Freddy O'Connor tarafından 1986 senesinde kaleme alınmış, “Liverpool, It All Came Tumbling Down” (Brunswick Printing & Publishing Co. Ltd) adlı enfes bir kitap vardır, İngiliz futbolunun efsane Liverpool takımının şehrinin tarihinin anlatıldığı…

Hüzünlüdür kitapta yazılanlar, yürek acıtır. Beatles gurubunun doğduğu ve efsaneleştiği, bir zamanların önemli bir liman kenti iken, tersanelerin kapanması, liman işçiliğinin tarihe karışması ile şehrin nasıl yoksulluk ve işsizlik girdabına sürüklendiğini anlatılır, eskiyi özleten siyah beyaz fotoğraflar eşliğinde. Gerry and the Pacemakers’ın “Ferry Cross The Mersey” şarkısına da ilham kaynağı olmuş, Mersey nehrinin kıyısında yer alan bu tarihi İngiliz şehrinin simgesi “Liver Bird”, hâlâ tarihi binaların üzerinden şehre koruyuculuk yapar. Aynı grup, Liverpool takımının pek tanınmış marşı haline gelen 1963 doğumlu “You Will Never Walk Alone”un da yaratıcısıdır. Şehir, eski görkemli görüntüsünden uzaktır, yoksulluk hemen her sokağında kendini belli eder. Suç oranı yüksektir, İngiltere’nin en yüksek işsiz nüfusuna sahip şehirlerin başında gelir, kötü zamanların göstergesi… “Liverpool University” ve “John Moores” adında iki büyük üniversitesi olan şehir, dünyanın dört bir tarafından öğrenim görmek için gelen gençlere ev sahipliği yapar… 

***

Bir cumartesi sabahı, eskiden tersanelerin yer aldığı, şimdilerde ise daha dingin bir görüntüde olan Albert Docks’un tanınmış otellerinden birinde uyanırsanız, İngilizlere has geleneksel kahvaltı sonrası çıktığınız yürüyüşte sizi karşılayacak, hatta şaşırtacak olan, yediden yetmişe kırmızı formalara bürünmüş Liverpool sakinleri olacaktır. Bu şehir, futbol formalı taraftarların şehridir. Şehrin bir kısmı mavi (Everton), diğeri de kırmızı (Liverpool) sevdalısıdır. Futbolu sevmeseniz bile, bir süre sonra anlarsınız ki futbol, bu şehrin kalbinde yaşar. Kendilerine has aksanları ile İngilizcelerini anlamakta muhtemelen zorlanacağınız kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hemen hepsinin ortak sevdası futboldur. Muhtemel zamanla sizin de dilinize bir futbol şarkısı takılacak, zamanla siz de Pink Floyd’un 1971 tarihli “Meddle” albümündeki “Fearless” şarkısının arka fonunda Liverpool taraftarlarının söylediği “You Will Never Walk Alone”un sözlerini ezberleyeceksinizdir. Aralarında korkunç bir rekabet olsa da maçlarda yan yana oturur Liverpool ve Everton taraftarları ve tribünlerde “You Will Never Walk Alone”un sözleri yankılanır. Kanımca gelmiş geçmiş en güzel futbol şarkısıdır...

“Walk on through the wind, walk on through the rain, tho' your dreams be tossed and blown, walk on, walk on, with hope in your heart, and you'll never walk alone, you'll never, walk alone.”

Sonra, öğle saatlerini az geçe, ayaklarınız sizi neredeyse tüm şehir sakinlerinin gitmekte olduğu yöne doğru sürükleyecektir, belki ilgiden, belki meraktan. Şehir merkezinde yer alan, “Lime Street” tren istasyonundan akın akın çıkan kırmızı formalı taraftarlar arasında yürürken, siz de kapılacaksınızdır bu futbol şehrinin büyüsüne. Bu futbol şehri ve o şehrin takımı Liverpool FC, sizi kendine çağıracaktır. Futbola pek ilgi duymayan nicesini görmüşümdür bu büyünün etkisinde o yolları yürüyen, nicesini duymuşumdur “You Will Never Walk Alone”un sözlerini usulca mırıldanan, zira bir kez karıştın mı mı o şehrin kırmızılı insanlarının arasına, durmak güç olur. Anlamak için herhalde yaşamak gerekir.

Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra, Anfield bölgesindeki o muhteşem stat karşılayacaktır sizi, İngiliz futbol tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı takımına ev sahipliği yapan Anfield Stadı... Şimdilerde biraz eski, biraz viran halde duran eski İngiliz evlerinin tam ortasına inşa edilmiş pek görkemli tarihi stat. Liverpool’un yaratıcısı Bill Shankly’nin mabedi. Stadın, “Shankly Gates” olarak bilinen ana girişinde, 15 Nisan 1989 günü, Sheffield Hillsborough Stadında, Nottingham Forest ile oynanan talihsiz Kral Kupası yarı finalinde ezilerek ölen 96 Liverpool taraftarının anısına inşa edilen, her daim 96 mumun yandığı ve çiçeklerin bırakıldığı anıt ilginizi çekecektir. Bir süreliğine duracaksınızdır o anıtın önünde. O anıtta yazılan isimlere, o talihsiz gün hayata veda etmiş futbol taraftarlarının yaşlarına gözünüz takılacaktır. Çoğu pek erken yaşta hayata veda etmişlerdir, tıpkı 14 yaşındaki Lee Nicol veya 10 yaşındaki Jon-Paul Gilhooley gibi... Hiç birisini tanımamış olduğunuz halde içiniz acıyacaktır. Orada, o anıtın önünde öylece dururken, siz de anlayacaksınızdır, bu şehir futbol şehridir, bu şehrin sakinleri takımı için yaşar ve takımı için ölür. Zira futbol bu şehrin kalbinde atar… 

Sonra, “Main Stand”da yerinizi alırken, gözünüz dünya futbolunun muhtemel en bilinen tribününe takılacaktır. Siz hayranlıkla bu müthiş tribün manzarasını izlerken, kırmızı formalı binlerce Liverpool taraftarı kale arkasındaki “Kop” tribününde şarkılarını söylecektir. Shankly adına açılmış flamalar dalgalanacaktır kırmızılar arasında. Takımlar sahaya çıkarken bir uğultu kopacaktır, “Kop” Shankly’nin çocuklarını bir kez daha selamlayacaktır. 

***

2 Eylül 1913 Glenbuck (İskoçya) doğumlu, yoksul bir maden işçisinin oğlu ve on kardeşten biri... İkinci Dünya Savaşı öncesinde Patrick Thistle takımında futbol oynamaya başlamışken, savaş yüzünden kariyerine ara verdi ve sonrasında 33 yaşında futbolculuk kariyerine nokta koydu. 1949’da Carlile United ile başlayan antrenörlük kariyeri, 1951’de Grimbsy, 1953’te Workington ve 1956’da Huddersfield takımlarında devam etti. Bu yıllarda bir kez Liverpool takımının hocalığı için görüşmeye çağrıldı, ama kabul edilmedi. Huddersfield takımının başında iken, o yılların efsane futbolcusu Denis Law’u henüz 15 yaşında İngiliz futboluna kazandırdı ve bir anda adından en çok bahsedilen futbol adamı haline geldi. Bu kez hata yapmayan Liverpool yönetımi, Shankly’i Aralık 1959’da Liverpool takımının başına teknik direktör olarak getirdi. Onun öncesinde 2. Lig’de tutunma mücadelesi yapan ve her yönüyle pek vasat bir takım görüntüsü çizen Liverpool, Shankly’nin gelişi ile sanki yeniden doğdu. Kendine has antreman programı olan ve istikrara inanan Shankly, 1965-1966 sezonunda Liverpool’u İngiltere şampiyonu yaptı ve o sezon takımda yalnızca 14 oyuncu forma giydi. O ve ondan sonraki sezonlarda yalnız İngiliz futbolunda değil, Avrupa sahalarında da esti kükredi Liverpool, adını tüm dünyaya duyurdu...

Temmuz 1970’te, 60 yaşında emekliye ayrılan Shankly için “Liverpool’un babası” derler, onun adını bilmeyen yoktur şehirde. Şehrin diğer takımı Everton için söylediği, “Bu şehirde iki takım vardır, Liverpool ve Liverpool’un yedekleri!” cümlesi onun takımına olan kayıtsız sevdasını iyi anlatır. 28 Eylül 1981’de 68 yaşında vefat ettiğinde bütün şehrin ağladığı bilinir. Hâlâ adına yazılmış şarkıları yankılanır tribünlerde. Ölümünden sonraki ilk maçta Kop tribününde açılan dev “Shankly Lives Forever” flaması unutulmaz...

Maçtan sonra ağır ağır ayrılırken tribünlerden, şahit olduğunuz futbol şöleni uzun süre aklınızda yer edecektir. “You Will Never Walk Alone” şarkısı yankılanırken tribünlerde, bu futbol mabedini görmüş olduğunuz için kendinizi şanslı sayacaksınızdır. Kim bilir bekli aklınıza Shankly Gates’in yanındaki anıtta isimleri yazılı talihsiz Liverpool taraftarları gelecektir. Bilir misiniz, Shankly söylemişti: “Futbol hayat memat meselesi değildir, ondan çok daha önemlidir!”