Hasan Yükselir’in kızı Dijle ve oğlu Fırat’la Anadolia Senfoni Orkrastrası eşliğinde gerçekleştirdiği İstanbul konseri, “Toprak/Gelenekten Geleceğe”, albüm olarak çıktı. Baba Yükselir, “Geçmiş geçmişte kalmamalı” diyor.

Gelecek için geçmişe bakın
Fotoğraf: BirGün

Hasan Yükselir, “on parmağında on marifeti” olan üretken bir sanatçı. Besteci, şarkıcı, tiyatro ve sinema oyuncusu, tiyatro ve sinema eserleri için müzik yapımcısı, müzik festivallerinin genel sanat yönetmeni. Listeyi daha da uzatmak mümkün... Ve çok şanslı bir sanatçı, şanslı bir baba...

Hasan Yükselir’in iki çocuğu var, ikisi de babaları gibi müzisyen. Üçünü, onu ve çocuklarını kısa bir süre önce “Toprak / Gelenekten Geleceğe” adıyla çıkan ortak eserlerinin kapağında görüyoruz. “Toprak / Gelenekten Geleceğe” başlıklı bir uzun çaları ve CD’yi içeren bu eser, iki yıl önce İstanbul’da “Anatolia Senfoni Orkestrası” eşliğinde gerçekleştirilen konserin kayıtlarından ortaya çıktı.

Hasan Yükselir’in İstanbul’da yaşayan oğlu Fırat, orkestra şefi ve besteci. 5 Ocak 2019’da Şişli Cemil Candaş Kültür Merkezi salonunda gerçekleştirilen konseri de o yönetmişti. Kızı Dijle de bir süredir Kanada’da yaşıyor, çeşitli opera ve korolarda müzik yaşamını sürdürüyor. İstanbul konserinde o da babası ve abisiyle birlikte birlikte sahnedeydi. Şimdi üç Yükselir’in birlikte yükseldikleri bu muhteşem performans bir plağa ve CD’ye kaydedilmiş olarak müzikseverleri bekliyor.

Baba Yükselir, bu müthiş buluşmanın nasıl bir duygu olduğunu şöyle dile getiriyor: “Çocuklarımla birlikte bu işi yapmak aynı sahneyi paylaşmak gurur verici bir durum, ama bu konserde endişe dolu bir heyecan vardı. ‘Ya şimdi performans esnasında hata yaparsam!’ diye düşünüyordum. Benim için önemli bir sınav gibiydi. Öyle ya, onlar sahnede o an kızım, oğlum değil benim meslektaşlarımdı. İnsanların kalplerine, ruhlarına dokunan bir mesleği çocuklarımla birlikte icra etmek başka bir güzellik. Bu mesleği tercih etmelerine neden olmaktan mutluyum...”

Borusan ve Cemal Reşit Rey senfoni orkestraları ekiplerinden 46 müzisyenin katılımıyla oluşan “Anatolia Senfoni Orkestrası” eşliğinde gerçekleştirilen konser büyük ilgi görmüştü ve Hasan Yükselir, ekip olarak bunu tekrarlamaya hazır olduklarını söylüyor. Ama bunun için ilk konserdeki gibi çok sayıda sponsorun desteğine ihtiyaçlarını olduklarına dikkat çekiyor ve “İlk konserin gerçekleşmesine maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen kurumlara ve kişilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum” diyor.

YEL, TOPRAK, ATEŞ VE SU DÖRTLEMESİ

Toprak, Hasan Yükselir’in imzasını taşıyan dokuzuncu albüm. Öte yandan da ilki 2015 yılında çıkan dörtlemesinin de ikinci eseri. Bu projesi evrenin temel elementlerinin adıyla ilerliyor. Yel ve Toprak’ı Od (ateş) ve Su albümleri takip edecek.

Yükselir, “Neden bu elementler?” sorusunun yanıtını da, “Anadolu’nun eski düşünürlerinden Herakleitos evrenin, ateş, toprak, yel ve sudan meydana geldiğini ve sürekli bir oluşum içinde olduğunu söyler. Anadolu’da hala varlığının sürdüren birçok inançlar, Tanrı-Evren-İnsan birliğini temel almıştır. Bu inançlara göre ‘Tanrı evreni, ateş, yel, su ve topraktan yaratmış ve bu dört elementi sevgiyle birleştirerek de insanı meydana getirmiştir. Büyük Ozanımız Yunus’un dediği gibi: İş bu tenin terkibi od ü yel, toprak, sudur. / Yunus sen gör özünü, suda, toprakta mısın?” sözleriyle veriyor.

