“Kutsal toprağı kazmakta geç kalırsan/Hasat zamanı çömelir toplarsın/Bodur kalmış, toza bulanmış başakları.” (Hesiodos, İşler ve Günler) Zamanında kazar, yerli ve milli gübreyle zenginleştirirsen, başaklar gürbüz olur ve ülkende asla faşist kıtlığı yaşanmaz. Mahsul o kadar bol olur ki komşu ülkelere faşist ihraç edersin. Devlet denilen çitlerle çevrili bahçede özenle hazırlanmış tarhlarda yerli ve milli gübreyle yetiştirilen yerleşik türler faşist olmaya eğilimlidir, başka seçenekleri de yoktur. Olur ha bahçene ayrık otları, tarım zararlıları dadanabilir ve yerleşikleri ayartmaya çalışabilirler. Bahçenin düzenini bozacak tarım zararlarıyla mücadeleye sakın ara verme ve sık sık güncellenen tarım zararlılarıyla mücadele yöntemlerini resmî gazeteden takip et. Bahçende soyu bozuk türler de çıkabilir, onları saf olanlarla aşıla, olmadı imha et, bahçenin soysuzlaşmasına asla izin verme. Aşırı büyüyen, taşkınlık yapan türleri de budamayı sakın unutma. Bahçecilik zor zanaattır, bahçen doğanın koşullarına maruz kaldığında zarar görebilir ve istediğin verimi alamazsın. Bahçeni dış koşullardan etkilenmeyecek şekilde tasarlayabilir ve üretimi kontrol edebilirsin. Sera tarzı üretime geç, böylelikle üretimin iklim koşullarından etkilenmez ve sekteye uğramaz; faşizme kesintisiz devam edebilirsin. Kentler için en uygun üretim yerleri, seracılığın post-modern biçimi olan AVM’lerdir. Kırsal üretimi AVM’lere taşıyarak faşist üretimini kentleştirebilirsin.


Bu topraklarda faşist olmamak zor gerçekten. Toprak faşizm için mümbit, iklim deseniz uygun. Ve bir de başlarında, onları durmadan budayan, olmadık biçimlere sokan despot bahçıvanları varsa yerleşik türlerden bolca faşist çıkar, hiç şaşırmamak gerek. Asıl şaşırtıcı olan, yerleşik oldukları halde faşist olmamayı deneyenlerdir. Yerleşikseniz, faşist olmamak için direnebilirsiniz, ama faşizm öyle bir şeydir ki tam kurtulduğunuzu düşündüğünüz an, farkına varmadan yeniden faşizme yerleşirsiniz. “‘Off bu çok kötü işte!” diye haykırdı Alice. “Böyle yol kesen bir ev daha görmedim! Hiç!”’ (L. Carroll, Aynanın İçinden, Can). Faşizm, çitin dışındakileri evin, daha doğrusu bahçenizin değerleriyle yargıladığınız an başlar: “Parokyalizm (dar görüşlülük) annenizin dizinin dibinde öğrendiğiniz değerleri mutlak doğrular olarak alır ve bunlar başka insanların değerlerinden hiç tartışmasız üstündür: Benim dinim tek doğru din, yalnızca benim adetlerim rafine ve medeni, sadece benim dilim şiir yazmaya müsait, benim müziğim en güzel müzik gibi” (D. Dutton, Sanat İçgüdüsü, Ayrıntı). Faşist olmamak gibi bir niyeti varsa alışkanlıklarından kurtulabilmeli insan; olmayacak şeylere inanmak için her sabah kahvaltıdan önce temrin yapmalı: “Ben senin yaşındayken günde yarım saat temrin yapardım aksatmadan; bazen, daha kahvaltıdan önce altı tane olmayacak şeye inandığım olurdu.” (Aynanın İçinden).

Faşist olmamak, olmayacak şeyler arasında en sık temrin yapmayı gerektirendir. Temrini günün her anına yaymanız gerekebilir, bahçenin değerleri sinek kâğıdı gibi çeker insanı, kurtulması zordur. Yerleşik türlerin öznelik hâllerini, yerleştirildikleri görüş noktaları belirler. Onları o noktalara yerleştiren, gübreleyen, üreten ve belirli işlevlerle donatan bizzat bahçıvandır; özlerini ya da fıtratlarını tanımlayan da odur; içerikleri bahçıvan tarafından belirlenmiştir. Yerleştirildikleri noktadan görebildikleri kadarıyla dünyayı algılar, algıladıkları kadarıyla kendilerini ve dünyayı ifade ederler. Dolayısıyla kendini ifade eden özne değil, özne aracılığıyla bahçıvandır. Devlet denilen bahçede üretilen her ürünün içine bahçıvan yerleşmiştir ve her ürün kendini budayan, biçime sokan bahçıvanına aşıktır. Psikiyatri jargonunda bu duruma “bahçe sendromu” denir. Konuştuklarında bahçe terimleriyle konuşurlar. Yerleşiklerin bahçe sendromundan kurtulmaları kolay değil.

***

Yerleşik türlerin faşist olmamak gibi bir dertleri varsa şayet, yerleştirildikleri yeri terk etmeleri, sürekli görüş noktalarını değiştirmeleri, algılarını göçebeleştirmeleri gerekir. Zira her görüş noktası, bireyi ele geçirmek ve özneleştirmek için tesis edilmiştir. Faşist olmamayı becerenler, asla yerleşmeyenlerdir. Onlar, özne ve nesne ayrımını durmadan yerinden edenlerdir.