Hastane bombalayan dünya düzeni
1990’lı yıllarda çok modaydı. Sovyetler Birliği dağılmış, komünizm tehlikesi bertaraf edilmiş, “soğuk savaş” bitmişti. Artık “küreselleşme - yeni dünya düzeni” vardı. Özgürlükler yoldaydı, dünya huzura erecekti. Öyle mi oldu? Tam tersi, neredeyse her yerde eşitsizlikler, gerginlik, çatışma, bitmeyen kâr hırsı nedeniyle geleceğimizi karartan doğa katliamları var.
Günümüz dünya düzeninin ne kadar korkunç hale geldiğini, insanoğlunun binlerce yılda biriktirdiği ne kadar değer varsa “kudretli efendiler” tarafından nasıl bir anda yok sayıldığını görüyorsunuz, değil mi? Savaşın, silahın, bombanın ne olduğuna, acımasızlığına, çocuk, kadın, yaşlı demeden can alan iğrenç yüzüne nasıl tekrar tekrar şahit oluyoruz!
Filistin sorununun çok uzun, mücadeleler, haksızlıklar ve katliamlarla dolu bir geçmişi var. Son olarak 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla yeniden acı biçimde dünya gündeminde. Ne denebilir ki! Bir yandan Hamas’ın sivillere saldırıp çocukları, kadınları rehine yaptığı, öte yandan İsrail’in bir bölgeyi sürekli bombalayarak, elektriğini, suyunu, yakıtını, tüm yaşam damarlarını keserek, sağlık hizmetlerine erişimi engelleyerek, salgın hastalıklara mahkum ederek yaşanmaz hale getirdiği, bir halkı toptan cezalandırdığı, alabildiğine kirli bir çatışma ortamından söz ediyoruz.
KUŞATILMIŞ YAŞAMLAR
Gazze yıllardır kuşatma altında boğuluyor. Geleceksizliğe sürüklenmiş milyonlarca insan bir yandan katlanılmaz koşullar bir yandan haftalardır bugün-yarın başlayacak dedikleri İsrail kara harekatı tehdidi altında can çekişiyor.
Bu koşullar altında İsrail önce Gazze şeridinin kuzeyindeki bir milyondan fazla insanın güneye gitmesi ve hastanelerin boşaltılması talimatı verdi. Nereye, nasıl gidecekti ki insanlar? Hastaneler tedavisi süren binlerce insan varken ve her yer bombalanırken nasıl boşaltılabilirdi? Bu talimattan kısa süre sonra El Ehli Baptist Hastanesi bombalandı ve en az 471 kişi hayatını kaybetti. İsrail İslami Cihad’ı sorumlu tutsa da bombalamanın İsrail tarafından yapıldığı kanaati yaygın. Bir hastanenin bombalandığı, insanlığın tükendiği, savaş suçları alenen işlenirken uluslararası örgütlerin etkisiz hale geldiği bir katliam ortamından söz ediyoruz.
Gazze’de durum korkunç. Hastaneler hasta ve yaralı dolu. Hastalar, yaralılar hastanelere ulaşamıyor, ulaşanlar da koşullar, malzeme eksiği, saldırılar ve kalabalık nedeniyle gerekli tıbbi yardımı alamıyor. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) bölgenin en önemli hastanesi Al-Shifa’da ameliyatların ağrı kesici verilemeden yapıldığını bildiriyor. Özellikle yoğun bakım ve yenidoğan ünitelerindeki hastalar, solunum desteği alanlar olanaksızlıklar yüzünden ölüm kalım savaşı veriyor. Şeker hastaları, kanser hastaları, kronik hastalar, gebeler ilaç bulamıyor. Çok sayıda hekimin, sağlık çalışanının ve ailelerinin de öldüğü ifade ediliyor.
MSF ve UNICEF susuzluğu büyük sorun olarak bildiriyor. Bir milyondan fazla insan temiz suya erişemiyor. İnsanlar ortalama günlük üç litreden az suyla yaşamak zorunda. Temel sağlık hizmetleri verilemiyor, hijyen koşulları kötü. Salgın hastalık riski çok yüksek. Günde 3 bin 150 kişinin bulaşıcı hastalığa yakalandığı bildiriliyor. UNICEF’in verilerine göre 24 Ekim tarihine kadar Gazze Şeridi’nde 2 bin 360 çocuk öldü, 5 bin 364 çocuk yaralandı. Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre düne kadar Gazze’de toplam can kaybı 6 bin 546, yaralı sayısı 17 bin 439.
HEKİMLERİN ÇIĞLIĞI
Böyle durumlarda hekimleri dinlemek gerekir. Bölgeyi çok iyi tanıyan ve etkinliklerini çok zor koşullarda sürdüren MSF yapılması gereken acil işleri sıralıyor:
Kan dökülmeye her durumda son verilmeli. Sivillere, sağlık çalışanlarına, sağlık kurumlarına, ambulanslara ve hastanelere saldırılar derhal son bulmalı. Sağlık hizmetlerinin ihtiyaç duyan herkes tarafından erişimi sağlanmalı. Uluslararası hekim ve insani yardım kuruluşlarının bölgeye ulaşması ve çalışması sağlanmalı. Refah kapısı su, gıda, ilaç, tıbbi malzeme, yakıt ve her türlü insani yardım için sürekli açık tutulmalı. Bölgeden ayrılmak isteyenler gelecekte dönebilmeleri konusunda endişe yaşamadan ayrılabilmeli.
21 Ekim’de aralarında Dünya Sağlık Örgütü’nün de olduğu Birleşmiş Milletler kuruluşları, UNDP, UNFPA, UNICEF, WFP ortak bir açıklama yaptı. Tüm tarafları uluslararası insani hukuk kurallarına uymaya çağıran açıklama şu cümleyle bitiyor: “Gazze’de insani durum son çatışmalardan önce umutsuzdu, artık felakettir. Dünyanın daha fazlasını yapması gerekiyor.”
Ne büyük vahşet ve uluslararası kurumların çaresizliği! Dünyanın zenginleri, güç sahipleri, büyük “adamlar”, utanmıyor musunuz? Sosyal medyada, ekranlarda, meydanlarda faydasız konuşmalar yapmayı bırakıp, dünyayı adaletli, yaşanabilir bir yer yapmak, çocukların, kadınların ölümünü durdurmak için sahici işler yapacak mısınız?