Dörtlemenin ilk eseri Yel, Anadolu’nun geleneksel ürünlerinin caz müziği tarzında yorumlandığı bir çalışmaydı. Yükselir’in tek başına piyano ve kontrbas eşliğinde gerçekleştirdiği bu albümdeki eserler, yel gibi “esip”, “estirilen” Anadolu’nun ürünlerinden oluşuyordu.

Fırat Yükselir’in yönettiği “Anatolia Senfoni Orkestrası” eşliğinde gerçekleştirilen Toprak konseri ve albümü ise Anadolu ozanları ve şairlerinin şiirlerinden Hasan Yükselir tarafından bestelenen eserlerle, değişik yörelerden seçilen türküleri içeriyor.

Hasan Yükselir, albümün alt başlığındaki vurgulanan “gelenekten geleceğe” iddiasını gerçekleştiriyor bu seçimleriyle. Eserde Anadolu’nun 13’üncü yüzyılından da, 20’nci yüzyılından da ozanlar var. Yani Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Köroğlu ve Nâzım Hikmet...

Albüm’ün üzerinde yer alan açıklamalar da Türkçe, Almanca ve İngilizce. Yani Avrupa’da yaşayan müziksever dostları için noel ya da yılbaşı hediyesini henüz almamış olanlara önerilir...

Yükselir, Toprak albümüyle Türkiye’den ayrılıp Almanya’ya yerleştiği 1990’lı yıllardan beri sürdürdüğü çalışmalardaki hedefine, yani Anadolu’nun geleneksel müziğini hem ritmi, hem de mesajıyla Batı’lı müzikseverlerin alışık olduğu tarzlarda yeniden yorumlayarak, tanıtmak, sevdirmek hedefine doğru büyük bir adım atmış oldu. “Geleceği kurabilmemiz için geçmişten yararlanmamız lazım. Geçmiş geçmişte kalmamalı. Geçmişin ozanları da, günümüz ozanları da pırıl pırıl sözleriyle insana ilişkin özlemleri, güzellikleri, çağrıları dile getiriyorlar. Anadolu’nun müziği bu ortaklıkları yüzyıllar öncesinden günümüze taşıyor. Biz de bu çalışmamızda, bütün bunları bir senfoni aracılığıyla bir adım daha ilerlemiş olduk” derken yolunu aydınlatan Nâzım Hikmet’in şu sözlerini aktarıyor: “Sanatımın kökü yurdumun topraklarındadır. Ama dallarıyla bütün topraklara, doğuda, batıda, güneyde, kuzeyde uçsuz bucaksız yayılan bütün topraklara, o topraklar üstüne kurulmuş medeniyetlere, tüm insanlığa uzanır.” Toprağı su ve ateş albümleri takip edecek.

Üçüncü albümle ilgili ipuçlarını alabiliyoruz sanatçıdan: “Su yaşamın kendisi. Güvenirlilik, saflık ve temizlik mesajı veriyor. Bu albüm daha sade anlatımlı eserleri içerecek. Daha saf, daha kolay, arı ve duru olacak.” Dörtlemenin son eseri Ateş’le ilgili fazla ipucu yok. “Ben de henüz tam olarak bilmiyorum” diyor Yükselir, “Nasıl Yel ve Toprak albümleri birbirini doğurduysa, onlar da birbirini doğuracaklar” diyor.

Yükselir dörtlemeyi oluşturacak tüm albümleri birbirinden ayırmadığını söylüyor, ancak gelecek albümün onun sanat yaşamında bir başka yeri olacağı ortada, çünkü arkadaşlarıyla birlikte 22 yıl önce kurduğu kültür ve sanat derneği de onun adını taşıyor.

“Su Arts” derneği, Frankfurt yakınlarındaki Offenbach kentinde bu yıl sekincisi gerçekleştirilen bir uluslararası müzik festivali gerçekleştiriyor.

"Main Dünya Müzik Festivali (MainWeltmusik Festival) adıyla düzenlenen festivalde şimdiye kadar 45 ülkeden 220’nin üzerinde müzisyen ayrı ayrı ve karma ekipler olarak gerçekleştirdikleri performanslarla bir araya geldiler. Her defasında katılan sanatçıların sahneden birlikte Pir Sultan Abdal’ın eseri "Dostum Dostum"u seslendirmesiyle sonlanan festivalin genel sanat yönetmeni olan Yükselir’in kendisi de her festivalde sahneye çıkarak Anadolu’nun değişik yörelerinden türküleri ve ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in şiirlerinden bestelediği kendi eserlerini icra ediyor.

Yükselir, ilki 2014 yılında gerçekleştirilen ve artık gelenekselleşen bu festivalleri aslında tüm Main bölgesinde ve bir hafta süreyle düzenlemek istiyor.

