Futboldan çok saha dışı olayları konuştuğumuz, son 6 haftada yamalı bir ceketi andıran Süper Lig'de sezon sona erdi. Kimsenin pek hatılarmak istemediği o sezonun öne çıkan başlıklarını seçtik.

Bitirdik ligi. Bir temmuz sabahında meydana gelen gelişmeler sonucu formatı, lige başlamadan önce “sözde marka değeri” bahanesiyle değiştirilen Süper Lig, yamalanmış ceket gibi göründü son 6 maçta. Play-off sürecinde oynanan maçların yarısında ya taraftar sahaya girdi ya da takımlara saha kapattıran olaylar meydana geldi. Beşiktaş ve Trabzonspor seyircisiz oynama cezaları aldılar, muhtemelen cumartesi günü maç sonrası meydana gelen olaylar sebebiyle Fenerbahçe de alacak. Fatih Terim hak mahrumiyeti cezası alırken, Emre Belözoğlu bir siyahi oyuncuya ırkçı saldırıda bulundu. Türkiye Ligi’nin şampiyonu, kupasını, bitiş düdüğünden 3 saat sonra, loş ışıklar altında, etrafında gazeteci ordusundan hareket edemez şekilde aldı ve Monty Python filmlerindeki absürdlüğe taş çıkarır şekilde boş tribünler önünde kupa turu attı. Süper Final denen saçmalık gerek uygulamaya geçirildiği zamanlama, gerek yönetimi, gerek hakkaniyet gerekse de sonuçları açısından tam bir utanç kaynağı oldu. Ne normal sezonun en iyi takım Galatasaray, ne de son 6 maçın daha iyisi Fenerbahçe stresten uzak, bu performanslarının keyfini yaşayamadılar. Federasyonun diğer defolu yan ürünlerinden bahsetmiyorum bile. Lig bittikten sonra peydah olan Spor Toto Kupası gibi. Ülke insanı o takımların hala neden maç yaptığını bilmiyor. Bütün bu yanlışlığın içinde elbette sezonun kazanımları da vardı elbette...

Sezonun teknik direktörü - Fatih Terim: Seveni de sevmeyeni de çok bir adam. Egosu, futbol dışında var olan ilişkileri, saha kenarındaki tavırları, eleştiriye karşı tavrı. İtiraf etmek lazım, bütün bu sevilmeyen özelliklerini törpülediği ya da törpülemeye çalıştığı bir sezonu izledik. En son kupasını 12 yıl önce Kopenhag çimlerinde almıştı. Kadıköy çimlerine kupaya döndü. Karakter özelliklerinin yanında tamamen sil baştan kurulmuş bir takımı belirli aralıklarla krizler yaşanmasına rağmen şampiyonluğa ulaştırdı. Takımını Avrupa Ligi’ne götürüp kupada finale yükselten Ertuğrul Sağlam’ı da es geçmemek lazım.

Sezonun futbolcusu - Selçuk İnan: Galatasaray seyircisi Gheorghe Hagi’den sonra ilk kez ceza sahası çevresinde bir frikik kazanıldığında ekrana daha bir dikkatle bakmaya başladı. Ama bu onu seçmemizin tek sebebi değil elbet. Selçuk bir orta saha oyuncusu olarak, takımının en fazla gol atan ve en fazla asist yapan oyuncusu olurken “en değerli” sıfatını sonuna kadar haketti. İstikrarı, saha içindeki soğukkanlılığı, futbol zekasını sürekli kullanma isteği onu tartışmasız sezonun en iyi oyuncusu yaptı. Üstelik bu adam Galatasaray kulübüne bedelsiz olarak geldi. O maddeyi de aradan çıkarmak lazım; sezonun en iyi transferi.

Sezonun sürpriz çıkışı - Semih Kaya: 10 ay önce Türkiye’de Semih Kaya isminde bir adamı sadece Galatasaray PAF takımını takip edenler duymuştu. Bugün tüm Türkiye onun ismini biliyor. Profesyonel kariyerine ilk başladığı sezonda, bir önceki sezon paçavraya dönmüş bir mevkiyi 34 yaşında bir adamla beraber toparladılar. Üstelik 21 yaşındaki genç bunları yaparken olağan dışı ölçüde soğukkanlıydı. Semih bana göre sadece bu dalın değil, yılın defans oyuncusu ödülünün de Egemen Korkmaz’la beraber sahibidir.

