Nasıl bir helalleşme?
Devlet Bahçeli “Hesaplaşmadan helalleşmemiz asla mümkün olmayacak” demiş. Toplumu her gün nefret söylemi ile kamplara ayırarak, kendileri gibi düşünmeyenleri hedef gösterip zulüm ve baskıyla hizaya çekmek isteyen iktidarın kötülük bekçisi, toplumun her kesiminin acılarına kulak veren, kendi partisine en uzak bireyin düşüncesini anlamak isteyen, empati kuran Kılıçdaroğlu’yla hesaplaşmak derdinde.
Bir yanda partisinin grup toplantısında Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırının videosunu izlettirip adeta birilerini azmettirmek için “hesap verecek”, “bunlar daha iyi günleriniz” gibi cümlelerle tehditler savuran, ülkesinin vatandaşlarına, işçilerine, kadınlarına, akademisyenlerine, öğrencilerine, muhaliflerine bedel ödeten yerini koruma kaygısında bir iktidar ve onun kindar sözcüsü… Diğer yanda bu anlayışın her fırsatta kökeniyle, hakkı olmayan tek kuruşa el uzatmamış memuriyet hizmetiyle, mütevazılığıyla küçümsediği, adalet yürüyüşünde olduğu gibi her farklı kesimin sesi olmak için çalışan, toplum üzerinde birleştirici gücüyle, halk için hak talebiyle her gün etki alanı genişleyen bir lider.
***
Gerçekten bedel ödeyenlerin amacı asla intikam olmamıştır. Acı çekenler başkalarının acılarına, en çok kulak verenlerdir. Kendileri gibi düşünmese de haksızlığa uğrayanların yanında duranlardır. Acılara sebep olanlarla, bedel ödetenlerle acı çekenleri, ayrımcılıkla sınananları ayıran en önemli özellik vicdanları ve empati duygularıdır. Bir yanda tüm evrensel kavramların içini boşaltarak kelimelerden silah yaratanlar, diğer yanda Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını sahici "demokrasi" ile taçlandırmak adına yeni bir toplumsal barış dili oluşturmaya kararlı Kılıçdaroğlu.
Kindarlar böl ve yönet derken kendilerini eleştiren her sesi kısmaya, susturmaya ve hesaplaşmaya kararlı. Bahçeli iki üç günde bir, ya bir kurumun, sivil toplum örgütünün ya da bir partinin kapatılması için çağrı yapıyor. TTB, AYM, HDP…
***
Son olarak her devrin yandaşı Mehmet Barlas'ın "CHP kapatılabilir" sözleri Nagehan Alçı ve Atilla Yayla gibi görevlilerin eşlik etmesiyle tehlikeli bir boyut kazandı. Hiç kuşkusuz bu senaryo sarayın kapalı kapıları ardında bir ihtiyaç olarak konuşulmaya başlamış. Erdoğan'ın bu aralar Gezi direnişini yeniden diline dolamasının ardından Kılıçdaroğlu’nu "Gezici" diye hedef göstermesi, önümüzdeki sürecin başka bir tartışmaya hazırlandığını gösteriyor. Kimse, bu kadarını da yapamazlar demesin, iktidarı kaybetme korkusu ile aklın hâkimiyetini de kaybetmiş durumdalar. Yaparlar!
***
12 Eylül darbesiyle CHP’yi kapatarak topluma bedel ödeten, tarifsiz acılar biçen zihniyet o dönem de CHP’li gençleri, il ve ilçe yöneticilerini, belediye başkanlarını, milletvekillerini hedef gösteriyordu. Onların ellerinde aralarında Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok gibi toplum önderleri, simge isimler de bulunan yüzlerce CHP’li ve aydın insanın kanı var. Bu cinayetlerin tamamını bile isteye faili meçhul bırakanlarla, bu ülkenin acılı geçmişinin mimarı olanlarla hesaplaşan olmadı. Farklı dönemlerde siyasi ideolojiler üzerinden mazlum halkları hedef alarak istikrarsızlık yaratanlar, iktidarlarını böyle korudular. O nedenle kapsayıcı bir yüzleşme talebinden elbette çok rahatsız oluyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “geçmişin acılarıyla helalleşeceğiz” sözünde bugüne kadar yaptıkları gibi tarihi eğip bükerek CHP’yi suçlayabilecekleri bir fırsat aramaları da bu yüzden.
***
Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında aşikâr olanı açıkça dile getirdi: “Yaralarımızı sarmamız gerekiyor, yaralar hâlâ açık. Helalleşmeyle hukuku karıştıranlar oldu. Helalleşmek; yüzleşmek, barışabilmek, devam edebilmek demektir. Bunu yarası olan topluluklarla yapacağız. Kim ne suç işlediyse hukuk onun hesabını soracak. Ben bu ülke çocuklarının ardımdan bu ülkeyi barıştırdığımı söylemelerini istiyorum.”
Üstelik yüzleşmeyi ilk kez bugün gündeme getirmiyor. 2012 yılında Sabahattin Ali cinayetini, Nazım Hikmet’in sürgün edilişini, genç Cumhuriyetin kurucu partisinin bebeklik hastalıklarını, çağın ve ülke gerçeğinin ilerisinde bir demokrasi anlayışıyla çıkılan çok partili sisteme geçişte yapılan hataları dile getirmişti. Kılıçdaroğlu siyaseti geçmişin gölgesinde değil günün gerçekliğiyle tarihi doğru okuyarak şekillendirmeye kararlı bir lider olarak CHP başkanı olduğu günden bu yana Sivas Katliamı’nıda, Başbağlar’ı da, Roboski’yi de adalete kavuşturmak için toplumsal bir kucaklaşmayı önemsemiştir.
Genç yaşında ocağına kor düşenlerden biriyim. Neredeyse ömrümün yarısından fazla süreyi yüzleşme, bellek ve adalet çağrısıyla geçirdim. Çok tartışılan ‘helalleşme’ tabiri benim kelime tercihlerim arasında değil. Öte yandan hem anne hem baba tarafından CHP’li bir aile geleneğim olmasına karşın daha önce türlü sebeple kırgın ya da uzak hissettiğim partimde adalet arayışımı aktif siyasetle sürdürme kararım Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte oluşmuştur. Beni partimle barıştıran odur. Bu süreçte Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini bana vermesi de bir tesadüf değildi. Adalet arayışımı geniş bir menzile yayarak mecliste bu ülkenin ötekileştirilen tüm toplumlarını temsil etmek için yola çıktığımda bana seçimlerde kendi isminin önünde yerini vererek önce bu kesimleri açık bir mesaj vererek selamlamış, sonra da beni hak ve özgürlükler mücadelesinin takibiyle görevlendirmiştir. Yüzleşme talebini, insanlık suçları ile ilgili hukuki hesaplaşma zeminlerini tanımlamamıza, dile getirmemize olanak vermiştir.
***
Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte Türkiye’nin birleştirici gücü olmayı hedeflerken programını böyle bir bakışla şekillendiriyor. Kılıçdaroğlu bugün Sivas’la helalleşeceğiz derken elbette Sivas’ın eli benzin bidonlu bağnazını kişiye özel uygulamayla hukuk dışı bir şekilde affedip salıvermeyi kastetmiyor. Soma’yla helalleşirken yandaş firmayı rant zengini yapmayı, katilleri beraat ettirmeyi düşünmüyor. Roboski'yle helalleşeceğiz derken Kürt halkına figüran diyenler gibi katliama güzelleme yapmıyor. Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklarla, 6-7 Eylül mağdurlarıyla helalleşeceğiz derken savaştan kaçan mültecilerden vergi almayı, onları evsiz barksız bırakıp ölüme terk etmeyi düşünmüyor, Ali İsmail Korkmaz'ın ailesiyle helalleşmek için katil polisi koruyup, beraat ettirmeye niyet etmiyor.
Söylenen çok açık. Kendi konforu ve çıkarı için yandaş zenginleri daha zengin edenlerle halkı açlıkla ve kötülükle sınayanlarla hesaplaşmayacağız demiyor. Onların yıllarca solun değerlerini kriminalize etmek için içini boşalttığı eşitlik ve barış gibi kavramları ceberrut iktidarın aldattığı, bedel ödettiği kesimlere onların kendi söylemleriyle ve hak arayışlarında yanlarında durarak anlatmayı amaçlıyor.
***
İyileşmek için tabulardan, kibirden, kişisel siyasi ikbal hırslarından sıyrılmış gerçek bir yüzleşme, barışmak için de hukuk önünde hesaplaşma, yasalarla güvence altına alınmış hak ve özgürlük tanımları olmazsa olmazımız.