"Almanya artık çok kültürlü bir göç ülkesi olduğunu kabul etti. Biz de Main bölgesinde yaşayan farklı kültürlerden insanlar arasında müzik yoluyla kardeşce ilişki kurulmasını ve geliştirmesini hedefliyoruz. Müzik, farklı kültür arasında ilişki kurmanın en kolay yolu. Dünyanın tek ortak dili müziktir. Çünkü konuşma dilinin aksine, müzik dünyası insanlar ilişki için engel tanımas. Kim açık bir kalple bir nağme duyarsa, iletileni anlamaya başlar ve müziği yapanın dünyasına adım atar“ diyor.

Hasan Yükselir, bir yandan arkadaşlarıyla birlikte hayata geçirdiği bu festivalle, diğer yandan da çocukları ve diğer müzisyenleri biraraya getirerek gerçekleştirdiği konserleriyle kendi deyimiyle “Farklı müzik geleneklerinin yarattığı zenginliğin ve güzelliğin uyardırdığı heyecan ve coşkuyla“ ilerliyor, daha doğrusu yükseliyor.

9’ncu “Main Dünya Müzik Festivali“ için biraz bekleyeceğiz, neredeyse bir yıl var.

Ama o zamana kadar Yükselir’in kendi müzik çalışmaları ve performansları devam edecek. “Doğusundan batısına büyük çeşitliklik sergileyen, eşsiz kültürel zenginliğe sahip Anadolu topraklarının hazineleri olan türkülerini, şarkılarını batı ve doğunun müzik formlarıyla harmanlayarak tüm dünyaya seslendirmek istiyoruz. Nazım Hikmet’in dediği gibi sanatımızın kökü yurdumuzun topraklarında“ diyerek yurdumuzu müziğiyle, kültürüyle tüm dünyaya taşımayı sürdürecek.

***

ÇOK YÖNLÜ SANATÇI

Aslen Kahramanmaraş Pazarcıklı olan Hasan Yükselir, besteci ve yorumculuğunun yanısıra, bir tiyatrocu. Hem oyuncu olarak, hem de müziklerini yaparak çok sayıda tiyatro oyununda yer alan Yükselir’in sanat yaşamı Ankara’daki Gazi Üniversitesi Müzik Fakültesi’nde başladı. Üniversitenin Keman–Şan Bölümü mezunu oldu, ancak öğrenim sırasında geçirdiği bir kaza sonucu kemanı bırakıp, şana ağırlık vermek zorunda kaldı. Bu arada tiyatroya da başladı ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne bağlı Tiyatro Bölümü‘nde master yaptı.Turgut Aldemir’den kompozisyon, Ankara Devlet Opera ve Balesi DOB Sevim Çıdamlı’dan şan dersleri aldı.

Türkiye, Almanya, Fransa, İsviçre, Hollanda, Avusturya, Belçika, İngiltere ve Kanada’da, Köln Senfoni Orkestrası, Berlin Schöneberg Senfoni Orkestrası, Vinorosso Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara Eskışehir Büyükşehir Senfoni Orkestrası, Anatolia Senfoni Orkestrası gibi birçok orkestranın eşliğinde konserler yaptı.

Üniversitenin tiyatro bölümünde, Ankara Deneme Sahnesi‘nde, devlet ve özel tiyatrolarda sahnelenen çok sayıda oyunun, TRT için çeşitli darma ve belgesellerin, müziklerini yaptı. Şerif Gören ve Tunç Başaran gibi tanınmış yönetmenlerin sinema filmlerinin müziklerini yaptı.

''Yunus'tan Nazım'a'', ''Bağlama Konçertinosu'', ''Yer Altında Gül Deren Eller Gördüm'' (üç dilde Yunus Emre’nin hayatını üç dilde işleyen iki perdelik opera), ''Mustafa Kemal'i Sevdim - Fikriye & Latife'', ''Pir Sultan'dan Nazım'a'' gibi orkestra ve opera eserleri, müzikaller yazdı. Altı yıllık bir çalışma sonucu hazırladığı ve Nazım Hikmet’in 100’ncü doğum yılı nedeniyle UNESCO tarafından "Nazım Hikmet Yılı“ ilan edilen 2002 yılında bir albüm olarak da yayınlanan ''Sevda Ateşten Bir Gömlek'' muzikali sanatçının baş eseri olarak kabul edilebilir.

1993’te Almanya’ya gelen sanatçı, MainWeltmusik Festivali’nden önce de Detmold'de ''Sınır Tanımayan Şarkılar'' (Lieder ohne Grenzen) festivalinin genel sanat yönetmenliğini yapmıştı. Türkiye’nin büyük müzisyenlerinden Ruhi Su’yla olan ses benzerliğiyle de dikkatleri çeken Hasan Yükselir’in operadan, çaz ve halk müziğine kadar çeşitli formlarla çeşitlenen beste ve yorumlarını içeren dokuz albümü bulunuyor.