1 Eylül’ün barış günü olarak kabul edilmesinin ardında insanlığa Hitler Almanyası’nın Polonya’ya saldırarak 2. Dünya Savaşı’nı resmen başlatmasını hatırlatma hedefi yatıyor. Tarihle ilgilenenler bilir Almanya 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmeye başladı. Bu eylemi haklı gösterebilmek için Polonya askeri üniformaları giydirilmiş bir nazi birliği bir Alman radyo istasyonuna sahte saldırı gerçekleştirmişti. Almanya’nın saldırıya uğradığını ileri süren Hitler de bunu Polonya’ya “misilleme”nin gerekçesi olarak göstermiş ve ordusunu savaşa sürmüştü. Almanlar, baskına uğrayan Polonya ordusunun direnişi hızla ezerek ilerlerken İngiltere ve Fransa Almanya’ya resmen savaş ilan ettiler. Böylece 1. Dünya Savaşı’nın bitiminden sadece 21 yıl sonra dünyanın hemen hemen her bir köşesine yayılan ve milyonlarca yaşama malolan yeni bir dünya savaşı başlamış oldu.

Finali Amerikalıların zaten yenilmek üzere olan Japonya’ya attığı iki atom bombasıyla tamamlanan 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki barış dönemi, daha doğrusu “uluslararası büyük savaşın olmadığı dönem” bu kez daha uzun sürdü. Halen de sürüyor. Ancak Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırarak başlattığı son savaş halen sürüyor. Ancak başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok NATO ülkesinin yoğun silah ve teçhizat, istihbarat desteği yoluyla bu savaşın resmen olmasa da fiilen tarafı olduğu ortada. Başlangıçta askeri destek konusunda diğer NATO ülkeleri gibi istekli olmayan Almanya da artık bu savaşın bir tarafı olma yolunda.

Alman hükümeti önce “savaş ve çatışma halindeki taraflara silah verilmesini” yasaklayan yasal engelleri, ardından da “elimizde yeterince yok!”, “var ama bize lazım!” ya da “versek de işe yaramaz, çünkü askerlere eğitim gerekli” gibi gerekçelerle Ukrayna’nın talep ettiği ateş gücü yüksek, üstün manevra kabiliyetli tank, zırhlı top ve uçaksavarların teslimatını geciktirdi. Başbakan Scholz, bir yandan Ukrayna’nın yanında olduklarını, kendisini savunmasını desteklediklerini açıklarken, bir kaç kez aynı zamanda savaşın yaygınlaşarak, başka ülkeleri de içine alıp, bir dünya savaşına dönüşmesini engellemeyi hedeflediğini açıklamıştı. Ancak koalisyon hükümetinin yeşil ve liberal ortakları, Ukrayna’ya ağır silahları da içeren askeri yardımın arttırılması konusunda muhalefetteki Hıristiyan demokratlardan da daha gayretliydi. Bu süreçte kararsızlığı ya da isteksizliğiyle Ukrayna’ya hakettiği yardımın verilmesini geciktiren kişi eleştirisine hedef olan Scholz da sonunda onlara katıldı. Artık hükümet edenler ve ana muhalefet arasında savaşın daha uzun yıllar süreceğine ve bu askeri yardımların da devam edeceğine dair konsensusa varılmış durumda.

Yeşiller partisinin önde gelen isimlerinden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’in açıklamaları bunu en iyi şekilde açıklıyor: “Bu savaşın daha çok uzun yıllar sürebileceğine hazır olmalıyız. Ukrayna’ya ağır silahlar veriyoruz.”

Alman diplomasisinin tepesindeki en önemli kişi bunları açıklarken savaşı durdurmak için tarafları biraraya getirmek, görüştürme, uzlaştırmak vs. gibi çözüm yollarına ilişkin tek bir söz bile sarfetmiyor. Bu kişi temelleri bir zamanlar yüzbinlerce barışçıyı sokaklara döken dinamik Alman barış hareketi üzerine kurulan bir partinin, Yeşillerin en önde gelen isimlerinden. Bu yaklaşıma partinin tabanının tek bir itiraz bile gelmiyor. Ancak Almanya’nın iki dünya savaşından aldığı derslerin etkisi halen sürüyor. Son olarak hükümetin büyük ortağı SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) sol kanadından çok sayıda politikacı ve sendikacı “Silahlar susmalı!” başlığı altında bir bildiri yayınlayarak en kısa zamanda Rusya’yla masaya oturulup “ateşkes” için görüşülmesi çağırısında bulundu. Rusya’yı açıkça saldırgan olarak gören bildiride Endonezya, Hindistan, Güney Afrika ve hatta Çin’in arabulucu olarak devreye girmesi de savunuluyor. Tabii Birleşmiş Milletler’in de.

Rusya’yla Ukrayna arasında bir ‘geçici anlaşma’ için diplomatik çabaların yoğunlaştırılması talep eden sosyal demokrat barışçılar, bunun için sivil toplumun aktif olarak devreye girmesi çağrısında bulunuyor. Alman Sendikalar Birliği (DGB) ile barış hareketinin barış günü etkinliklerini selamlıyor. DGB’nin “Dünya Barış Günü” bildirisinin başlığı da onlarınkinle aynı:

“Silahlanma yarışına hayır! Silahlar artık susmalı!”