Eczacıbaşı’nın başarı ilacı ne?
Karmaşa, plansızlık, bilinmezlik Eczacıbaşı’nın profiline dönüşmüş. En iyi transfer hamlelerinden Laura Heyrman’ı takıma kazandırmış bir ekibin bu durumda olması ülke voleybolu açısından iyi bir durum değil.
Sultanlar Ligi’nde 7. hafta geride kaldı. Favorilerin çok fazla zorlanmadan kazandığı bir hafta oldu diyebiliriz. Tabii Vakıfbank ve Eczacıbaşı’nın kaybettiği setlere bakarak rakiplerine bir nebze umut verdiklerini düşünebilirsiniz, ancak hem bu iki takımın hikâyesi hem de maç içi performansları açısından aralarında önemli bir fark var.
Vakıfbank, Mert Grup Sigorta karşısında zaman zaman adeta karmaşa içerisinde bir takım izlenimi vermiş olabilir ama bu onların takım karakterinde pek olmayan bir durum. Bugün yazının önemli bir kısmını ayıracağımız Eczacıbaşı’nda ise durum böyle değil. Karmaşa, plansızlık, bilinmezlik takımın profiline dönüşmüş durumda adeta. Geçen hafta kısaca değindiğimiz problemleri bu sefer biraz daha açmakta fayda var.
Ligde 2 galibiyeti olan Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin ilk iki seti, son düzlüğe kadar başa baş oynadığı, üçüncü seti de kazandığı maçın dördüncü seti başlarken maçı izleyenlerin hiçbirisinde, Eczacıbaşı’nın dördüncü sete ağırlığını koyup maçı kazanacağı ile ilgili bir duygu yoktu. Evet, aslında bu gerçekleşti, Eczacıbaşı dördüncü seti 25-16 kazanarak galibiyete ulaştı, hem de bu set Boskovic’in takımın en çok sayı alan ve en fazla verimlilik alan oyuncusu olmadığı tek setti. Bunların üzerine Maja’nın bu maçta hiç sahne almadığını da hesaba katarsak aslında kağıt üzerinde fena bitmemiş bir maç gibi durabiliyor. Fakat elbette parkedeki durum pek öyle değildi. Herhangi bir Eczacıbaşı maçında, top onların sahasına düştüğünde Hobbit filminde, cücelerin Bilbo Baggins’in evindeki meşhur yemek sahnesini izlermiş gibi oluyorsunuz. Voleybol gibi, pozisyonların, hücum planlarının her ne kadar varyasyon denerseniz deneyin, belli bir sınır içerisinde gerçekleştiği bir sporda bu derece bir karmaşayı nasıl yaşatıyorlar? Bunu anlamak cidden çok zor. Birbirine çarpan, aynı topa atlayıp birbirlerini bozan oyuncular, uzun rallilerin sonunda orta oyuncuları ıska geçirecek kötü bir kurşun pas, en kritik anda gelen servis hataları (3. seti durum 24-23 Aydın lehine iken Beyza’nın servisi dışarı atması ile verdiler) adeta ne ararsanız var. Böyle negatif bir çeşnide, Ferhat Akbaş’ın bahsettiği “kazanma alışkanlığını benimseyen bir takım” oluşturmak da çok zor. Evet Yasemin Güveli’nin geçirdiği ağır sakatlık onları olumsuz yönde etkiledi, fakat bir zamanların yenilmez takımının sorununun bir orta oyuncu sakatlığı olmadığı ortada.
Geçen hafta bahsettiğimiz Sırp ikili ve Hande Baladın konusuna da tekrar değinmek lazım. Geçen sezonun ortalarında Maja Ognjenovic’in aktif voleybol kariyerindeki son senesi olduğu ve 2021 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra kariyerine nokta koyacağı söyleniyordu. Ancak ne olduysa sezonun sonu yaklaştığında oldu. Muhtemelen eylül ayının sonu geldiğinde cebine 1 CEV Şampiyonlar Ligi ve 1 Eurovolley şampiyonluğu koyma hayali olan Maja, ikisinin de finalinde kaybeden taraf oldu ve takım sezonu biter bitmez üçüncü dönemi için Eczacıbaşı’na döndü. Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde değil, Avrupa’nın 2 numaralı kupası CEV Cup’ta mücadele edecek, Akbaş’ın deyimi ile dinamik bir yapılanma içine girmeye çalışan Eczacıbaşı’nda kendisine nasıl bir motivasyon yaratacak bunu merak ediyorum. Maç içerisindeki hallerinden, bu motivasyonu bulmayı bırakın, jübilesi öncesindeki son sezonunda Boskovic’i 2022 Dünya Şampiyonası’na hazır tutmak dışında pek bir kaygısı yokmuş gibi duruyor. Buradan da takımdaki bir diğer soruna gelelim. Boskovic, Dünya Şampiyonası’na hazır gelecek, fakat Hande nasıl gelecek onun hakkında bir fikrimiz yok. İlk 3 sette 6 sayı alabilmiş bir smaçörden bahsediyoruz. Ulusal takımın halihazırdaki en yetenekli ve en çok şey beklediğimiz smaçörü, Eczacıbaşı’nda adeta günden güne pas tutuyor. Üstelik bu dertten muzdarip tek isim o değil. Bu yazı birisi Olimpiyat altın madalyası olmak üzere, ulusal takım bazında iki şampiyonlukla kapatan Jordan Thompson, her ne kadar Avrupa’nın en iyi pasör çaprazı ve yabancı sınırına toslamış olsa da sezon başından beri seyirciler gibi maçları tribünden izliyor. Onun da bu takımdaki geleceğinin ne olduğu hakkında kesin bir bilgimiz yok. Bu senenin en iyi transfer hamlelerinden Laura Heyrman’ı takıma kazandırmış bir ekibin bu durumda olması ülke voleybolu açısından iyi bir durum değil. 29 Kasım’daki Fenerbahçe maçına kadar, net bir skorla kazanabilecekleri 3 maç oynayacak olan Eczacıbaşı’nın bu netliği verip vermeyeceğini göreceğiz.
