Gerçekleşmesiyle birlikte mevcut olanı yerinden edecek oluş, olayla birlikte tarihten dışlanmıştır. “Oluş, tarihin bir parçası değildir; oluşta söz konusu olan, yeni bir şeyin yaratılmasıdır” (Deleuze). Oluş, ancak geçmişteki olayların yeniden üretilmesiyle, müsamerelerle tarihten dışlanabilir. Denetim toplumunda olay ve oluşa açılan tüm delikler, müsamere çocukları tarafından kapatılmıştır. Her tarafından sızdıran, delik deşik bir sistem hâlâ ayakta kalabiliyorsa bu, müsamere çocuklarının başarısıdır. Ne zaman kaçabileceğiniz bir delik keşfetseniz karşınızda bir müsamere çocuğu; destansı ses tonuyla hayatı mitleştirerek sizi ikna edebilir ve kaçmaktan vazgeçip yeniden tarihin içine gömülürsünüz. “Kaçış çizgileri, hiçbir zaman, dünyadan kaçmakla oluşmaz” (Deleuze ve Guattari). Aksine kaçış çizgileri, dünyaya inandığınızda olur. “Yalvarıyorum kardeşlerim, yeryüzüne sadık kalın ve size doğaüstü umutlardan söz edenlere inanmayın!” (Nietzsche). Ancak yeryüzüne sadık kaldığınızda oluşa yakalanır ve kaçış çizgisi siz olursunuz; mit ve ritüellere rağmen şimdi ve burada yeni olanı yaratmak, tarihten kaçmakla, kaçış çizgisine dönüşmekle mümkün olur. Oluş, kaçış çizgisidir, mevcut olanı değiştirecek olay.

Yıl içinde düzenlenen törenler ve yıl sonu müsamereleri. Çalışkan öğrenciler, okulun gözdeleri; kadim zamanlardan beri tekrarlanan mitleri bıkmadan usanmadan sahneleyen müsamere çocukları. Şiirler ve nesirler bir destan edasıyla okundukça söz mitleşir; sahnelenen temsillerle, geçmişte yaşanmış olaylar yeniden üretilir. Olaylardaki isimler değişebilir, fakat Babil’den beri mit ve ritüellerin ana eksenini kaos/kozmos teması oluşturur. Kaosu temsil eden güçler ile kozmosu temsil eden kurucu baba ya da tanrı kral arasında geçen olaylar, yani geçmiş, ritüellerle tekrarlandıkça şimdiki zaman geçmişin kalıplarıyla durmadan yapılandırılır ve olay dışlanır. Yapıların içine yerleşmiş bedenlerin elleri, kolları, zihinleri bağlı; başka türlü davranmaları, başka türlü düşünmeleri asla mümkün değil. Sıralarda onlara giydirilen kalıpları öylesine benimsemişlerdir ki müsamere çocukluğu üzerlerine yapışmış, çıkarıp atamazlar. Meclis ya da bir dost meclisi, fark etmez; konuşan, müsamere çocuğudur. Hele şiir okumaları yok mu? Dinlerken hayatınız birden destanlaşır. Müsamereden kurtulmak, kendi sesini ve tavrını bulmak zor. Zira egemen tarihin dengesini bozabilecek ve seyrini değiştirebilecek yaşamın kuvvetleri, müsamerelerde kaos üreticileri olarak tanımlanmış ve tarihten dışlanmıştır. Dışlanan yaşamdır; geçmişin ve geçmişe ait olup bitmiş varlıkların yeniden üretilmesi, ancak yaşam dışarıda bırakıldığında mümkün olabilir.

“Dünyada en eksik olan şey dünyaya olan inançtır. Dünyayı neredeyse kaybettik. Dünya bizden alındı” (Deleuze). Mitlerin, ritüellerin, müsamerelerin büyüsüne kapıldıkça dünya elimizden parça parça alındı ve şimdi ambalajlanıp parça parça bize satılıyor. Dünya artık devasa bir market, tükettikçe var olabileceğiniz ve parçalandıkça tüketileceğiniz bir cehennem. Müsamere çocukları, cehennem zebanileri. Cehennemden kaçabileceğiniz tüm kaçış delikleri, müsamere çocukları tarafından tutulmuştur. Müsamere çocuğu sanıldığının aksine, süslü püslü, düğüne gider gibi giyinmiş biri değildir. Her kılıkta, sağcı ya da solcu olarak da karşınıza çıkabilir. Dünyaya acı çekmek için geldiğinize ve kurtuluşun çok yakında olduğuna sizi ikna edebilir. Müsamere çocuğu, kurtulmak için henüz zamanın gelmediğini, geçmişte olduğu gibi, mutlaka bir kurtarıcının geleceğini, sizi cehennemden kurtaracağını ve beklemenizi söyleyendir; şimdiyi, geçmişin kalıplarıyla durmadan yapılandıran biri.

Gelecek diye size, geçmişin kalıplarını pazarlamaya kalkışan müsamere çocuklarına inanmayın; müsamereler, geleceğin gelmesini engellemek içindir. Geçmiş, asla kalıplara sığmaz. Kalıplar, iktidarların toplumsal bedeni biçimlendirmek için Babil’den beri kullanageldikleri, tek tek bedenlerin ellerini, kollarını, zihinlerini bağlayan deli gömlekleridir. Geçmiş, henüz gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeleriyle birlikte deli gömleklerini parçalayacak fark kümelerini içerir. Gelecek, siz oluşa yakalanıp kaçış çizgisine dönüştüğünüzde, farkı açığa çıkardığınızda birdenbire gelir. Sakın şaşırmayın.