“Bugün olağanüstü bir haber okudum; Sayın Bahçeli’ye aşı yapan bir hemşire vardı. O hemşirenin darp edildiğini siz biliyor muydunuz? Olayı Gazete Pencere’de okuyunca aklım durdu. Aynen şöyle açıklamış darpı gerçekleştiren kişi. Numune Hastanesi Acil Servisinde tedaviye alınmış bu hanım. Gülnaz Şırınga ‘Neye uğradığımı anlamadım. Arkamdan gelen 4 kişi aniden sopalarla vurmaya başladı. Saldırganlar bir yandan kendisine vururken bir yandan da canımızı acıtanın canını okuruz diye bağırdıklarını söyledi. Sayın Bahçeli’nin canını acıttıklarını düşündükleri için bu kadıncağızı darp etmişler.”

Halk TV’de programında söyledi Özlem Gürses, bu sözleri. “Gerçekten olmuş” bir olay gibi aktardı. Kısa süre sonra da hatasını fark etti ve özür içeren bir açıklama yaptı. Ama AKP-MHP iktidarı ve hempaları için ne gam! Üzerine akın ettiler hatanın. Yalancılık, aptallık, trollük, kötü niyetlilik suçlamaları yağmur gibi yağdı. Koroya AKP milletvekilleri katıldı, Grup Başkan Vekili Bülent Turan, rezillik diye tanımladı. Yetti mi? Yeter mi, hiç, A Haber, başta olmak üzere yandaş “şeyler” sündüre sündüre tepindiler üzerinde. Bu gidişle, RTÜK ceza vermek için gerekçelendirebilir, bir savcı soruşturma bile açabilir.

İktidarın inşa ettiği bir “karakter örgütlenmesinin” tipik tezahürlerinden biri deyip, geçilebilecek bir hal olarak görülebilir bu durum. Siyasal alandan gündelik hayata kadar yayılan bir karakter. Hani akla hayale gelmeyen pisliği, adiliği yapan biri olur. Yalan söyler, çalar çırpar, kumpas kurar, tehdit eder, punduna getirdiğine şiddet uygular vs vs. Sözün kısası ahlaksızlığın vücud bulmuş hali olarak yaşar. Sonunda biri çileden çıkıp şöyle azıcık iteleyiversin. Sanki insanlık tarihinin en ağır işkencesine maruz bırakılmış gibi feryat eder.

Atak helikopterlerinin saldırısı diye bilgisayar oyunu görüntülerini haber diye yayınlayanların; başında kaskla üzerimizden vızır vızır kurşunlar geçiyor diye canlı yayında haykıran muhabirlerinin, hemen yanı başında başında kask olmadan sakin sakin haber yapan diğer kanal muhabirinin kadrajına girmesine aldırmayanların; sular kesik diye canlı yayın yaparken görüntüde çalışan çamaşır makinesini fark etmeyenlerin, Özlem Gürses’ in hatasına çullanması şaşırtıcı değil. Önemli de değil.

Yalan haberin, siyasal alanda bu denli yaygınlaşmasının, yalan bombardımanına tutulan toplumun “gerçekten gerçek olan habere” olan güveninin kaybolmasına yol açtığı biliniyor. Böylece yalanla doğrunun iç içe girmesiyle “gerçek ve doğru” olan da inandırıcılığını yitiriyor. 17- 25 Aralık görüntüleri, ses kayıtlarının başına da bu geldi. Bugün Özlem Gürses’ e saldıran tayfa, “Kabataş’ta belden yukarısı çıplak 50 siyah deri pantolonlu adam türbanlı annenin üzerine işedi” diye haber yaptı bu ülkede. Elif Çakır kadınla röportaj yaptı. Aralarında omurgalı Abdülkadir Selvi, Yasin Aktay, Ersoy Dede, Mahmut Övür’ün olduğu onlarca köşe “şeyi”, aynı “diliniz kaba, vicdanınız taş” başlığıyla telin yazıları yazdılar. Özlem Gürses hatasını kısa sürede anladı ve ahlaklı bir gazeteci olarak açık yüreklilikle özür diledi, ya “bunlar”! Bu da değil önemli olan.

Asıl mesele, Özlem Gürses gibi iyi bir gazetecinin bile bu mizahi habere inanmasına neden olan “gerçek”. Başta Zaytung olmak üzere bu tür haberlerin ortak özelliği ne?

Gerçek olan bir şey varsa, o da böyle bir olayın gerçekten olabilecek olması!

Şimdi bir an elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Hemşirenin soyadı “Şırınga”, hastanenin adı da kapalı olan “Numune Hastanesi” olmasa, Türkiye’ de MHP’liler ve AKP’liler dahil olmak üzere, böyle bir saldırının olabileceğine inananların oranı ne olurdu? Demem o ki, MHP ve AKP’lilerin böyle bir saldırı gerçekleştirebileceğine inanır mısınız, onlardan böyle bir şey bekler misiniz?

Hayır mı, diyorsunuz? Yapmazlar mı diyorsunuz?

Onların ki de başka bir trajedi ama gidin, Selçuk Özdağ, Orhan Uğuroğlu gibi MHP’den Ülkü Ocaklarından yetişmiş kişilere bir sorun bakalım, ne diyecekler size?