Bir seçim daha geride kaldı. Pek çok yönden antidemokratik süreçlerin şekillendirdiği bir iktidar yapısı Türkiye’yi beş yıl daha yönetecek. Yerel seçimlerse çok yakın.

Geniş halk kesimleri kaygılı. Seçimden önceki değişim ve daha iyisine yönelik beklentiler yerini sessizliğe ve anlama çabasına bıraktı. Muhalefette yer alan siyasal partiler daha çok kendi iç değerlendirme ve tartışmalarına dönmüş durumda. Oysa yıllardır kötü gidişe ve bu iktidar yapısına, rejim değişikliğine, tüm baskılara rağmen direnen halkın en az yarısı var. Onların bitmeyen itirazı, heyecanı ve daha iyi yaşam için umudu bu ülke için en önemli değerdir, yok edilmesine izin verilmemeli, tam tersi yenilenip artırılması için çaba harcanmalı. Laik, demokratik, emeğin hakkını aldığı, barış içinde bir Cumhuriyet için yeni bir kanal açmamız gerekiyor.

Siyasal, ekonomik ve sosyal yönden mevcut kötülüklerin artarak devam edeceğinin öngörülebildiği bu dönemde nasıl bir örgütlenmeye, hangi karar alma ve mücadele olanaklarına, bir arada durmak için ne tür zeminleri kurmaya ihtiyacımız var?

TASLAK BİR ÖNERİ

Üzerinde düşünüp tartışmaya, geliştirmeye açık bir öneri sunabilir miyim?

Son milletvekili seçimlerinde Türkiye’nin dört bir yanından değişik sol, sosyal demokrat, sosyalist partilerden binlerce yurttaşımız aday oldular. İçlerinde öğrenciler, kadınlar, işçiler, beyaz ve mavi yakalı emekçiler, akademisyenler, her çevreden yurttaşımız var. Pek çoğu antidemokratik seçim sistemi nedeniyle seçilemeyeceğini bildiği halde bu baskıcı, kötü düzene itirazını açıkça göstermek için oy pusulalarına adlarını yazdırdı, sorumluluk aldı. İçlerinde isimlerini tek tek sayamayacağım o kadar değerli kişiler var ki! Siyasal partiler de bunu sağlayabilmek için çaba harcadılar.

Kimilerinin bir metreyi bulan oy pusulası nedeniyle “gereksiz bir kalabalık” olarak gördüğü bu yurttaşlarımız aslında çok değerlidirler. Hele bu dönemde heba edilmemesi gereken bir birikimi temsil etmektedirler. Seçilenleri ve seçilemeyenleriyle önümüzdeki dönemde bizim mücadeleci meclisimizin, adı düşünülebilir, Türkiye’nin Demokratik Meclisi’nin vekilleri olarak kabul edilebilirler. Bu Meclis Türkiye’nin çocuklarının, gençlerinin, kadınlarının, emekçilerinin, aydınlık gelecek isteyen herkesin barajsız, gerçek demokratik meclisi olabilir.

Seçimde muhalefetteki ittifaklar, Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği içinde yer alan, CHP, YSP, TİP, Sol Parti, TKP, TKH listelerinden seçime giren, kendini solda tanımlayan tüm milletvekili adaylarına bu mecliste yer almaları için bir çağrı yapılabilir. Bunu sağlamak üzere kendi içinden bir heyet oluşturulabilir ve “sekreteryayı” yürütebilir. Bu heyet çağrı metnini hazırlamak dahil gerekli hazırlıkları yapar. Çağrıya olumlu yanıt verenler meclise kaydedilir.Yapılan değerlendirmelerle çağrı genişletilebilir.

MECLİSİN İŞLEYİŞ VE HEDEFLERİ

Bu meclis kendi demokratik işleyiş mekanizmalarını ve gerekli altyapıyı ihtiyaç duyduğu katkıları alarak kurabilir. Türkiye’nin gerçek gündemlerinin görüşülebildiği, siyasal iktidarın dayattığı gündemlere sıkışmayan bir kararlılıkta olmalıdır. TBMM gündemine gelen Anayasa değişiklik teklifleri dâhil, yasa tasarıları hakkında görüşler hazırlayabilen, kendi “yasa tasarılarını” kamuoyuyla paylaşan, hatta seçilmiş milletvekilleri aracılığıyla TBMM gündemine taşıyan çalışmalar yapabilir.

Meclis kendini sadece son seçimlerde milletvekili adayı olmuş kişilerle sınırlamamalı, kurduğu mekanizmalarla halkın katılımına açık olmalıdır. Değişik konuların görüşüldüğü komisyonları, danışma heyetleri olmalıdır. Buralarda meslek örgütleri, sendikalar, dernekler, akademisyenler, alanın uzman kuruluşlarından katkılar alabilmeli, halkın birikimlerini meclise yansıtabilmelidir.

Meclisin temel bir hedefi merkezdeki örgütlenmenin yerel ağlarını kurup geliştirmek olmalıdır. Vekiller ve katkı verenler, şehirlerde, mahallelerde, iş yerlerinde, her alanda kurdukları meclisler ve forumlarla katılımı artırmanın ve demokratik mekanizmaları geliştirmenin, yerel sorunları gündem yapabilmenin olanaklarını geliştirmelidir. Meclis merkezde ve yerellerdeki çabaları ve oluşturacağı heyecanla geleceğin örgütlenme ve mücadele olanaklarını geliştirebilmeli, ön açıcı tartışmaların ve çözüm önerilerinin merkezi olmalıdır.

Dikkatinizi çekmiştir, burada önerdiğim siyasal partilerin ittifak ya da birleşme çalışmaları değil. Ancak tarif edilenlerin başarılabilmesi için adı geçen siyasi partilerin olumlu yaklaşımının gerekli olduğu çok açık. Milletvekili adaylarının içinde yer alabilmesi ve dayanışmayı artırabilmesi için partilerin çalışmalara destek verip katılım konusunda teşvik edici olması gerekir. Siyasal partilerin bir yandan kendi çalışmalarını sürdürürken bir yandan da buna benzer bir ortak mücadele zeminini tartışmaları Türkiye için çok değerli olur.

İhtiyaç var mı? Yoksa üzerinde düşünmeyebilirsiniz. Varsa, umarım tartışmaya değer bulunur, Türkiye’de kötü gidişe karşı ortak mücadele yolları açık tutulur.