde etmişti. Şu anda ligin 6. sırasındalar. Süper Lig vizesi için kritik olan ilk 6 sıradaki 3 takımın Karadeniz’den olması önemli bir gösterge.

Ligin Tavşanlı ile beraber en hadiseli takımı ise şüphesiz Kartalspor oldu. Şu ana kadar 9 gol atıp 15 gol yiyerek her 2 alanda da liderliği elinde bulunduran Kartalspor’un ilk 10 maçının 7’si 0-0 bitti ve Kartal sadece 2 maçta gol atabildi. Kartalspor’un bu sezon kendi evinde attığı ilk gol, ligin başlangıcından 6 ay sonra 5 şubattaki 1-1’lik Tavşanlı Linyitspor maçında gerçekleşti. Rakipleri de oldukça az gol sayısında tutmaları sebebiyle küme düşme hattının üstünde kalmayı başardılar. Bu profille ligde kalırlarsa Türkiye futbol tarihinin en ilginç lig performanslarından birine imza atmış olacaklar.

İzmir futbolunun lokomotif 2 kulübü Karşıyaka ile Altay ise bu sezon yükselme umutlarını bitirdiler neredeyse. Her 2 takım da (özellikle düşme hattının 3 puan uzağındaki Altay), 3. lig korkusunu daha yakından hissediyor. Şu an bir alt ligden dönmeyi bekleyen, geçtiğimiz hafta bahsettiğimiz Göztepe eğer yükselme hakkı kazanırsa, önümüzdeki yıl İzmir’in 3 efsanesi ligde müthiş bir mücadeleye girişecekler.

Yazıyı küllerinden doğan bir başka efsane ile bitirelim. 1950 ve 1960’larda Çek futbolunun tozunu atan, 1962 Dünya Kupası’nda final oynayan Çekoslovakya ulusal takımının temelini oluşturan, Pavel Nedved’in futbol kariyerine başladığı, sosyalizmin simge takımlarından Dukla Prague, şu an Çek 2. liginde lider ve zirve lige (Gambrinus Lig) dönme hesapları yapıyor.