Cannes, Fransız Rivierası’nın incisi olarak kabul edilir ve sembolü palmiye ağacıdır. Şehir sahilinde yer alan 3 kilometrelik Croisette Caddesi’ndeki palmiye ağaçları, Cannes’ı adeta bir gerdanlık gibi süsler. Bu ikonik ağaçlar, şehre kendine özgü bir estetik ve zarafet katar. Cannes Film Festivali’nin en prestijli ödülü, Altın Palmiye olarak bilinir ve adını şehrin sembolü olan palmiye ağacından alır. Bu ödül, sinema dünyasında büyük bir itibara sahiptir ve her yıl festivalin en gözde anlarından birini oluşturur.

Festivalin kökleri 1930’ların sonuna dayanıyor. Ünlü yazar Philippe Erlanger’in dönemin Fransa Eğitim ve Güzel Sanatlar Bakanı olan Jean Zay’e Venedik Film Festivali’ne rakip olabilecek uluslararası bir kültürel organizasyon kurma isteğini iletmesi bakan tarafından kabul görüyor ve Zay, Fransa’nın kültürel etkinliklerdeki önemini vurgulamak ve sinemanın gücünü sergilemek amacıyla Cannes’da bir film festivali düzenlenmesine karar veriyor. Böylece, 1946 yılında ilk kez düzenlenen Cannes Film Festivali, uluslararası bir platform haline gelerek sinema dünyasının en saygın etkinliklerinden biri haline geliyor.

Aslında ilk festival 1939 yılında Louis Lumière başkanlığında düzenlenmek isteniyor ancak 2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla bu mümkün olmuyor.

Kısaca Lumière kardeşlerden de söz edelim: Auguste ve Louis Lumière kardeşler tarihin ilk film yapımcılarından sayılıyor. Geliştirdikleri “Sinematograf” cihazının patentini alıp cihazı geliştiriyorlar. Bu cihaz, Thomas Edison’un geliştirdiği Kinematoskop’un aksine, aynı anda birden fazla kişinin film izlemesine olanak tanıyor.

***

Merve Dizdar, 25 Haziran 1986 tarihinde İzmir’de doğdu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümünden mezun oldu. Kadir Has Üniversitesinde ileri oyunculuk programında yüksek lisans yaptı. Oyunculuk kariyerine Semaver Kumpanya ile başladı.

Fotoğraf: AA

Merve Dizdar bugüne kadar çok sayıda tiyatro oyunu, sinema filmi ve dizide görev aldı. Kariyeri ödüllerle dolu. Üşenmeyip bazılarını yazdım, lütfen üşenmeyin okuyun:

2017

17. Direklerarası Seyirci Ödülleri, En İyi Kadın Oyuncu. “Yutmak” ile.

21. Afife Tiyatro Ödülleri, En İyi Kadın Oyuncu, “Yutmak” ile.

2021

YEKÜV Vasfi Rıza Zobu Tiyatro Ödülleri, Yılın Genç Tiyatro Sanatçısı

Yeditepe Üniversitesi 9. Dilek Ödülleri, En İyi Kadın Tiyatro Oyuncusu

Eğitim Bilimleri Ödülleri, En İyi Kadın Oyuncusu, “Masumlar Apartmanı”

9. Ayaklı Gazete TV Yıldızları Ödülleri, “Masumlar Apartmanı”

47. Altın Kelebek, En İyi Kadın Oyuncu, “Masumlar Apartmanı”

2022

59. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu, “Kar ve Ayı”

10. Boğaziçi Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu, “Kar ve Ayı”

GQ Türkiye Man Of The Year, Yılın Kadını

2023

76. Cannes Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu, “Kuru Otlar Üstüne”

***

Şimdi diyeceksiniz ki niye bize ansiklopedik bilgi yazıyorsun. Anlatayım:

Merve’nin Cannes’de aldığı ödül sonrası yaptığı konuşma gündem oldu. Merve, heyecandan ve mutluluktan tir tir titrerken yaptığı bence muhteşem konuşmasında şunları söylüyordu:

"Filmde canlandırdığım Nuray karakteri inandığı şeyler ve varoluşu için mücadele veren ve bu uğurda bedeller ödemek zorunda bırakılmış bir kadın. Onu tanımak ve anlamak için uzun uzun çalışmak isterdim ama ne yazık ki yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak Nuray’ın ve Nuraylar’ın duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmeyi gerektiriyor. Ödülü Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için, kendine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum."

Yer yerinden oynadı özgürlükler ülkesi ülkemizde. Vay efendim Dizdar ülkemizi dünyaya şikayet mi ediyordu! Kimse Merve’nin söylediklerine itiraz etmiyordu aslında. Ama ülkemizi şikayet ediyordu. Vay be!

Hayatındaki tek başarısı ana dilinde bilip de kullandığı elli sözcük olanlar Merve’ye hakaretler yağdırıyordu. Sefil hayatlarında uğradıkları hiç bir saldırıya aldırış etmeyenler genç bir sanatçıyı dövmeye çalışıyorlardı. İş öyle ileri gidiyordu ki birisi sosyal medyada Cannes Film Festivali ile ilgili “Bu mu dünyaca ünlü festival! Bunlar en fazla erotik film seçkisi yapar” diyecek kadar cahilce ileri gidebiliyordu.

Merve’ye parmak sallayanların ortak ezber cümlelerinden biri de şuydu: “TRT dizisiyle meşhur oldun sen, akıllı ol!”

Merve’yi bulsalar ağız burun dalacaklar yahu! Öyle bir salyalı güruh! Utanç içinde okudum yazılan çizileni.

“Devlet” tebrik etmedi mesela Merve’nin bu Uluslar arası başarısını! Kültür Bakanı’nın eşi tebrik etti diye onu da linç ettiler.

Peki benim duygum neydi, onu da söylemek istiyorum: Yaşadığımız ve geride bıraktığımız seçim sürecinin sonunda Merve Dizdar’ın başarısı benim yüzümü güldüren tek şeydi. Sadece ülkenin karanlığı içinde boğulmuşken tekrar umut, tekrar çalışma ve üretme isteğiyle doldum. Abartmıyorum, Merve’nin aldığı ödül benim için bir kalp masajı değerindeydi. Buradan kendi adıma Merve Dizdar’a bana bu mutluluğu ve gururu yaşattığı için teşekkür ediyorum.

Merve’nin ödül konuşmasında itiraz edilecek ne vardı peki? Söyledikleri yalan mıydı? Yine en güzel cevap Metin Akpınar ustadan geldi:

"10 senedir Türkiye’de 4000 kadın öldürüldü. Merve mi haksız? Çok ciddi bir kültür ihtilali, zihin ihtilali müthiş bir şey yapmak lazım. Yeniden bir Mustafa Kemal bekliyorum. 1938’de güneş battı, o günden beri alacakaranlıkta yönetiliyoruz."

***

İstedikleri kadar karalamaya çalışsınlar; Merve Dizdar gibi Cumhuriyet kadınları ilelebet payidar kalacaktır! Cumhuriyet gibi!