Sezonun hayal kırıklığı - Kayserispor: Yarıdan fazlası Avrupa’da eğitimini almış yerli oyuncular ve kaliteli transferler. Kayserispor’un bırakın Avrupa kupalarını, şampiyonluk play-off grubunu zorlaması ve hatta ona giriş yapması lazımdı. Şota gibi bir hocanın bu kadroya eklenmesi de işe yaramadı. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısındaki çıkışlarından sonra hep geriye gittiler. Van Gaal’in yanında teknik adamlığa ısınmış ve onun eğitiminden geçmiş Gürcü hoca, acaba bizim topraklarda Hollanda okulunun işe yaramadığının bir başka kanıtı mı?

Sezonun kalecisi - Volkan Demirel:
Çoğunluk Fernando Muslera yönünden kullanıyor tercihini ama bu seçime sonuçlardan bağımsız bakmak lazım. Aynen Fatih Terim’e yaptığımız gibi sadece görev bilinci açısından değerlendirirsek Volkan, Fenebahçe’nin 40. maça şampiyonluk ümidiyle çıkmasının en büyük sebebiydi. Özellikle son 6 maçta müthiş bir performans gösterdi ve itiraf edelim ona gol atmak Muslera’ya gol atmaktan daha zor. Halen Türkiye’nin tarıtşmasız en iyi kalecisi.

Sezonun golcüsü - Burak Yılmaz: Attığı gol sayısı ve Trabzonspor’un onun oynamadığı maçlardaki performansı ne kadar ihtiyaç duyulan bir golcü olduğunu gösteriyor. Ancak belki oynadığı takımdan belki de başka sebeplerden bana göre “büyük golcü” yakıştırmasına halen çok uzak. Örneğin bu kategoride İBB’den Pierre Webo da sezon boyunca takımını bir hayli yukarıya çekti. Yine de kariyerinin en iyi sezonunu geçiren ve gol sayısında en yakın rakibine 17 gol fark atışı karşısında hakkını vermek lazım.

Sezonun istenmeyen adamı - Yıldırım Demirören: Ali Ece onun için “dünyanın en güçlü ekonomilerinden İsveç’î bile Yunanistan ekonomisi haline getirebilir” diyor. Play-off projesini “Türk futbolunun marka değerini artırmak” bahanesiyle varettiklerini basına açıklayan oydu. Beşiktaşlıları kendisinden bezdiren de. Elinde kupayla Fenerbahçe Stadyumu koridorlarında Galatasaray soyunma odasından döndürülen de. Bu kadar sevilmeyen bir adamın makam olarak bu derece yükselmesi de ülkenin gerçeği.

Sezonun geri dönüşü - Karabükspor:
Kasım ayında Bülent Korkmaz göreve geldiğinde, Yücel İldiz geride 10 maçta 2 galibiyet almış ve küme düşme hattında bir takım bırakmıştı. Kalan 24 maçta Bülent Korkmaz takımına 11 galibiyet ve 3 beraberlik aldırarak müthiş bir seri yakaladı ve takımı kümede tuttu. Gelecek sezon için iyi bir çıkış noktası.

Sezonun çöküşü - Manisaspor: Karabükspor ligin dibindeyken aynı dönemlerde, 12. haftada Manisa takımı ligin 3. sırasında lider Fenerbahçe’ye 3 puan uzaktaydı. İzleyen 22 haftanın sadece 6’sında puan alabilip 16 maç kaybederek küme düştüler.

Sezonun utancı:
Fazla lafa gerek yok. Emre Belözoğlu. “Kalbim yerinden çıksın” yeminleriyle bu utanç kaldırılmıyor. Ülke sahaları üzerinde, bir siyahi futbolcuya açıkça ırkçı saldırıda bulunan ilk adam olma şerefine (!) nail oldu.