Hayatımıza dahil olan olumlu ya da olumsuz yeniliklere uyum sağlamada pek başarılıyız. Her yenilikle birlikte ekosistem biraz daha değişir ve değişen koşullara adapte olamadığınız takdirde, elbette hayatta kalmanız mümkün değil. Yeryüzünde canlılar, doğanın değişen koşullarına uyum sağlayabildikleri ölçüde evrimleşmişlerdir. Fakat çok uzun zamandan beri doğanın kuvvetlerine değil, kapitalist kuvvetlere maruz kalıyoruz, zira doğanın kapı dışarı edildiği yapay ortamlarda yaşıyoruz. Kapitalist kuvvetler ekosistemleri hızla değiştiriyor ve ancak kapitalist koşullara uyum sağlayanlar hayatta kalıp evrimleşebiliyor. Uyum sağlamada başarısız olanın durumuysa vahim, hayattan hızla dışlanacak. 19. yüzyılda kapitalizmin yarattığı hava kirliliği kentlerde yaşayan güveleri de etkilemiş ve yeni koşullara adapte olmak için değişmek zorunda kalmışlardı. Güvelerin doğal ortamları, üzerleri alacalı bulacalı likenlerle kaplı ağaç gövdeleriydi ve kırçıllı renkleriyle güveler ortamlarına mükemmel uyum sağlamışlardı. Fakat hava kirliliği nedeniyle likenler ölünce ağaçların gövdeleri koyulaştı. Güveler hayatta kalmak için değişen ortam koşullarına uyum sağlamak zorundaydılar, yoksa yok olup gideceklerdi, renk değiştirdiler.

∗∗∗

Doğanın ürettiği değişimlere maruz kalsaydı, güvenin doğal seçilimde başarılı olduğunu söyleyecektik. Güveyle aynı kaderi paylaşıyoruz ve hep birlikte kapitalizmin ürettiği yapay koşullara uyum sağlamaya, doğal değil yapay seçilimde başarılı olmaya çalışıyoruz. Doğal ve yapay ayrımına itiraz edebilirsiniz. İnsanın da doğanın üretimi olduğunu ve ürettiği her şeyin doğaya dahil olduğunu, dolayısıyla doğal ve yapay ayrımının kendisinin yapay olduğunu söyleyebilirsiniz. Hatta doğal ile yapay ayrımını düalist bir yaklaşım olarak mahkûm de edebilirsiniz. Fakat bu kapitalizmin yaratıcı bir yıkım projesi olarak yeryüzünü talan etmesini haklı çıkarmak olacaktır. İnsan doğayı, doğanın içkin aklını terk edeli çok oldu ve artık aklını doğanın kuvvetleri değil, iktidarların aşkın değerleri biçimlendiriyor. Anaksagoras’un maddeye yerleştirdiği akıl, yani nous yerini, Platon’un maddeyi değersizleştiren semavi idealarına bıraktı. İnsan artık yeryüzü kuvvetlerine değil iktidarların ekonomik idealarına uyum sağlayabildiği ölçüde hayatta kalabiliyor. Homo sapiens de tıpkı güve gibi renk değiştirmek zorunda kaldı, kentlerin sokaklarında şimdilerde Homo economicus’lar dolaşıyor.

∗∗∗

İnsan, kapitalist koşullar altında evrimleşmeye devam ediyor ve evrimleştikçe doğanın aklından giderek uzaklaşıyor. Homo economicus, değişen piyasa koşullarına hızla adapte olabilen ve hayatta kalabilen başarılı bir tür. Sadece elde edeceği kârı maksimize etmeyi önemseyen, piyasaya dair tüm verileri işleyen, hedefine olabildiğince hızlı şekilde ulaşmayı bilen kapitalist bir girişimci. Sokakta, kafede, toplu taşımada kulak misafiri olduğum konuşmalar, hep küçük girişimciler arasında geçiyor; tüm meseleleri, birikimlerini nasıl çoğaltabilecekleri ve hayatta nasıl kalabilecekleri. Akıllar, piyasanın aklı tarafından ele geçirilmiş, herkes piyasanın diliyle konuşuyor. “Başka ne yapabilirler ki?” diye karşı çıktığınızı duyar gibiyim; haklısınız, kapitalist bir ekosistemde yaşamak, piyasanın kuvvetlerine boyun eğmeyi gerektirir, yoksa paralarıyla birlikte varlıkları da hızla eriyecek. Varlığın, var olmanın para demek olduğu zamanlar. Katı olan her şeyin hızla buharlaştığı, hayata tutunmanın paraya tutunmakla eşanlamlı olduğu bir çağda trajik olan, geçmişin tragedyalarından çok farklıdır. Geçmişin tragedyasında zaman döngüseldi; trajik olansa, kopan ve onarılması gereken döngüyle ilgiliydi. Artık zaman çok değişti, paraya endekslendi. Çalkantılı, girdaplı bir nehir ve ancak para akışlarına tutunabilenler hayatta kalabilir. Günümüzde trajik hayatlar yaşayanlara, tutunamayanlar denir.

Paraya tutunabilenlere ise Homo economicus adı verilir. Akıllarını piyasa biçimlendirir. Rasyoneldirler, zira piyasanın rasyonelliğine gömülmüşlerdir. Piyasanın dışında kalan, piyasaya dahil edilemeyen her ne varsa onlar için irrasyoneldir. Mesela Celal Şengör, piyasa koşullarının evrimleştirdiği, yapay seçilimde başarılı olmuş bir tür ve bu türler açısından yeryüzünü ve yaşamı savunmak “zır cahil”liktir.