Kadıköy’deki en silik Galatasaray performanslarından biriydi dün akşamki. Bunda Fenerbahçe’nin maçın başlangıç düdüğünden bitiş düdüğüne kadar aşırı agresif ve baskılı oyununun da etkisi vardı. Kendi sahalarında, arkalarında seyirci desteğinin olmasının da etkisiyle hafif tatlı-sert futbolla rakip takımı tamamen sindirdiler. Buna rağmen Nani ve Van Persie her zamanki gibi aşırı savruk olunca Galatasaray rakip kaleye doğru üst üste 3 tane dikine pas yapamadığı koskoca bir devreyi nerede ise gol yemeden tamamlayacaktı. Dengeyi bozan, Galatasaray’ın her daim arızalı kanatlarına sorun yaratacağı belli olan Fenerbahçe’nin hücumcu beklerinden birisinin ortasıyla geldi. O ana kadar Hamzaoğlu’nun takımında oyunu geriden Chedjou kuruyordu ki bu bile sarı-kırmızılıların ne durumda olduğunu gösteriyordu. Umut ve Podolski ikilisi de bu agresifliğin arasında yok olup gittiler.

Soyunma odasında Hamzaoğlu teşhisi doğru koymuştu ve çaresiz Wesley Sneijder’ın kendi kalesine kadar gelip top almasına sarılmıştı ama Galatasaray en son bu planla oynadığında geçtiğimiz sezon Londra deplasmanında neye uğradığını anlamadan Arsenal’den 4 gol yemişti. Ama Fenerbahçe’nin hücum hattında Chamberlain ve Welbeck gibi o gün cezayı kesen oyuncular yerine formsuz bir grup olunca bu, dakikalar geçtikçe Galatasaray’ın oyunu 5’er metre daha ileride kurmaya başlamasını da beraberinde getirdi. Buna rağmen ortada öyle bir başıboşluk vardı ki 70. dakikadaki pozisyon bunu kanıtlar nitelikteydi. Kendi kalesindeki tehlikeyi uzaklaştırmak için topu ileriye şişiren Muslera’nın topuna koşan Burak Yılmaz ofsayt pozisyonundaydı ve tekrar gösterimde 4 Galatasaraylı’nın 5 metrelik bir alanda kümelendiğini gördük. Maçı getiren gol sedyeyle sahadan çıktıktan sonra geri dönüp 2. yarıda skoru döndürmek için uğraşan tek adam olan Hollandalı’nın ortasıyla geldi. Dursun Özbek’in 31 Aralık tarihinde yapması gereken ilk şey uçağına atlayıp Avrupa’da 30 gün boyunca iyi bir forvet aramak olmalı. Zira takımı neredeyse bu mevki olmadan mücadele ediyor sahada. Üstelik süper bir yıldıza da gerek yok, ortalama bir Serie B golcüsü dahi soruna geçici bir çare bulabilir.

Son söz de oyun kalitesi ile ilgili. “Kıtalararası Derbi” adıyla pazarlanmaya çalışılan derbide tek bir organize atak, birkaç dakika boyunca süren ve insana futbol zevki veren tek bir bölüm dahi yoktu. 2 hoca da adeta takımlarının sınırlarını zorlamak yerine kenarda olmayı hiç tercih etmiyormuş gibi yönettiler takımlarını. Bir kez daha dağın fare doğurduğu bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi.