Sadece Türkiye’de değil dünyada da böyle hekimler çok zor yetişir. Bulamazsınız yani. İşte öyle bir hekim, çok erken aramızdan ayrıldı, önceki gün toprağa verdik.

Ey halkım, ne kadar farkındasınız bilmem, telafisi olmayan bir kayıptır.

İyi hekimlik, emek, demokrasi, barış, özgürlük mücadelesinin her alanında bir insan nasıl yer alabilir? Metehan öyleydi, müthiş enerjisi vardı. Ne yaptığını biliyordu. Akıl ve bilim insanıydı. Her şeyden önce bu kokuşmuş düzene itiraz etmeden, başka türlü bir dünya için mücadele etmeden sağlıklı olabilmenin, insanca yaşayabilmenin mümkün olmadığını bilen devrimci bir hekimdi.

İnsanlık ve yaşam için koşturdu, hep üretti. Okuduğunuz bu gazetenin de kurucularındandı. Araştırmacıydı, yazardı.

SAĞLIK HAKKI MÜCADELESİNDE KARARLI BİR HEKİM

Dr. Metehan Akbulut sağlığın temel bir hak olduğunu, bu hakkın önündeki engellerin kaldırılması için mücadele edilmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hakları için mücadele ederken bir yandan da yurttaşların ayrımsız sağlığa erişimini savunuyordu. TTB, Antalya Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın kurullarında yer aldı, yöneticilik yaptı. Bir röportajında sağlık sistemini şu tespitlerle anlatıyordu:

“Sağlıkta dönüşüm programının uygulamaya geçmesiyle birlikte sağlık sistemi artık bir ticari faaliyet alanı haline getirilmiştir. Sistem insan odaklı olmaktan çıkarılıp kâr odaklı bir yapıya dönüştürülmüştür. Hastanelerin işyeri, hastaların müşteri haline geldiği bu sistemde sağlık hizmetlerinin değerlendirmesinde kârlılık göz önüne tutulmuş, niteliğe değil niceliğe öncelik verilmiştir.”

Bir başka röportajında beş dakikada hasta bakmayı dayatan bu sisteme isyan ediyor, hastaya yeterli zaman ayırmanın önemini anlatıyor ve yurttaşları nitelikli sağlık hizmetleri için ortak mücadeleye çağırıyordu:

“Halkımıza da çağrımızdır; dün olduğu gibi bugün de nitelikli sağlık hizmeti taleplerimizde ısrarcıyız ve hekimlik yapmak istiyoruz. Hem hekimlerin hem de halkın sağlık hakkı için bu tür uygulamalara itirazı ve mücadeleyi birlikte yükseltelim.”

Bir miting konuşmasında şöyle sesleniyordu halka:

“Umutların karardığı, her yerde kan ve göz yaşının hâkim olduğu, yalanın, dolanın, insan kazıklamanın geçer akçe olduğu, katillerin şerefli sayıldığı, şerefli insanların öldürüldüğü bir ülkede yılların birikimi, coşkusu, özverisi ve mücadelesiyle, aşkın ve devrimin türküleriyle geldik.”

Ne söylenebilir, her şeyin ve çözümünün farkındaydı. Doğru gördüğü her zeminde mücadelenin içindeydi. “Cumhuriyet’in yeni yüzyılında nasıl bir sağlık sistemi istiyoruz?” sorusu etrafında, sağlık çalışanları, sosyal bilimciler, yurt içi ve yurt dışından aydınlar, emekçiler ve genel olarak tüm yurttaşlarımızın bir araya geldiği Forum Sağlık 2023’ün kurucularından ve emektarlarındandı.

İŞÇİ SAĞLIĞI

Dr. Metehan Akbulut’un özellikle işçi sağlığı alanında emek vermesi tesadüf değildi. İşçi sağlığının toplum sağlığının temellerinden biri olduğunu biliyor, Soma’dan, Ermenek’e, Amasra’ya, Sakarya’ya iş cinayetlerine isyan ediyor, meslek hastalıklarının önlenmesi için çabalıyordu. İşçinin sağlıklı olmasının koşullarını biliyordu. Toplum ve Hekim Dergisi’nde reçetesini de yazmıştı:

“Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması; basın açıklamalarının, grev ve toplu pazarlık hakkı önündeki yasakların sona erdirilmesi; taşeron, kiralık işçilik gibi tüm çalıştırma biçimlerinin yasaklanması; uzun-yoğun-fazla çalıştırmanın sona ermesi; iş cinayetlerinden sorumlu işverenler, bürokratlar ve siyasilerin yargılanması; işten atmaların yasaklanması ve insanca yaşanabilir düzeyde bir ücretin sağlanması; sosyal konut, ucuz gıda ve ulaşımın sağlanması; mesleki eğitimin kamusal niteliğinin sağlanması ve çocuk işçiliğin yasaklanması; kadın, yaşlı ve göçmen emeğinin korunması için... İşçi sınıfı tam da
bu noktada örgütlenmeli, birlik ve dayanışma içinde olmalı ve yine işçi sınıfının evrensel değerleri olan eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış için örgütlenmeli. Yaşamak ve yaşatmak için Örgütlenmeli...”

Bu reçeteye uymak, mücadelesini büyütmek Dr. Metehan Akbulut’u yaşatmak demektir. Büyük şairimizin dizelerini bir başka devrimci hekim için aktarmıştım, Metehan için de hatırlatıyorum. O biten bir şarkı değildir!

“Çan

        çalmıyoruz.

Çan

        çalmıyoruz.

Yok

      salâ

          veren!

Bu

     giden

              bir

                   biten

                        şarkı değildir ...........”