Sabahın serinliği avuçlarımızı ısıtan çay bardağının sıcaklığı ile buluşmuş. Toplanıyoruz. Sayımız giderek artıyor. Toplandığımız yer TIR’ların uğrak yeri tek katlı kantin gibi bir yer. Dostça bir tepenin yamacındayız.
İşçi servisleri geliyor bir bir. Yücel Boru, Sarkuysan, Kroman Çelik, Dostel ve diğerleri. Türkiye’nin sanayi üssü Gebze’nin kırsalında Pelitli köyündeyiz.  Köyde evlerle fabrikalar iç içe geçmiş. Otlayan ineklerle, macerası dünyanın neresinde biteceği belli olmayan ürünleri taşıyan TIR’ların yan yana görülebileceği bir köy bu.

Toplandığımız tepenin diğer yamacında bir fabrika var. Tepenin üzerinde ise evler kendi halinde. Patron işçilerin örgütlendiği DİSK’e bağlı Birleşik Metal sendikasından rahatsız. Kendi istediği sendika gelsin diye uğraşıyor. Türk Metal’e haber salmış. Ev ev kapı kapı dolaşıyor patronun adamları. “Sendikandan istifa et, sana şu kadar para”. İşçi öfkeli. “Benim sendikamdan sana ne?”. “Patronun getirdiği sendikadan ne hayır gelecek?“.

Birkaç gün öncesinde yine kapı önünde bekliyoruz. Türk Metal’in otobüsleri gelmiş. Uzakta görünüyorlar. Noteri çağırmışlar, işçiyi zorla istifa ettirtip üye yapacaklar Türk Metal’e. Neyse işçi vardiyadan çıkıyor kol kola. Korkup kaçıyor kontra-sendikanın adamları. Patron boş durur mu? 4’ü temsilci 6 işçiyi tazminatsız işten çıkartıyor bu olay üzerine. Toplanmamızın sebebi bu. Dayanışma. Büyük bir arazide kurulu yapayalnız bir fabrika. İçeride 300-400 işçi. Baştemsilcinin adı Yusuf. İşten atılan 6 kişiden biri. “Yusuflar ölmez bu iş burada bitmez”! Böyle çınlıyor ortalık.

DAYANIŞMANIN GÜCÜ

Biz tepenin arkasındayız. Sayımız 300’ü bulmuş. İçerideki işçinin tepenin arkasında toplandığımızdan haberi yok. Fabrikanın önünde işten atılan arkadaşları için eylem yapıyorlar. Sessiz bir kortej oluşturuyoruz. Köyün içine tepeye doğru yürüyoruz. Sonra evlerin arasından iniyoruz sessizce kortej halinde. Fabrika görününce sloganlar başlıyor. “Bosal işçisi yalnız değildir!”. Ortalık inliyor bu sesle. Fabrikadakiler de cevap veriyor aynı biçimde. Tepeye doğru fabrikayı çevreleyen tellerin oraya diziliyoruz. Yalnızlığa karşı isyan oluyor dayanışma. Umuttan, sevinçten, dayanışmadan gözleri dolu dolu herkesin. Herkes kendinden dolayı gururlu.

Direniş sonrası atılan işçiler geri alınıyor. Türk Metal sayfası kapanıyor Bosal için.

Yıl 2008. Aylardan sanırım şubat.

Bu olayı neden anlattım? Biliyorsunuz metal sektöründe Birleşik Metal İş sendikası grev kararı aldı. Metal sektörü Türkiye’de sömürünün de en yüksek olduğu sektörlerden biri. Türkiye’de Metal sektöründe bir işçinin ürettiği değerden aldığı pay AB ülkelerindeki metal işçisinin aldığı payın yarısı kadar. Yıllardır metal işçisi bir cenderenin arasında.

Birleşik Metal’in grev kararı solun işçi sınıfı içinde bu denli etkisiz olduğu, sendikal düzenin sermayenin çıkarlarına şekillendirildiği, DİSK’in her örgütlenme çabasının ciddi bir saldırı ile karşılaştığı bir dönemde önemli bir çıkıştır. Bu çıkışın Birleşik Metal’den gelmesi de şaşırtıcı değildir.

Birleşik Metal sayısız eylemin içinde dayanışma eylemleri, direnişler, işgallerle yoğrulmuş bir işçi örgütü. Gücünü işyerlerinde kurduğu komitelerden, örgütsel disiplininden, gerçekçilik ilkesi ile tabanın, söz ve karar hakkını etkili bir uyum içinde işletmesinden, yoğun eğitim programlarından alıyor. Yoksa sektörde örgütlülük oranı bu kadar düşük olduğu halde, temel taşları yerinden oynatması mümkün olmazdı. Grev ertelemesi ise bu düzenin çarklarının kırılmasına karşı AKP hükümetinin sınıfsal tavrıydı. Grev ertelendi hatta fiili olarak yasaklandı ama direniş fabrikalarda mayalanmaya devam ediyor. Yani sanıldığı gibi metal işçisi teslim olmuş değil. Üretim ciddi bir biçimde düşmüş durumda.

KURULUŞ YILDÖNÜMÜ

13 Şubat DİSK’in 48. kuruluş yıldönümü. Cuma günü Kocaeli’nde Direniş Sarayı (çadırı) kurulacak. Cumartesi ise miting var. KocaeliDİSK’in mitingi ile ısınacak.

…***

Elimde Süreyya Algül’ün İletişim Yayınları’ndan çıkan “Türkiye’de Sendika-Siyaset İlişkisi DİSK (1967-1975)” adlı çalışması var. Sabırsızlıkla okumaya başladım. Tarihi de denk geldi. Sözü uzattım farkındayım. Oğlum Çetin Deniz de 3 yıl önce 12 Şubat tarihinde dünyaya gözlerini açmıştı. DİSK kongresiydi. Onun da gözlerinden öperim…