Hukukçular ayrı yazıyor, gazeteciler ayrı yazıyor, anlatıyor. Atına yorumlar; ya iktidarın paralı trollerinden, ya da vicdan yoksunlarından. Vicdan; insan olmanın olmazsa olmazıdır!

“Oh olsun” diyorlar!

Barış Pehlivan, sadece gazetecilik yaptığı için beşinci kez çocuğundan, sevdiklerinden ayrı. Şuncu – buncu olmaya gerek yok. Azıcık vicdanı olan bir insan bu hukuksuzluğun karşısında durmalıdır!

Yüzlerce kişi, binlerce yazı yazdık, on binlerce laf söyledik. Bu yazıların yüzde doksanı bu ülkede karartılan yaşamlar hakkında. Ezberledikleri üç beş cümle ile gevrek gevrek oh çekenler hiç şunu düşündüler mi acaba; manyak mıyız biz yahu! Bu kadar eziyet kime reva olabilir? Bir tarafın diğer taraf ile sadece intikam, sindirme, yok etme üzerine kurulu bir varoluş sürdürme anlayışı kimi, nasıl, neden mutlu eder?

Hepiniz çocukken ananızdan, babanızdan çok dayak mı yediniz acaba da intikamınızı sizden başka olandan herkesten alıyorsunuz!

Sizden olmayanı öldürmekten, dövmekten, hapsetmekten, işsiz bırakmaktan aldığınız keyif, ya da bu haksızlıkların hiç birine ses çıkarmıyor olmanız ancak bir sosyopati hali olabilir diyeceğim ama o da değil. Sosyopatlar genellikle yüksek zekalı insanlar olurlar. Hiç değilsiniz!

Barış Pehlivan’ın cezaevinde olması hukuksuzdur! Nedenini bir de ben yazmayacağım, açıp okusun merak eden. Hukukçular bas bas bağırıyor!

PEHLİVAN, GAZETECİLİK YAPTIĞI İÇİN HAPİSTE!

Barış Pehlivan esir tutulmaktadır! Bu durum başka bir sözcükle açıklanamaz. Nokta! 

Sadece Barış değil; bu ülkenin zindanlarını, yurdunu seven, dünyayı seven, güzel bir evren isteyen, güzel insanlarla doldurdular ve buna alkış tutan binlerce geri zekalı, aptal, beyinsiz it kopuk sürüsü var. Yaşamaları oksijen israfından başka hiç bir şey olmayan bu cahil primat ordusu, aydınlık, pırıl pırıl insanların hayatlarının kararmasından zalimce keyif alıyorlar! Cehaletlerini sadece kendi habitatlarında yaşıyor olsalar diyeceğim ki ne yaparlarsa yapsınlar. Ancak öyle olmuyor işte! Yakıp yıkmaktan keyif alıyorlar tüm ilkellikleriyle. Hiçbir inanca, vicdana yakışmaz! Yazık!

Bugün bu ülkede binlerce suçsuz insan cezaevinde ise ve bu ülkenin muhalif siyasilerinin tek gündemi kendi muhalif iktidarlarını nasıl devam ettirecekleri ise bu ülke siyasetinde muhalefet falan da yoktur. Parti ayrımı yapmadan söylüyorum! Eğer biz muhalefetin, hücrelerdeki arkadaşlarımızın özgürlüğü için mücadelesinden daha çok kendi taht kavgalarının haberlerini okuyorsak onlara da yazıklar olsun! Barış Pehlivan’ın dört yaşındaki kızı Arya’nın yüzüne nasıl bakabileceksiniz! Ya da umurunuzda mı?

Çok öfkeliyim, ama umutsuz olmaya hakkım yok. İçeriye girerken bile yüzünden gülümsemesini eksik etmemiş, parmaklıkların ardındayken bile bir kere daha pes etmeden mücadelesine devam edecek olan kardeşim Barış Pehlivan’a ayıp olur öncelikle. Yapamam!

Bu iktidarla olan derdimi falan yazıp çizmeye de gerek yok artık. Bizim ülkemizin iktidarı budur! Biz bir an önce muhalefeti değiştirelim!

“Adalet nedir? Ağaçları sulamak.

Zulüm nedir? Dikene su vermek!”

Mevlana

Ülkemin zindanlarında esir tutulan tüm dostlara selam olsun! Aydınlık, güzel günlerde buluşacağız!

Tüm hakedenlere güzel bir hafta dilerim...