Başka ne söylenebilir ki? Birleşmiş Milletler’in (BM) son açıklamasına göre Gazze’de günde 160 çocuk öldürülüyor. Toplam ölü sayısı 10 bini geçti.

Hamas’ın 7 Ekim saldırılarını bir anlamda fırsat bilen İsrail, Gazze halkını toptan cezalandıran acımasız bir kuşatma ve saldırı başlattı. Nükleer silah kullanmaktan bahseden bile var. Dünya o kadar kirlendi ki “olmaz” diyemiyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarının çığlıklarını duyan yok.

Türkiye’de kendini duyarlı göstermeye çalışan kimilerinin yollara kola dökmesine, ilgisiz kafelerde, lokantalarda protestolar yapmasına ne demeli? Onlar bunu yapadursun, Ozan Gündoğdu’nun BirGün’deki yazısından İsrail’in ithal ettiği çeliğin yüzde 65’inin Türkiye’den gittiğini öğrendik. Bu çelik bomba üretiminde de kullanılıyor olabilir mi? Ülkeyi yönetenler bir yandan İsrail’i kınayan mitingler yaparken bir yandan da İsrail ile dış ticaret rekorları kırıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği 2002’de İsrail ile toplam dış ticaret hacmi 1,41 milyar $ iken, 2022’de Türkiye’nin İsrail’e 7 milyar $’ın üzerinde ihracat ile rekor kırdığı görülüyor.

Yaşamı savunmak adına sahici işler mi arıyorsunuz? Dünyanın dört bir yanındaki savaş karşıtı işçi eylemlerine bakın. Avrupa, Amerika, Avustralya ve Japonya'daki işçiler, İsrail ordusuna savaş malzemesi taşıyan gemi ve uçaklara hizmet vermeme kararı aldı. Son olarak Barcelona Liman İşçileri Örgütü (OEPB), en az bin 200 liman işçisi adına "insan haklarını korumak için" İsrail'e savaş malzemesi taşıyan gemilere hizmet vermeyi bıraktıklarını açıkladı. Türkiye’deki bu kadar sendikaya bakın, çoğu iktidara yakın kadroların elinde, hiçbirinden böylesine sahici bir eylem gördünüz mü? Boş lafların ötesine geçemezler.

SAĞLIK TESİSLERİNE SALDIRILAR BİTMİYOR

Savaş ve çatışma koşullarında sağlık kurumlarını ve hizmetlerini güvence altına alan, saldırıları yasaklayan uluslararası kanunlar ve anlaşmalar hiçe sayılıyor. El Ehli Baptist Hastanesi’nin bombalanmasından sonra Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) geçtiğimiz Cuma günü Al-Shifa Hastanesi, Al-Quds Hastanesi ve Endonezya Hastanesi’nin bombalandığını duyurdu. Al-Shifa Hastanesi Gazze’nin en önemli sağlık kurumu, savaş başladığından beri en fazla yükü çeken hastane. DSÖ buraya yapılan saldırı sırasında ambulanslarla Gazze’nin güneyine hasta nakli yapıldığını, ilk belirlemelere göre en az 13 kişinin öldüğünü, 60’dan fazla kişinin yaralandığını bildirdi. Hastane altyapısı ve ambulansların zarar gördüğünü ifade etti. En yeni saldırı haberi önceki gün geldi. Hastanelere yardım götüren BM’ye ait beş kamyonun ve onlara rehberlik eden Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne ait iki aracın saldırıya uğradığı bildirildi.

Tehdit sürüyor. İsrail Ordusu Kuzey Gazze’nin tek çocuk hastanesi olan Rantisi Hastanesi’nin boşaltılmasını istiyor. Gerekçesi silahlı grupların hastane içi ve çevresinde yuvalandığı iddiası. Gazze sağlık otoriteleri hastanenin boşaltılmasının diyalize giren, solunum desteği alan ve yoğun bakımda yatan onlarca çocuğun hayatını tehlikeye atacağını bildiriyor. Filistin Sağlık Bakanlığı kuzeydeki hastanelerin ciddi yük altında olduğunu ve saldırılar nedeniyle güvenli hasta naklinin yapılamadığını ifade ediyor.

Sağlık kurumlarına yönelik toplam saldırıları gösteren son BM verisi 24 Ekim tarihli. Buna göre 7 Ekim-24 Ekim arası Gazze’de sağlık kurumlarına yönelik 171 saldırı oldu, bu saldırılarda 493 kişi öldü, 387 kişi yaralandı. DSÖ verilerine göre en az 16 sağlık çalışanı görevi başında öldü.

Sağlık hizmetlerine saldırıların bu kadar sıradanlaşması korkunç, yiyecek, elektrik, yakıt, ilaç eksikleri ile birlikte ölümleri kaçınılmaz kılıyor.

İNSANLIK DIŞI YAŞAM KOŞULLARI

BM Gazze’deki durumu böyle tarif ediyor. BM Filistinli Mülteciler Ajansı (UNRWA) Gazzeliler’in üçte ikisinin yer değiştirdiğini bildiriyor. Buna göre 1,5 milyon insan sürekli korku altında ve berbat koşullarda bulunuyor. İnsanlar ekmek, su peşinde, sevdikleri ve dünya ile bağlantıları kopuk. UNRWA Gazze’deki 149 tesisinde 717 bin insan bulunduğunu, kuzey ve güney Gazze arasındaki bağlantının da İsrail askerlerince kesildiğini bildiriyor. BM verilerine göre Gazze Şeridi’nin kuzeyi tümden kuşatma altında, fırınlar çalışmıyor, bir haftadır su ve ekmek dağıtılmıyor, enerji yok.

Kuzey Gazze’de binaların üçte biri kullanılamaz durumda. Sivil hedefler, altyapı sürekli hedef alınıyor ve bunlar uluslararası kanunlar tarafından suç sayılıyor. BM’nin Barınma Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal “sivillerin konutlarını ve altyapısını sistematik olarak yok edecek ve bunlara zarar verecek, Gazze gibi bir şehri siviller için yaşanmaz hale getirecek saldırıları bilerek yapmak bir savaş suçudur” açıklaması yaptı.

BM insani yardım malzemesi yüklü yüzlerce tırın ve personelin Mısır-Gazze sınırında bekletildiğini, halen ulaştırılabilen yardımların ihtiyaca göre okyanusta bir damla olduğunu ifade ediyor. Çok acı, ampütasyonlar dahil ameliyatlar anestezisiz, uyuşturulmadan yapılıyor.

Gazze’nin gerçek kahramanları kimdir? Şüphesiz tüm bu koşullarda kesintisiz sağlık hizmetleri için çabalayan sağlık çalışanlarıdır. Birileri siviller, çocuklar, kadınlar dahil ölümlerle beslenirken onlar canları pahasına hayat kurtarmak için durmadan çalışıyor, tüm dünyaya insanlık dersi veriyor.