Google Play Store
App Store
Lider dört köşe

Ali Murat Hamarat

Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda gündüz mesaisi… Bir tarafta yıllar sonra geldiği lige renk katan Fatih Karagümrük, bir yanda lider Beşiktaş… Futbolumuzun simgelerinden Baba Hakkı’nın oynadığı iki takım karşı karşıya… Güzel bir havada nefesler tutulmuş, ilk düdük bekleniyor. Bir zamanların “kuş uçmaz, kervan geçmez” mabedinde Şampiyonlar Ligi finali için yapılan değişiklikler dikkat çekiyor; panellerin rüzgârı kestiği söyleniyor. Malum yanlış inşa edildiğinden, İstanbul’da meltem olsa, orada sanki fırtına kopuyordu ya neyse…

Sezonun başından bu yana göçebe bir görüntü çizen ev sahibinde takımın dinamosu Biglia yok. Onun yokluğunda sıradan bir görüntü çizen ekibin özellikle nasıl organize olacağı merak ediliyor. İstanbul’un değişik statlarında hattâ Kocaeli’nde bile sahne alan kırmızı-siyahlılarda yeni transferlerden Borini, Campi ve Hedenstad da ilk 11’de başlıyor.

Derbide Galatasaray’ı deviren siyah-beyazlılarda yüzler gülüyor. Elindeki sınırlı kadroyu şaha kaldıran Sergen Yalçın, bu kritik dönemeçte son maçların etkisiz ayağı Ghezzal’i yedek soyundurmuş. Onun yokluğunda ezeli rakiplerine ikinci golü atan N’Koudou sahada yerini almış durumda. Orta saha Josef-Atiba-Mensah üçlüsüne teslim edilmiş.


Santra öncesinde taç çizgisinde kurulan portatif kaleler dikkat çekiyordu. Evet, kaleciler normalde görev yapacakları yerde ısındırılmıyordu. UEFA talimatıymış. Haliyle akıllara bir soru düşüyor, bu karşılaşma niye burada oynanıyor?

Ceza sahasına maç sırasında girilebilecek mi diye müstehzi bir şekilde gülerken, mücadele demir alıyordu. Avrupa futbolunun patronu herhalde ona bir şey demiyordur; değil mi…

İyi başlayan Beşiktaş, 5. dakikada gole yaklaştı. N’Koudou, Ndiaye’ye takılmıştı. 11’de Aboubakar getirmiş, Atiba müsait durumda bitirememişti. Yıllanmış şarap misali tatlandıkça tatlanan, gelecek ay 38.yaşını bitirecek orta saha oyuncusu, ilk bölümün yıldızıydı.

38’de sakatlanan Hedenstad, yerini Serhat’a bırakıyordu. 42’de Aboubakar dar alandaki güzel hareketini golle süsleyemiyordu. 44’te baskılı oynayan Kartal, öndeydi. N'Koudou, Aboubakar’a ‘al da at’ demişti. Bu sezon birçok maçta skor avantajını ele geçirdikten sonra farka koşan Beşiktaş, bakalım ikinci yarıda aynı filmi yine izletecek miydi…

50’da fark ikiydi! Topun kontrolünü biraz kaybeden Mensah, sol ayak içini bir kuşağa ezberleten hocasına adeta nazire yapmıştı. 64’te Mensah yine soluyla daha uzaktan vuruyor, müthiş bir falsoyla yay çizen meşin yuvarlak direkte patlıyordu. 66’da Rıdvan soldan getiriyor, Larin kayarak ağları buluyordu.

70’te fark dörttü! Aboubakar’ın Viviano’dan dönen şutunu Mensah tamamlamıştı. 78’de Rosier’in müdahalesiyle Ndiaye yerde kalıyor, penaltıyı kullanan Borini ağları buluyordu. Kalan dakikalarda başka gol olmuyor, Kartal 4-1’lik farklı galibiyetle koltuğunu koruyordu.

Lider Beşiktaş zorlu bir rakibe karşı harika zeminde tek kelimeyle şov yaptı. Yalçın’ın şu kadroya donuşları ayakta alkışı hak ededursun, futbolcular her maç üstüne koymaya devam ediyor. Karagümrük’e gelince… Onlar, Biglia’sız şefsiz bir orkestra gibiydi. Enstrümanlar uyumsuz, sergilenen performans tatsızdı. Bir de karşılarındaki takım, kusursuz bir filarmoni orkestrası gibiydi. Hal böyle olunca da, sonuç kaçınılmazdı!