Geçtiğimiz hafta sosyal medyaya düşen tekel baskını görüntüleri kan dondurucuydu. İki kişinin yaşamını yitirdiği olay son yıllarda çığ gibi büyüyen bir sorunu tekrar gündeme getirdi: Bireysel silahlanma…

Bu sorun Türkiye’de bilhassa ruhsatsız silahlar ekseninde tartışılsa da problem bundan ibaret değil. Düğünlerden kutlamalara kadar pek çok vakada rastgele havaya açılan ateş nedeniyle bile her yıl insanlar ölürken, “kaza kurşunu” yahut “yorgun mermi” denilerekten geçiştirilen silahlı şiddet olayları son dönemde çok daha çetrefilli hallere büründü. Geçtiğimiz ay bir rapor yayımlayan Umut Vakfı, silahlanma yaşının 12’ye düştüğünü duydurmuştu. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre de Türkiye’de sadece 2022 yılında 3 bin 352 çocuk, “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun” kapsamında hâkim karşısına çıkarıldı. Ebeveynlerin özendirmesinin ve medyayı saran şiddet kültlerinin bu konuda etkili olduğu aşikâr. Her yıl ortalama 4 bin 500 kişi bireysel silahlanma nedeniyle hayatını kaybediyor, çok daha fazlası ise yaralanıp sakatlanıyor. Elbette ki ruhsatsız silah kullanımının yaygın olması bir açıdan bununla ilgili olabilir fakat silahlı şiddet olayların ortaya çıkışında silahın kayıtlı ya da kayıtsız olmasından ziyade var olması etkili. Çok fazla olayda, aniden çıkan tartışmalarda silaha başvurduğu görülüyor. Kasten yapılanlar ya da planlı olanların oranı daha düşük. Silahın varlığı intiharı da tetikleyebiliyor. Sokakları saran maganda dehşeti ise silahlanma oranını artıran bir etkiye sahip. Pek çok kişi savunma amacıyla silah bulundurduğunu söylüyor. Nihayet geldiğimiz noktada yalnızca küçük kalibreli silahların ya da av tüfeklerinin değil, uzun namlulu silahların da sokak çatışmalarında kullanıldığı görülüyor. Artık sokaklar tekinsiz, pek çok insan hukuka da güvenmiyor. Haliyle Türkiye’de özellikle son yedi yıldır yükselen silahlanma yarışında yalnızca bu olgulardan değil, saray rejiminin marifetlerinden de bahsetmek gerekiyor.

***

Altı yedi yıl evvel Ahsen TV’nin sarıklı muhabiri bir sosyal deney yaparken neredeyse bir cinayete tanıklık edecekti. Yanında getirdiği arkadaşıyla birlikte din ve ateizm üzerine girdiği polemiğe dair gençlerin tepkilerini ölçmek için tasarladığı temaşa esnasında “din düşmanı” rolüne soyunan arkadaşına 15 yaşında bir çocuk tarafından silah çekildi. Son anda silahı fark edip çocuğu durduran muhabir bile şoka girerken, çocuk “mermi 1 lira, silahı da her yerden alıyoruz zaten” diye bağırıyordu.

15 Temmuz gecesi kaybolan silahların akıbeti halen belirsiz. Devlet ise o gece erlerin ellerinden alınan uzun namlulu tüfeklerin nerede olduğunu asla gündem etmedi. Bunun yerine beli silahlı paramiliterlere her yerde “demokrasi nöbeti” tutturmayı seçti. Dahası, ana sınıfı öğrencilerinin bile ellerine oyuncak silahlar tutuşturularak 15 Temmuz temaşaları yaptırıldı. Bunu yapmayı reddeden öğretmenlere soruşturmalar açıldı, cezalar yağdırıldı. Dahası, 24 Aralık 2017’de “teröre müdahale eden” paramiliterlerine ceza muafiyeti dahi sağladı. AKP’nin kazandığı seçimlerin ardından defalarca uzun namlulu tüfeklerle havaya ateş açan grupların görüntüleri sosyal medyaya yansıdı. Bunlar da asla sorun edilmediği gibi, sosyal medyada faşist semboller önünde silahlı pozlar veren magandaların çoğunun AKP’li bakanlarla çekilmiş fotoğrafları yer aldı. Gezi Direnişinin ardından AKP’nin sokağı sindirme telaşesi ayyuka çıktığında göstericilere saldıran palalı faşistler bizzat Erdoğan tarafından “esnaf yeri geldiğinde askerdir, alperendir” sözleriyle savunuluyordu. 15 Temmuz’dan sonra ise Kardeş Kal Türkiye, Halk Özel Harekât, Osmanlı Ocakları gibi sokak üzerinde denetimi manipüle eden sivil toplum kuruluşu kisvesindeki örgütlenmeler mantar gibi türedi. Açıkçası saray rejiminin bireysel silahlanmaya karşı önlem almak şöyle dursun, bunun teşvik edicisi olduğu ortada. Fakat ülkenin büyük bir kısmını korku iklimiyle baskı altına almak isteyen iktidar, bu “tekinsizlikten” şimdilik memnun olsa da bireysel silahlanmanın önüne geçilmedikçe sorunlar yumağı daha da çetrefilli bir hal alacak ve saray rejimine de tesir eden bir bumerang etkisi yaratacaktır.