İBB’nin Feshane’deki Ortadan Başlamak sergisine yapılan saldırıyı “saf vandalizm” olarak tanımlayamazsınız. Vandalizm, münferit bir olaydır. Aksine hayatı doğrudan hedef alan örgütlü bir kötülükle karşı karşıyayız.

Örgütlü kötülük
Fotoğraf: DHA

Siz nesnelere dair planlar yapabilirsiniz, fakat onların da size dair planları olabilir. Hele söz konusu sanat nesnesiyse planlarınız boşa çıkabilir. Sanat nesnesine dair genel kanı, sanatseverlerin görsel, işitsel olarak mülk edinebilecekleri, kültürel sermayelerini artırabilecekleri bir kazanım olduğu yönündedir. Fakat bir sanat yapıtı yolunuza çıkıp sizi soyup soğana çevirebilir; kültürel sermayenizi elinizden alabilir, sizi kanılarınızdan kurtarabilir. “Eserlerimdeki alıntılar, yolda pusuya yatmış, yoldan geçene saldırıp onu kanılarının yükünden kurtaran silahlı soyguncular gibidir”. Benjamin’in alıntı için söyledikleri güncel sanat yapıtları için de geçerlidir. Nesnelere şiddet uygulama tekeli sadece size ait değildir; sanat nesneleri de kuvvetlidir. “Sanatçı, biçimlerin kendilerinden daha çok, biçimlendirici kuvvetlere değer yükler” (Paul Klee). “Sanatta, müzikte olduğu gibi resimde de söz konusu olan, biçimleri yeniden üretmek değil, kuvvetleri ele geçirmektir” (Deleuze). Eğer sanatçı yapıtında kuvvetleri ele geçirmişse o kuvvetlerin izleyici üzerinde uyguladıkları görünmez şiddetten de söz etmek gerekir.  Sanata karşı girişilen saldırıları kınayacağım derken sanat nesnesini kırılgan, zayıf bir nesne olarak göstermek hem sanat nesnesinin hem sanatçının kudretini küçümsemektir. Sanat kudretlidir, sizi hırpalayabilir. 

SANAT KUDRETLİDİR

Amerikalı sanat eleştirmeni Harold Rosenberg, Duchamp ile birlikte sanatın “kaygı nesne”leri ürettiğini söylemiştir. Artık sanat retinal hazza hizmet eden estetik bir şey olmaktan çıkmış, bir kaygı nesnesi olarak izleyicilerin duygularını ve düşüncelerini tetikler hale gelmiştir. Ve bu haliyle sanat saldırgandır. Basma kalıp düşüncelere, klişelere saldırır; özne açısından bir tehdittir. Özne, iktidarın yakalama aygıtları tarafından inşa edilmiş ve ait olduğu yere yerleştirilmiş bir şey. Yerinden olmak istemeyen özne pozisyonunu savunmak isteyecek ve sanat yapıtının görünmez şiddetine karşılık verecektir. Sanat sadece özneyi değil, özneyle birlikte iktidarı da yerinden edebilir. Eğer sanat yapıtları saldırıya uğruyorsa bu, sanatın asla uysal bir şey olmadığını gösterir. Sanatı evcilleştirmeye, galerinin korunaklı, steril ortamında tüketilecek estetik bir haz nesnesine dönüştürmeye çabalayanlar olabilir, hatta sanatçı da buna alet olabilir. Sanat nesnesi sanatçıyı da aşan kudretli bir şeydir. Malzemesi hakkında planlar yapabilir, ona biçim verirken anlamlar yükleyebilir, fakat ürettiği nesne planlarını alt üst edebilir ve yüklenen anlamın çok ötesine geçebilir.

