7,32 metre genişliğinde, 2,44 metre yüksekliğinde bir kale. Bu kaleye 11 metre uzaklıkta bir penaltı noktası. Kalenin tam ortasına denk geldiği hesaba katılırsa basit bir geometri hesabıyla penaltı noktasının 2 kale yan direğine uzaklığı 11,5 metre civarında. Bir futbolcu için kendisi üzerinde hiçbir rakip baskısı olmadan hareketsiz bir topa vurmak ve karşısında oyun kuralları gereği topa vurmadan hareketlenmesi yasak olan bir kaleciyi mağlup etmek işten bile değil gibi. Ama bu evdeki hesap. Dışarıdan bakıldığında gayet cazibeli bu ortama girmek bazen bir kabusa bile bile atlamak gibi. Geçtiğimiz hafta içinde Fernando Muslera, Manchester United’lı Nani’nin penaltısını kurtardığında Kırmızı Şeytanlar’ın bu sezon kaçırdığı 3. penaltı kayıtlara geçmişti. Bireysel anlamda psikolojik savaşın belki de en fazla öne çıktığı ve bu sporun en fazla bireye indirgendiği an penaltı. Kimbilir bu takım sporunun en çekici olduğu İngiltere’nin ulusal takımının iş penaltı vuruşlarına geldiğinde bu kadar acı çekmesinin sebebi budur belki de. Zira eldeki araştırmalar bu ceza vuruşunun zaman zaman kime ceza olduğu konusunda bir daha düşünmemizi gerektiriyor.

SABIR VE HEYECAN

Amsterdam Üniversitesi’nin 2011 yılında yaptığı araştırma kalecilerin takımı geride olmadığı sürece penaltılarda yüzde 50 oranında sağ ve sol köşeye atladığını, ancak stresli anlarda (örneğin seri penaltı vuruşları gibi), sağ köşeye atlama gibi bir eğilimde olduklarını ortaya çıkarmıştı. Bu sonucun arkasındaki dayanaklardan bir tanesi beynin sol tarafının vücudun sağ tarafını kontrol etmesi ve o tarafta nedensellik ve farkındalık gibi duyguların öne çıkması. Araştırmaların ortaya çıkardığı bir başka bulgu özellikle uluslararası üne sahip futbolcuların penaltı vuruşları sırasında aşırı düşünmelerinin onları ilave bir strese soktuğu ancak tepkisel, spontan yapılmış hamlelerin daha pozitif sonuçlar verdiği. Burada da vücudun daha hazırlıksız hareketlerini kontrol eden sol tarafının harekete geçirilmesi önemli yani beynin sağ tarafının. Münih Üniversitesi’nde geçtiğimiz aylarda yapılan bir araştırma sonucunda futbolcuların penaltı vuruşları öncesinde sol ellerine ufak stres topları almasının dahi işleri kolaylaştırılacağı öne sürülüyor. Tabii bu stresin yarattığı bir başka doğal sonuç seri penaltılarda başlangıç penaltılarını gole çevirme oranının yüzde 87’lerde dolaşırken, ilk 5 penaltı sonrası oranın yüzde 64’e kadar gerilemesi. Hatta penaltıyı gole çevirmesi durumunda takımına galibiyeti getirecek oyuncunun başarı oranının yüzde 90 olması yanında, penaltıyı gole çevirememesi durumunda takımının mağlup olacağı oyuncunun başarı oranının yüzde 55 olması oldukça net bir neden-sonuç ilişkisi ortaya koyuyor.

Tabii tarihten gelen bazı bulguları da göz ardı etmemek gerekiyor. İngilizler 1990-2012 yılları arasında katıldıkları uluslararası turnuvalarda 6 kez kaderlerinin penaltılarla belirlendiğine şahit oldular ve bunların 5’ini kaybettiler, 2’si Almanya’ya olmak üzere. Almanlar ise tarihleri boyunca seri penaltılara 6 kez gittiler ve sadece 1’ini kaybettiler. 1970’den bu yana düzenlenen uluslararası turnuvalardaki 332 penaltı ve 30 seri penaltı vuruşunu baz alan Norveçli psikolog Geir Jordet penaltının atılışı sırasındaki verileri de göz önüne almış. Örneğin İngilizler hakemin düdüğünden sonra en çabuk hareketlenen ülke. Düdükten 0,28 saniye sonra  hareketlenmeye başlıyorlar. Bu, Almanya’da 0,64 saniye ve hatta Fransızlar hakemin düdüğünden sonra 1 saniye bekleyip koşuya daha sonra başlıyorlar. Düdük sonrası hareketlenmek için 1-2 saniye bekleyen oyuncuların penaltıyı gole çevirme oranı % 76, erken davrananlarda ise % 50 civarında.  2006 Dünya Kupası finalindeki seri penaltılarda Fransızlar adına penaltıdan yararlanamayan tek isim David Trezeguet’nin topu alışı ve beyaz noktaya koyuşu 1,5 saniye sürmüş, bu diğer oyuncularda 5 saniye gibi bir zaman almıştı. Aynı zamanda Almanlar penaltı vuruşunu yapmadan önce rakip kaleciyi en fazla inceleyen oyuncu grubunu oluşturuyorlar. Hatta Schalke 04 1996-97 sezonunda UEFA Kupası’nı kazanırken finalde Inter’i penaltı vuruşlarında 4-1 mağlup etmiş, maç sonrası Huub Stevens ve ekibinin hem rakip kaleci Pagliuca hem de oyuncuların penaltı alışkanlıklarını açok iyi analiz ettikleri ortaya çıkmıştı.

Dünyanın en iyi 2 oyuncusu olarak kabul edilen Messi ve Ronaldo dahi konu penaltı olunca bu üstünlüklerinin kaybolduğuna şahit olabiliyorlar. Real Madrid formasıyla kullandığı 30 penaltının 28’ini ağlara gönderen Ronaldo, 2007-08 Şampiyonlar Ligi finalinde kaçırdığı penaltı ile nerede ise Manchester United’ı şampiyonluktan ediyordu. La Liga’da aktif olan oyuncular arasında ondan daha fazla penaltıyı gole çevirmiş tek isim 31 penaltı golü ile David Villa.