Tam adı Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi. Adana’da, bölgenin en önemli, köklü hastanesi. 6 Şubat ve 20 Şubat depremlerinde zarar gördüğü için boşaltıldı, hastaları diğer hastanelere nakledildi.

“Asrın felaketi” denen bir deprem yaşanmışken, 50 binden fazla yurttaş hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce insan yaralanmış, milyonlar evsiz kalmış ve göç etmişken bölgenin en önemli hastanesinin, aradan yedi ay geçmesine rağmen büyük oranda atıl kalması nasıl açıklanabilir?

HEM BÖLGE HEM TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ

Çukurova Üniversitesi’nin 2022 İdari Faaliyet Raporu’nda Balcalı Hastanesi şöyle tarif ediliyor:

“1.309 yatak kapasitesine sahip hastanemiz günlük ortalama 3.355 hastaya poliklinik hizmeti sunmakta olup, Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinin önemli bir bölümüne (yaklaşık 20 milyon nüfusa) üst düzeyde sağlık hizmeti vermekte ve bölgenin önemli referans sağlık merkezi konumunda bulunmaktadır.”

Dikkatinizi çekerim, hizmet verdiği bu 20 milyon nüfusun neredeyse tamamı son depremlerden etkilenmiş insanları tarif ediyor. Devam edelim: “Hastanemizde 2022 yılında 1.507.650 hastaya sağlık hizmeti verilmiş ve doluluk oranı %92 olmuştur. Sağlık hizmetlerinin en zor ve ileri aşaması yoğun bakım hizmetleridir. Hastanemiz, ülkemizin en büyük yoğun bakım kapasitesine sahip hastanelerinden biridir. Modern üniteleri ile her türlü yoğun bakım hastası izlenebilmekte ve tedavisi yapılabilmektedir…2022 yılında 76.879 ameliyat yapılmıştır.”

Hastane şimdi ne durumda? 21 Şubat 2023’de boşaltıldı. Aylardır 200 yataklı Hematoloji-Onkoloji binasında hizmet üretmeye çalışıyor. Hekimler zorlanıyor. Örneğin ameliyathane ile yataklı servisler aynı binada değil, ameliyat olan hastalar yataklı kliniklere ambulansla taşınıyor. Nakil sırasında olabilecek sorunlar cerrahları korkutuyor, hele büyük ve sıkıntılı ameliyatları yapmak çok zorlaşıyor.

28 Şubat’ta Sağlık Bakanı “Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi tüm kadrosu ile Yüreğir Devlet Hastanesinde hizmete devam edecek. Hastalarımızın kıymetli bilim adamlarından almakta olduğu hizmeti devam ettirmek için gerekeni yapıyoruz.” dedi, olmadı. Geçtiğimiz hafta Yüreğir Devlet Hastanesi’nden 200 yatak, iki kat, Tıp Fakültesi’nin kullanımına verildi. Çok acayip, yarısı ikinci basamak devlet hastanesi yarısı tıp fakültesi hastanesi olarak hizmet vermeye çalışıyor.

Üniversite yönetimi hocalara, çalışanlara, öğrencilere ne depreme dayanıksızlık raporları ile ilgili ne de önümüzdeki sürecin nasıl yönetileceğine dair şeffaf bilgi vermiyor. Yaklaşık bir ay önce yönetim sosyal medya üzerinden hastanenin güçlendirilmesine başlandığını duyurduğu halde görünürde bir faaliyet yok.

Balcalı Hastanesi bu duruma düşünce başta Adana Şehir Hastanesi olmak üzere diğer hastanelerin iş yükü çok arttı, sağlık çalışanları tükendi. Göçler ve deprem bölgesinin sevk ili olmasıyla birlikte Adana’da sağlık hizmetlerine ihtiyaç çok arttı. Adana Tabip Odası kentte sağlığın tıkanma noktasına geldiğini, hastalara yatak bulunamadığını, yoğun bakımlarda ciddi sıkıntılar yaşandığını, muayene randevuları ve ameliyat sıralarının dayanılmaz noktaya geldiğini bildiriyor.

Bu koşullarda parasını denkleştirebilen hastalar özel hastanelere yöneliyor. Şüphelenmemek mümkün değil, yoksa amaç özel sağlık hizmetlerinin payının daha da artması mıdır?

Çukurova Üniversitesi hocaları haklı olarak soruyorlar. Pandemi döneminde İstanbul’da, Atatürk Havaalanı pistlerini kırıp 45 günde hastane yapan devlet nasıl oluyor da Adana’da bunca zaman geçtiği halde tıp fakültesine kullanabileceği bir hastane yapamıyor, ya da mevcut hastanesinde güçlendirme çalışmalarını başlatıp yol alamıyor? Öyle ya, 45 günde hastane yapılacaksa bunun için en gerekli yer tüm deprem bölgesinin yükünü taşıyan Balcalı değil miydi?

TIP EĞİTİMİ YÖNÜNDEN ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Konunun bir de yaşamsal olan mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimi boyutu var. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi 51 yıllık geçmişiyle ülkemizin en değerli tıp fakültelerinden. Fakülte’nin 2022 yılı Birim Faaliyet raporuna göre 2151 tıp öğrencisi ve yabancı uyruklu 116 tıp öğrencisi var. 175’i profesör olmak üzere 333 öğretim üyesi, 700’ün üzerinde asistan doktoru mevcut. Tıp fakültelerinde eğitim ve sağlık hizmetleri iç içedir. Hastane bu durumdayken tıp öğrencilerinin, asistanların nitelikli eğitim alabilmesi mümkün değil.

Koşullar böyleyken sayısını hiç azaltmadan öğrenci alımına devam edilmesine ne demeli? Bu yıl 15’i yabancı uyruklu olmak üzere 221 tıp öğrencisi kontenjanı açıldığını görüyoruz. Dahası, Sağlık Bilimleri Üniversitesi altında açılan Adana Tıp Fakültesi var, yeterli altyapısı olmadığı için öğrencileri Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderiliyor. Oradan da bu yıl 62 öğrenci geliyor. Tıp eğitimine böyle yaklaşılması, koşulların göz ardı edilip yüksek kontenjanlardan ödün verilmemesi ayrıca can yakıyor.

Bu ülkenin sağlığını yönetenlerin önceliği deprem bölgesindeki sağlık hizmetlerini, hastaneleri, sağlık çalışanlarının durumunu düzeltmek olmalı. Hal böyleyken Ankara’da, İzmir’de bir türlü kamuoyuna açıklanmayan raporlarla, “depreme dayanıksızlık” gerekçesiyle hastane kapatma telaşına düşülmesi inanılır gibi değil.

Yapılması gerekenler açık. Balcalı Hastanesi’nin hasar durumu bilimsel raporlarla kamuoyuyla paylaşılmalı, güçlendirme ve gerekiyorsa yerinde yenilenme ivedilikle yapılmalıdır. Hastalar sağlık hizmetlerine ulaşabilmeli, tıp öğrencileri ve asistanların eğitimleri daha fazla aksamamalıdır.