CÜRETKÂR VE KÜSTAHLAR

Sanat yapıtı, kuvvetlerin biçimlendirdiği bir bedendir ve her beden gibi, sanat nesnesi de kuvvetlerin çatıştığı bir savaş alanı. Sanat yapıtı haleyle çevrili kutsal bir nesne olmadığı gibi, sergi mekânı da şiddetten arındırılmış tarafsız bir bölge değildir. Galeri ya da sergi mekânını şiddetten arındırdığınızda eleştirdiğiniz steril, beyaz küpü yeniden üretmiş, kendinize korunaklı bir bölge yaratmış olursunuz. Oysa artık hiçbir yer korunaklı değil. Her yer, hayatın kendisi ve tezahürü olan her şey, hayattan nefret edenlerin topyekûn saldırısı altında. Madem ortadan başladınız, o halde çatışmaların da ortasındasınız. Bir sanat nesnesi kadar cesur ve kuvvetli olmak, sanatın arkasında değil yanında durmak ve birlikte mücadele etmek gerekir. Eğer keçi heykeli “satanist” diye saldırıya uğruyorsa, bunun nedeni hayatın kuvvetlerini temsil ettiği içindir. Şeytanlaştırılanın bizzat hayat olduğunu, saldırıların hayatın değerlerini doğrudan hedef aldığını biliyoruz. Sanat, arkasına saklanacağınız bir paravan değildir. Baksanıza, semavi kurmacalar adına hayata saldıranlar ne kadar da cüretkâr ve küstahlar. Biz ise hala bir şeylerin arkasına saklanma ihtiyacı duyuyoruz.

Saldırıyı “saf vandalizm” olarak tanımlayamazsınız. Vandalizm, münferit bir olaydır. Aksine hayatı doğrudan hedef alan örgütlü bir kötülükle karşı karşıyayız. Biçim üretme özgürlüğüne yapılan saldırılar asla kabul edilemez, fakat biçimleri yeniden üreterek özgürleşemezsiniz. Özgürleşmek, Deleuze’ün sanat için söylediği, kuvvetleri ele geçirmekle mümkün olabilir: Hayatın kuvvetlerini ele geçirmek, birbirine bağlamak ve birlikte kudretlenmek. Hayat ancak o zaman iktidara topyekûn direniş olur.

***

SALDIRMAKLA SANATI ORTADAN KALDIRAMAZSINIZ

PEN Türkiye, İBB’nin Feshane’de açtığı “Ortadan Başlamak” sergisine gericiler tarafından yapılan saldırılara tepki gösterdi. “Türkiye Cumhuriyeti yasaklar ülkesi olamaz!” başlıklı açıklamada “Sizden olmayan ya da düşüncelerini beğenmediğiniz şairlere ceza vermekle, müzisyenlerin konserlerini, İBB’nin Feshane’deki açılış sergisini yasaklamakla, saldırmakla özgür düşünceyi, sanatı ortadan kaldıramazsınız!” denildi.

Son dönemde kültür sanat alanındaki saldırılara dikkat çekilen açıklamada şunlar vurgulandı: “Şiirimizin büyük gurbetçisi Nâzım Hikmet’in ‘Düşman’ şiirinde yazdığı gibi yaşıyoruz şu günleri. Büyük bir düşmanlık üretilip onun üzerinden yapılan saldırıların önü arkası kesilmiyor. ‘Sivil toplum’ dedikleri, topluma gruplar, dernekler, birlikler, tarikatlar, yurtlar, kurslar ve cemaatlarıyla iktidarın siyasal söylemleri doğrultusunda yolunda, laikliği küfür gibi kullanarak, Cumhuriyetin tüm değerlerini, ilkelerini yok sayarak saldırganlıklarını artırmaktadırlar. Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz’, olmayacaktır da!”

Açıklamada “Sizden olmayan ya da düşüncelerini beğenmediğiniz şairlere ceza vermekle, müzisyenlerin konserlerini, İBB’nin Feshane’deki açılış sergisini yasaklamakla, saldırmakla özgür düşünceyi, sanatı ortadan kaldıramazsınız! Bu ülkenin insanlarının en az yarısının sizin gibi düşünmediğini unutmayın! İktidar sarhoşluğuna kapılmayın! Bugün sesinizi çıkarmadığınız canavar, yarın sizi de yeterince dindar bulmayacak, laik, muhafazakar demeden hepimizi bir Taliban rejimine mahkum edecektir” ifadelerine yer verildi.