Yazdığıma inanamadığım bir yazı bu. Önceki gün geldi acı haber. Bir hekimden çok daha fazlasıydı. Kaydı gitti hayatımızdan.

Halkın, özellikle en yoksulların, en çaresizlerin derdini dert edindi ömrü boyunca. Heyecanı, enerjisi hiç bitmedi. İyi hekimdi. Bakın, “iyi hekim” demek çok şeyi içerir, her şeyden önce iyi insan olmak gerekir, o da öyleydi. Devrimciydi, biliyordu ki eşit, özgür, emeğin değerinin bilindiği bir düzen olmadan iyi sağlık hizmeti olmaz.

YILGINLIKTAN NEFRET EDERDİ

Ergün Hocam’ın temel özelliği hep araştırması, titizlikle verileri kontrol etmesi, bulduklarıyla yazılar hazırlaması, yılmadan hepimize öğretmesiydi. Sağlıkla ilgili ne kadar hak ihlali varsa nedenlerini araştırır, bulur, hepimizi de çalışmaya, bulduklarını duyurmaya, çözüm üretmeye teşvik ederdi.

Özellikle sosyal güvenlik ve sağlığın finansmanı konusuna en çok kafa yoran arkadaşlarımızdandı. Halkın canını yakan bu yoksulluğun, eşitsizliğin, adaletsizliğin, kötü düzenin iç yüzünü somut verilerle ortaya sererdi. Örnek mi? Genel Sağlık Sigortası’nın aslında fazla verdiğini, gelirlerinin emeklilik fonlarına aktarıldığını, bu gelirlerle istense katkı ve katılım payı ödemeden halkımızın sağlık hizmeti almasının mümkün olduğunu o ortaya çıkarmıştı.

Ey emekliler, haberiniz var mı? Her ay maaşınıza yatan paradan sağlık gideri diye büyük kesintiler oluyor ya, ne kadar alacağınızı siz de bilemiyorsunuz ya, bu siyasi tercihmiş meğer, istense kesilmeyebilirmiş. Dr. Ergün yazdı bunları. Son olarak 2 hafta önce, yine size yapılan adaletsizlikleri bulmak için Sayıştay’ın SGK Denetim Raporu’nu inceledi, aslında SGK bütçesinin fazla bile verdiğini, istense maaşlarınızın ve ikramiyelerinizin artabileceğini, “kaynak yok” sözünün aslının olmadığını ortaya koydu. Meğer bir kerelik 5 bin TL’lik yardıma muhtaç olmayabilirmişsiniz. Yazılarını birlikte kaleme aldığı Dr. Güray Kılıç ile bunu ne kadar çarpıcı anlattılar:

“Bütçedeki kaynakların nasıl kullanılacağı bir siyasi tercihtir. Yoksuldan, emekliden, dul ve yetimlerden yana kullanılmasından imtina edilmektedir. Milyonlarca emekli ve hak sahibi, asgari ücretin çok altında bir gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda kalmakta, ekmek ve akşam pazarı kuyruklarında yoksulluğu iliklerine kadar hissetmektedir.”

Ergün Hocam’ın dikkat çektiği konular hep gündem oldu. Yine Sayıştay raporlarına göre 2021 yılında, SGK’dan Sağlık Bakanlığı’nın Medula sistemine girdiği sağlık hizmeti tutarından 42,3 milyar TL daha fazla para aldığını tespit etti. Haklı olarak sordu: “Yoksa bu aradaki fark, kamu-özel ortaklığı ile yapılan 13 şehir hastanesinin öngörülemeyen ve dövizdeki aşırı artışa bağlı olan kira ve diğer müşteri garantili hizmet bedelleri için mi kullanılmıştır?”

Bakıma ihtiyacı olan ağır engellilerden, SMA hastalarına, MS hastalarına, kanser hastalarına kadar herkesin sıkıntılarını ve çözüm önerilerini gündem yaptı. İlaç tedarik sorunlarına, acil servislerde yaşananlara, özel hastanelerde alınan haksız ücretlere, üniversite hastanelerinin sorunlarına, depremzedelerin, aklınıza gelecek tüm halk kesimlerinin sağlığa erişim sıkıntılarına kadar çözüm için çırpındı. Hele pandemi döneminde, her konuda kamuoyunu bilgilendirdi. Özel hastanelerin COVID-19 hastalarını kabul etmemelerini, sonra da fark ücretleri talep etmelerini gündeme taşıdı, bu konuda düzenlemeler yapılması konusunda uyarıcı oldu.

YAŞAMIN İÇİNDE DEVRİMCİ BİR HEKİM

Bunları yazınca Ergün Demir’i sadece masa başında çalışan biri sanmayın. Hekimlik pratiğinin ve sağlık emekçilerinin mücadelesinin tam merkezindeydi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve İzmir Tabip Odası’nın kurullarında yer aldı, aktivisti oldu. Forum Sağlık 2023’ün kuruluşuna katkı sağladı. Hep en dezavantajlıların elinden tuttu. Yıllarca yoksullara, göçmenlere sağlık hizmeti verdi. Sıklıkla yöneticilerin hedefi oldu, görev yerleri değiştirildi, koridorda sağlık hizmeti vermeye zorlandı, yine de halkın sağlığı için emeğini esirgemedi.

Deneyimlerini ve bilgisini hem bilim insanlarına hem de halka ulaştırmaya çalıştı. Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası’nın, Dünya Tabipler Birliği ile İstanbul’da yaptığı Savaş Göç ve Sağlık Sempozyumu’nda göçmenlerin sağlığı konusundaki çalışmalarını ve önerilerini sundu. Çok yeni, İstanbul Tabip Odası’nın yayımladığı “Sağlıkta Dönüşümün 20. Yılında Sağlık Hizmetlerinden yararlanma Şartları, Gerçekler ve Haklarımız” kitabının yazarlarından biriydi.

Ey halkım, ey sağlık emekçileri! Haberiniz olsun, kaybınız çok büyük. Ama biliyorsunuz, gereğini yapmak, mücadelesini sahiplenmek görevinizdir:

“Çan

        çalmıyoruz.

Çan

        çalmıyoruz.

Yok

      salâ

          veren!

Bu

     giden

              bir

                   biten

                        şarkı değildir ...........”