Trabzonspor’un yeni hocası Vahid Halilhodzic, bugünlerde yeni sezon planlarıyla değil, istediği transferler yapılmazsa, görevden ayrılacağı yönündeki tehditvari açıklamaları ile gündemde

Trabzonspor’un yeni hocası Vahid Halilhodzic, bugünlerde yeni sezon planlarıyla değil, istediği transferler yapılmazsa, görevden ayrılacağı yönündeki tehditvari açıklamaları ile gündemde. Ülke kamuoyu da onu haklı veya haksız bulanlar olarak ikiye ayrılmış durumda.

Yazıyı köşe için gönderdiğimde Halilhodzic, teknik direktörlük görevinden henüz istifa etmemişti. Teknik adamların, koyulan hedeflere ulaşmak için yönetimden talepte bulunmaları doğaldır, ama Bosnalı hoca ile kulüp yönetimi arasındaki ilişki daha baştan yanlış kurulmuş gibi geliyor. Halilhodzic, Trabzon’a şampiyon olmak için geldiğini, bunun için en az 10 transfer gerektiğini, takımın hazır olması için 5 aya ihtiyaç duyduğunu ve istediği transferler yapılmazsa çok kısa zamanda görevden ayrılacağını söylüyor. İlk olarak ben Türkiye’de şampiyonluğa oynamayı kafasına koymuş hiçbir takımın 10 transfere ihtiyacı olacağını düşünmüyorum, Türkiye’de 4-5 yerinde transferin yanına, zaten elinizde bulunan oyuncuları monte edebildiğiniz anda zirveye oynayan bir takım yaratabiliyorsunuz. Üstelik, 30 yıldır şampiyon olamayan ve artık Feyenoord misali, ülkenin her daim zirveye oynayan takımından, oyuncu yetiştirip pazarlayan takımına dönüşmeye başlayan Trabzonspor’a gelirken, kim, hangi planla kendisine mutlak şampiyonluk şartı koydu onu da bilmiyorum. Halbuki başkan Hacıosmanoğlu, ilk basın toplantısında Dünya Kupası’ndan sonraki süreçte kadroyu oluştururken istişare halinde olduklarını açıklamıştı. Kesin olan bir şey var, bu şartlarda, zaten tribünleri yaydan fırlamaya hazır birer ok misali olan Trabzon’da çok hoş bir sezon geçmeyecek.

Hocanın, Trabzonspor’un oyuncu kalitesinden şikâyet etmesi anlaşılır, ancak teşhisi ile tedavisi arasında bir acaiplik var. Takımın oyuncu kalitesinde bir yetersizlik varsa, bunun 10 oyuncu transferiyle giderilmeyeceğini kendisinin bilmesi, aksi halde bu yanlış tedaviyi daha 6 ay önce tecrübe etmiş yöneticilerinin onu uyarması gerekiyor. Göreve geldiği günden bu yana, Galatasaray kadrosunun yetersizliğinden dem vuran Roberto Mancini’nin işverenleri, geçen sezonun devre arasında tam 9 oyuncu transfer etmişti. Bu oyunculardan sadece Telles ilk 11’e yerleşirken, geri kalanının bırakın takımda geleceğe sahip olmayı, 3’ü çoktan takımdan ayrıldı, geri kalanının istikbali meçhul.

Halilhodzic’in kendisiyle çeliştiği noktalar da var. Bosnalı hocayla 2 yıllık mukavele yapıldı. Dolayısıyla, istediklerini yapması için önünde çok kısa bir süre yok. Belli bir program dahilinde, gelecek sezonki kadronun altyapısını hazırlarken, iyi düşünülmüş transferlerle takımını istikrarlı olarak belli bir çıtaya yükseltebilir. Ancak şu andaki tavrının yaratacağı tek şey paniğe sürüklediği yöneticilerin yapacağı, başarı getirisi muhtemelen ciddi risklere bağlı transferler olacak.

Nihayet, Halilhodzic’in tepkisi ve isteklerinin yerinde olduğunu düşünen futbolseverlerin gözden kaçırmaması gereken bir şey var. Bosnalı’nın şikâyetlerinin tümü yerindedir belki, ama bunu, herkesin gözü önünde, kulübü basına malzeme yapacak şekilde ortaya dökmek yerine, profesyonel biçimde yönetimle yapacağı toplantılarda yapabilirdi. Zira bu tavrı, kendisi hakkında bir dolu dedikoduyu da üretiyor. Cezayir ile yaşadığı kupa başarısından önce Trabzon’a imza attığına pişman olduğu ve kupa sonrası ona yapılan daha cazip teklifler sonrası görevden ayrılmak için bahane yarattığı gibi.Tabii, bu, tavrını haklı çıkarmıyor, hem de kendisi profesyonellikten uzak davranışlardan mağdur olmuş bir adamken. 2011 Mayıs ayında Dinamo Zagreb’in başında iken, Sportif Direktör Zdravko Mami, bir lig maçının devre arasında soyunma odasını basmış ve kendisini istifaya götüren kavga yaşanmıştı.