Geçtiğimiz mart ayında Ankara’yı ziyaret eden Almanya Başbakanı Scholz, bu haftasonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Berlin’de ağırlayacak. Bu ziyaretle ilgili haberler ilk olarak duyulduğunda bazı politikacılar Erdoğan’a yönelik davetin iptal edilmesi yolunda çağrılarda bulunmuştu. Ancak ziyaret yaklaştıkça bu çağrıların yerini, sonu “zor da olsa onu Berlin’de ağırlamalıyız, açık açık konuşmalıyız!”la biten açıklamalar alıyor.

Ana akım medyada bir dönemler Erdoğan’ın Almanya ziyaretlerinin öncesinde “İstenmiyor” manşetleri yer alabiliyordu, şimdi ise bu ziyaretin neden “gerekli ve önemli” olduğunu açıklamakla meşguller...

En çok satan günlük gazete Bild’in konuyla ilgili bir başyazısında şöyle deniyordu:

“Cuma günü Erdoğan, Scholz’un misafiri olacak. Gerçekten bu doğru mu? Maalesef evet. Çünkü her şeyden önce dünyanın içinde bulunduğu durum hükümetimizi uzlaşmaya zorluyor.

-Türkiye milyonlarca sığınmacıya bakıyor. Aksi takdirde bunlar Avrupa Birliği’ne doğru yola koyulabilirler. Sığınmacı sayılarındaki artıştan dolayı Erdoğan’a her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

-Türkiye bir NATO üyesi ve Suriye ile Irak’a sınır olan güneydoğu kanadının güvenliğini sağlıyor.

-Türkiye, Ukrayna savaşında, tahıl ihracatı gibi konularda aracılık yapıyor.

-Almanya’da yaklaşık 1,5 milyon Türk yaşıyor. “

Ziyaretle ilgili resmi açıklamalarda da ayrıntılara girilmeden bu mesajlar veriliyor.

Hükümet sözcülerinin konuyla ilgili açıklamaları birçok konuyu da yanıtsız bırakıyor. Örneğin Scholz ve Erdoğan’ın birlikte katılacakları bir basın toplantısının olup, olmayacağı belli değil. Önce yanıtsız kalan ancak artık netleşen bir husus cumartesi günü Berlin’deki Olimpiyat Stadyumu’ndaki Almanya-Türkiye milli maçını birlikte izlemelerinin sözkonusu olmadığı. AKP Lideri Erdoğan’ın Almanya’daki taraftarlarının katılacağı bir kitlese toplantısı da olmayacak.

Resmi açıklamalara göre Erdoğan önce Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’i ziyaret edecek, ardından da Scholz’la bir akşam yemeğinde biraraya gelecek. Yemekte “iki ülkenin ‘Ortadoğu savaşı’ndaki farklı tavırları, AB ile Türkiye arasındaki sığınmacı anlaşması ve NATO içinde işbirliği gibi geniş kapsamlı konular görüşülecek.”

UZUN SÜREDİR SORUNLU

Ana akım medyanın ve muhalefet liderlerinin Scholz’dan beklediği, bu görüşmeler sırasında Almanya’nın tutumunun açıkça dile getirilmesi ve Erdoğan’ın tutumunu da açıkça eleştirmesi...

Bu tabii ki olacaktır, ancak bütün bunlar olacak diye elbette iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmeyecek...

İki ülke arasındaki ilişkiler uzun süredir sorunlu. 15 Temmuz darbe girişimine Almanya’nın tavrı, Türkiye’den kaçan Fethullahçıların bu ülkeden kolaylıkla siyasi sığınma hakkı alabilmesi, Türkiye merkezli DİTİB’e (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) bağlı camilerdeki imamlara yönelik casusluk suçlamaları, AKP’li politikacı ve bakanların Türkiye’deki seçimler öncesinde Almanya’daki etkinliklere katılmalarının neden olduğu rahatsızlıklar ve bunların Alman makamlarınca engellenmesi, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olmasını bir süre engellemesi gibi nedenler iki ülke arasındaki resmi ilişkileri olumsuz etkiliyor. Şimdi bunların üstüne Erdoğan’ın Almanya’nın “terör örgütü” olarak yasakladığı Hamas’ı Filistinlilerin meşru kurtuluş örgütü olarak tanımlaması, İsrail’e yönelik ağır suçlamaları eklendi.

Almanya’da artık Hamas’ı desteklemek bir suç, ana akım medya ve birçok üst düzey politikacı hemen her gün bu suçu işleyenlerin hemen cezalandırılmasını ve sınırdışı edilmesini, Alman vatandaşlığına alınmamasını ve eğer daha önce vatandaşlığa geçmişse bunun geriye dönük olarak iptal edilmesi çağrılarında bulunuyorlar.

AÇIKLAMA BEKLENİYOR

Erdoğan’ın ise Berlin’deki görüşmelerde bu tavrını sürdürmesi, dahası eğer yapılırsa ortak basın açıklamasında kamuoyuna da bu yönde açıklama yapması bekleniyor.

Scholz’un ve Alman hükümetinin de bu konudaki tavrı açık. Ortadoğu’daki “savaş”ta net bir biçimde İsrail’den yana tavır alıyorlar. Ateşkes çağrılarına, bunun “Hamas’a yeni terörist saldırılar için toparlama şansı tanıyacağı” gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Scholz, önceki gün Berlin’i ziyaret eden Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’le ortak basın açıklamasında Erdoğan’ın İsrail’e yönelik “faşizm” suçlamasına ilişkin bir soruyu “saçmalık” olarak değerlendirdi ve “İsrail bir demokrasidir. Bunda en ufak bir kuşku olamaz, bunun açıkça dile getirilmesi gerekir” dedi.

Bütün bunlar Berlin’deki ikili görüşmelerden “Ortadoğu” konusunda bir uzlaşının çıkmayacağını gösteriyor.

PEKİ BAŞKA NE KOŞULACAK?

Türkiye hem Finlandiya’nın, hem de İsveç’in üyeliğine yönelik vetosunu kaldırdığı için NATO konusunda artık bir pürüz kalmadı. Türkiye’deki otoriter rejime, Anayasa Mahkemesi’ne bile katlanamayan anti demokratik yönetime, hukuk ihlalleri ilişkin eleştiriler de gündeme gelir muhtemelen. En azından Avrupa Birliği’nin yeni yayınlanan “Türkiye İlerleme Raporu 2023” konuşulur... Ama bu rapordaki demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konularındaki eleştirilerin Türkiye tarafını etkilemesi elbette sözkonusu olmayacaktır.

Geriye en önemli konu AB-Türkiye sığınmacılar anlaşması kalıyor.

Ziyarete başından beri karşı olan ve “Erdoğan Almanya için normal bir devlet misafiri olarak kabul edilmemeli” diyen Sol Parti’nin Eşgenel Başkanı Martin Schirdewan da bu hususa işaret ediyor ve Alman hükümetinin bu konuda yeni bir “kirli anlaşmaya gitmesi”nden endişe ettiğini belirtiyor.