Ali Murat Hamarat

Bir köşede ev sahibi Fenerbahçe, diğer tarafta Galatasaray. Gazozuna bile oynasalar, kıyamet kopar bu ülkede. Türkiye’nin bütün dertleri unutulur, gündem değişir. Aslında düşününce, rekabetin düşman kardeşleri varlıklarını birbirlerine borçlu. Oscar Wilde’ın da dediği “İnsan sevdiğini öldürür.” Halil Umut Meler’in darp edilmesi, İstanbulspor’un sahadan çekilmesi derken, ülkede tansiyonlar çok yükselmiş durumda. Çim sahalarımızın Habil ile Kabil’inin ezelden ebediyete sürecek savaşından kimin galip çıkacağı merak konusu. Bugün birisi kazanacak, yarın diğeri. İnsanlık var oldukça!

Kayserispor maçının uzatmalarında gösterilen iki kırmızı kart sonucunda İsmail Kartal’ın orta sahayı nasıl şekillendireceği merak konusuydu. Deneyimli hoca cezalı Fred’in yerine Crespo’yu sürmüş. O değil de özellikle İrfan Can’ın orta sahada yumuşak kalıp kalmayacağı papatya falı baktırıyor. O ortaya geçince, Cengiz de kendine kanatta yer bulmuş. Tribünler yine sezonun harika üçlüsü Szymanski-Tadiç-Dzeko’ya bakadursun, savunmadaki Djiku-Oosterwolde ikilisinin performansı tabela açısından kritik gözüküyor. Kanat beklerini iyi kullanan Kanarya’nın özellikle Barış Alper tarafını zorlaması bekleniyor.

Galatasaray cephesinde sakat Davinson Sanchez’un yokluğunda Nelsson ilk 11’de başlıyor. Geçen sezonki formunu aratan İskandinav stoperin iyi oynaması deplasman ekibi için hayati olsa gerek. Okan Buruk Torreira’nın yanına Kaan Ayhan yerine Kerem Demirbay’ı tercih etmiş. Cimbom orta sahayı alabilecek mi merak ediledursun, deneyimli hoca şampiyon kadronun çoğunu sahaya sürmüş. Sarı-kırmızılı taraftarlarda gözler özellikle sakatlığın gölgesinde bayağı güç kaybetmiş gözüken Icardi’yle sol beke biraz da mecburiyetten yerleştirilen Barış Alper’de olacak.

Kontrollü başlayan derbide iki taraf da hata yapmak istemiyordu. Bu sezon ligde öne geçtiği tüm maçları kazanan ezeli rakiplerin kapışmasında ev sahibi, ilk çeyrekle birlikte daha fazla etkisini hissettiriyordu. Djiku’nun ceza sahasında Icardi’ye yaptığı müdahale belli ki çok konuşulacaktı.

Sahanın birçok noktasında gerginlik hâkimken, futbolcular da hakem Arda Kardeşler’e pek yardımcı olmuyordu. Sürekli faullerle duran oyunda kalite yükselmiyordu. İsabetli şutun çekilmediği devre tam bir taktik mücadelesiydi. Sanki gidişatı hocaların hamleleri belirleyecekti…

İkinci yarıya adaşıyla başlayan İsmail Hoca, Cengiz’i çıkarıp İrfan Can’ı kanada almıştı. Orta sahadaki direnci artıran deneyimi çalıştırıcı, dizginleri eline almak istiyordu. 61’de organize gelen Kanarya’da Szymanski’nin plasesi az farkla auta çıkmıştı. Ziyech’in ortasına Icardi iyi vursa, Aslan öne geçecekti. Son çeyrekte top bir o kaledeydi, bir bu kalede. Tadiç’in yerine giren King’in fizik kalitesi, sarı-kırmızılıları zorluyordu. Kalan dakikalarda başka gol olmuyor; asırlık çınarlar birer puana razı oluyordu.

Lider Fenerbahçe bu skorla koltuğunu korudu. İsmail’in orta sahaya girmesiyle daha dengeli bir yapıya bürünen Kanarya, sahasında beklenen baskıyı kuramadı. Galatasaray’a gelince… Oyunun bazı bölümlerinde daha iyiydiler fakat Icardi’nin eski görüntüsünden çok uzak olması skoru belirledi. Son düdükten sonra birbirine sarılan futbolcular futbolun sınıfta kaldığı günün güzelliğiydi.

İki devin önünde şimdi Cumhuriyet’in 100. yılında Suudi Arabistan’da düzenlenecek Süper Kupa var. Bakalım orada kalite daha yüksek olacak mı; bu oyunu pazarlamak imkânsız değilse de çok zor!