Mevsim sonbahar. Kışa doğru yürüyoruz günleri sayarak. Kuşatma altındayız. Sokakta, işyerinde, evde, okulda kuşatma. Kuşatmanın rengi olsa olsa gridir. Yüreğimiz kuşatma altında. Sokak sokak, meydan meydan soluğumuz kuşatma altında.

Bir yanda kapımızda savaş çığlıkları atılıyor, birbirimizi düşman belleyelim diye çabalayıp duruyor birileri, öbür yanda ise ekmek mücadelesi verenlerin sesi yükseliyor.

Bizi birleştiren emeğimiz diyor bir işçi. Rengimiz, dilimiz, dinimiz ne olursa olsun emeğimiz birleştirir bizi.

150 bin işçi sıcak bir kışa hazırlanıyor şimdi.

Gebze’de, Kartal’da, Bursa’da, Kocaeli’nde, Eskişehir’de, İzmir’de her fabrika önünde öfke umudun demlendiği ateş.

Çeliğe su veren, demiri oya gibi işleyen metal işçileri hakları, gelecekleri için birikiyor kıyısında mücadelenin.

Bir yanda Türkiye’nin en güçlü sermaye örgütü Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) var, bir yanda Türkiye’nin en büyük işveren yanlısı (sarı) sendikası Türk Metal. Diğer bir yanda ise sermaye sever hükümet. Metal işçisi yine kuşatma altında.

Bu kuşatma altında bir tek umut var: O da metal işçisinin örgütlü iradesi. Sadece üyesi olanların değil tüm metal işçilerinin iradesini temsil ediyor Birleşik Metal İş sendikası. Sadece örgütlü olduğu fabrikalarda değil, MESS’in ve Türk Metal’in kıskacına aldığı fabrikalarda da on binlerce işçinin gözü Birleşik Metal’e bakıyor. İşçi, mücadele örgütü ile göz göze. MESS’in gözü de Birleşik Metal’de. İşin özü sözleşmenin bir tarafında sermaye cephesi var öbür yanında tek başına Birleşik Metal.

SÖMÜRÜNÜN KALELERİ
Türkiye’de metal sektöründe de sömürü derinleşiyor. Metal işçisinin üretimden aldığı pay Türkiye ortalamasının altında. Türkiye’de emeğin ürettiği değerden aldığı pay yüzde 10.2 iken, bu oran ana metal sanayiinde yüzde 3.9, otomotivde yüzde 6.8, makine imalatında yüzde 9.4. İşçinin ürettiği katma değerden aldığı pay yüzde 26 ile 46 arasında. 2009-2011 yıllarında ortalamada bu paylar azalmış.

Avrupa Birliği ortalamasındaki bir işçi Türkiye’deki bir işçiden ortalamada 2 kattan daha fazla pay alıyor üretimden. Otomotivden makine imalatına, elektrikli teçhizat üretiminden bilgisayar üretimine kadar durum böyle. Ana metalde üretimdeki payda bir tek Bulgaristan’ı geçebiliyor metal işçisi, kimi Avrupa ülkelerinde işçinin aldığı pay Türkiye’deki rakamı 4’e katlıyor. Otomotivde ancak Macaristan ve Slovakya sömürüde Türkiye’yi geçiyor. Elektrikli ekipman ve fabrikasyon metal üretiminde ise Türkiye sömürüde birinciliği kimseye bırakmıyor.

Ama bu rakamlar yetmiyor metal patronlarına. Kıdem ve ihbar tazminatlarında toplusözleşmedeki hakların yasa düzeyine geriletilmesini, devamlılık primlerinin kaldırılmasını, güvencesiz çalışma süresinin 4 aya çıkarılmasını ve esnek çalışma düzenini teklif ediyor MESS. Bu tekliflerin en tepesinde ise istirahatte geçen sürelerde ikramiye ve yakacak ödemelerinin yapılmaması yer alıyor.

Bu süreçte toplusözleşme teklifini demokratik kurulları üzerinden hazırlayan, her MESS görüşmesine işyeri temsilcilerini belirli oranlarla müzakereye katan. Süreci tam bir açıklık ve şeffaflık ile sürdüren Birleşik Metal, işçinin iradesini temsil ediyor.

1970’lerde MESS’i dize getiren DİSK Türkiye Maden-İş’in onurlu bayrağını dalgalandıran Birleşik Metal mücadeleye hazırlanıyor… Emekten yana olan herkes dayanışma gündemine yazmalı metal işçisi yalnız kalmayacak, #direnemek diye.

Turgut Uyar, “ben kışın güzelliğini söylerim ne gelirse dilime/ çünkü kış bir hazırlıktır soluğuma kıpkırmızı gülüme” diyor bir şiirinde şimdi hazırlanma zamanı soluğumuza, kıpkırmızı gülümüze.