Haluk Levent ve ahbapları
Şundan birkaç hafta öncesine kadar Haluk Levent tarafından 2017 yılında kurulan, dayanışma ve yardımlaşma amaçlı sivil toplum kuruluşu Ahbap Derneği’nin gün gelecek bu kadar mühim bir pozisyona yerleşeceğini aklımın köşesinden bile geçirmezdim.
İlk itibar kıpırdanmasını Facebook’un üyesi olduğum plak satışı yapılan sayfalarında fark ettim. Deprem sonrasında neredeyse tüm satıcılar yardım amaçlı plak satışına başlamış, ödeme adresi olarak da Ahbap Derneği’nin banka hesabını gösteriyordu. Derken ilgi çığ gibi büyüdü ve yapılacak bağışın doğru ellere ulaşması konusunda hemen hemen her kesimden insan ve topluluk bu anafora kapılarak Ahbap Derneği’ne sonsuz bir güven duymaya başladı. Söz konusu meblağ o kadar yüksek rakamlara ulaşmıştı ki, arkasından büyük bir fırtınanın kopacağı kesinleşmişti.
***
Gelişmelere itiraz edenlerin yoğunlaştığı iki argümandan biri, bu derneğin bu kadar büyük parayı yönetemeyeceğiyle, diğeri ise Haluk Levent’in kişisel geçmişiyle ilintiliydi. Karşısına bir Mösyö Bienvenu’nun çıkıp çıkmadığını bilemezsiniz. Victor Hugo’nun Sefiller romanının kahramanı olan Jean Valjean gibi vicdanını temizleyecek bir misyon edinmesi türünden, Haluk Levent’in kişiliği, geçmişi, günahları ya da sevapları meselesi değildi bu. Burada mesele devletin yetkili kurumlarının başında bulunanların güvenilmez hale gelmiş olmasıydı. Haliyle insanlar güvenilecek başka kurumlar aradı. Bu tercih önümüzdeki seçimlerde halkın tercihi konusunda da fikir veriyordu.
Haluk Levent geçmişte hakkında yazılıp çizilenlere rağmen memleketin en güvenilir figürlerinden biri olarak görülüyorsa, memleketi yönete(meye)rek bu hale getirenler suçluluk duymalı. Kaldı ki Haluk Levent bu konuya “benden bir kahraman yaratılmasın, siyasi bir figür olmamı kimse beklemesin” diyerek en iyi yanıtı veriyor ve ekliyordu “toplanan paranın her kuruşunu faturasına kadar yayınlarım, yayınlayacağım.”
Her şeye rağmen Haluk Levent durumu politik olarak da iyi yönetti, şu ana kadar. Belli bir kesime yakın durmamasıyla, politik görünmemesiyle gelebilecek “el koyma” ihtimallerine karşı “emniyetli” bir pozisyon aldı. Uğradığı anti-propagandaya karşı devletten yetkililerle pozlar verdi, birkaç yandaşı davet edip çalışmalarını anlattı. Birileri Zelenski’ye benzeterek, siyasete girip girmeyeceğini akla getirse de Haluk Levent belli bir tarafa meyil etmeden bu duruşu sürdürdü.
***
Yardım denince insanların aklına Ahbap Derneği’nin gelmesi şaşırtıcı değil. İnkâr etmeyelim, doğru ya da yanlış ortada kamusal bir güven var. Zira memlekette sayısız dernek-kurum-cemaat var ki ezici çoğunluğu gerici. Devletin halkın yaralarını sarma konusunda görevleri bulunan organlarının iyi çalışmadığı yerde, Ahbap ve benzerlerinin emeğine saygı duyulmalı, negatif bir tablo oluşmadığı sürece.
İki (biri uluslararası bağımsız) denetim firması ile sözleşme imzalayan Ahbap Derneği şayet bugüne kadar yaptığı açıklamaları harfiyen yerine getirirse, iyi ve dürüst çalışırsa, hakkındaki itibarsızlaştırma iddiaları onu yüceltmekten öteye geçmeyecek. Aksi takdirde Ahbap Derneği’ne güvenenlerin aynı gün birer Komiser Javert kesilmesi işten bile değil.
Şayet iki soru sormak gerekiyorsa öncelikli olan halkın neden devlet kurumlarına güvenmiyor ve para göndermiyor oluşu olmalı. Ancak bunun yanında ikinci soru olarak kalır, halkın neden Haluk Levent’in derneğine para gönderiyor oluşu...