GALATASARAY VE FENERBAHÇE TAM GAZ
Galatasaray ve Fenerbahçe geçen haftaki nefes kesen derbinin ardından, 3-0’lık galibiyetler aldılar ve bu sezonun iyi voleybol oynayan ekipleri olacaklarını gösterdiler. Galatasaray, Eczacıbaşı’nın hâlâ kimliğini bulma ve kadro yapısı sıkıntıları çektiği sezonda, Vakıfbank ve Fenerbahçe’nin ardından üçüncülüğü ve gelecek sezonun Şampiyonlar Ligi’ni dahi kovalayabilir. Fenerbahçe’de Naz Aydemir’in sürgün dönemi bitmiş görünüyor. Zoran Terzic, kimsenin pek fazla sebebini çözemediği ve üzerinde birçok dedikodunun döndüğü kararından dönmüş ve Naz’ın derbinin en kritik oyuncularından birisi olması üzerine, ülke voleybolunun altın kızlarından en büyük kupa koleksiyoncusunu ilk 6’ya tekrar dâhil etmiş görünüyor.
Dünya Kulüpler Şampiyonası kuraları çekildi. Fenerbahçe, Imoco Conegliano, Dentil Praia’nın A, Vakıfbank, Altay, Minas Tenis’in B grubunda yer alacağı turnuva 15-19 Aralık arasında Ankara Spor Salonu’nda düzenlenecek. Gruplarında ilk 2 sırayı alan takımların yarı finale çıkacağı turnuvada üçüncülük ve final maçı 19 Aralık’ta. Geçen cumartesi akşamı üst üste galibiyet serisini 71 maça çıkararak, Vakıfbank’ın elinde bulunan tüm zamanlar rekorunu kırmaya 3 maçı kalan Imoco’nun o turnuvaya kadar serisini sürdürüp sürdürmeyeceğini göreceğiz. Cumartesi akşamı, aynen 1 hafta önce Monza’nın yaptığı gibi, Busto Arsizio da Imoco’yu yıkmaya çok yaklaşmıştı. Fakat final setinde durumun 10-10 olduğu maçı, Imoco, seti 15-11 kazanarak 3-2 aldı ve Guinness yetkililerine plaketi hazırlatmaya başladı. Kulüpler Şampiyonası ile ilgili son notumuz, Minas forması diyen Neriman ‘Neri’ Özsoy’un da kupayı kaldırmak için Türkiye’ye yolunun düşeceği.
***
Haftanın takımı: Fenerbahçe - Kuzeyboru
Zorlu derbi sonrasında, Fenerbahçe, ligin ilk 5 haftasını 5 galibiyetle kapatan PTT’yi net bir skorla geçmeyi başardı. Kuzeyboru da, ligin galibiyetsiz takımı Yeşilyurt karşısında hata yapmadı ve ligdeki ikinci galibiyetini aldı.
Haftanın oyuncusu: Emily Maglio
Kanadalı orta oyuncusu, Sarıyer-Nilüfer maçının en etkili ismiydi. 21 sayı ve 16 verimlilik puanı ile oynayan 25 yaşındaki oyuncu, yüzde 50 servis karşılama, yüzde 58 hücum yüzdesi ile haftanın en iyi istatistiklerine sahip oyuncusuydu aynı zamanda.
Haftanın Maçı: Sarıyer Belediye-Nilüfer Belediye
Nilüfer Belediyespor 2-0 öne geçtiğinde ligin inatçı takımı Sarıyer’in pes etmeyeceğini hepimiz biliyorduk. Üçüncü seti farklı aldıktan sonra dördüncü sette 19-13 ve ardından 20-15 geriye düştüler, fakat antrenör Gökhan Çokşen’in bu noktada iki pasörlü bir 6’ya dönmesi ile farkı kapattılar ve maçı karar setine uzattılar. Nilüfer Belediye 18 yaşındaki Sudenaz Uzun’un maçın son bölümündeki oyunuyla 3-2 kazandı ve çok önemli bir galibiyet elde etti.