Her yer küçük küçük parçalarla dolu; bir araya getirilmeyi bekleyen ayrıntılar. Ayrıntıları bir araya getirip bütüne ulaşmak, olup biteni anlamaktır. Yaşadığı hayatı anlamlandırmak istemeyen var mı? Ayrıntılar arasında salt bir ayrıntı olarak kaldığınız sürece başınıza olaylar gelir ve ne olup bittiğini asla anlamazsınız. Ve anlamlandıramadığımız bir dünya giderek ufkumuzdan kaybolur, sonunda gündeme gömülü hâlde buluruz kendimizi. Gündem, paramparça bir kürenin gündemidir ve ekran başına geçtiğinizde kendi parçalanmışlığınızı seyredersiniz. Kanallarda, parçaları bir araya getirip anlamını yitirmiş bir dünyayı yeniden anlamlandıracak yorumcuları boş yere arar gözleriniz. Ve bu esnada birileri, dünyada sizin adınıza cinayetler işlemeye devam eder, daha fazla parçalanır şeyler. Cinayetlerin aynı anda hem faili hem kurbanı olduğunuzu fark edemezsiniz. Fakat en mükemmel cinayetler bile gözden kaçmış küçük ayrıntılar bırakırlar geride. “Bu vakada ne kadar çok ayrıntıya girerseniz, yanıt o kadar basitleşiyor” (Sherlock Holmes, Arthur Conan Doyle). Vaka, dünyanın parçalanmış hâli; ayrıntılar ise bizler. İşlenen cinayetler, ancak ayrıntılar bir araya getirildiğinde çözülebilir.

***

Medya, kolaylıkla suçluları teşhis edebilesiniz diye ipuçları verir size. “-Herhangi bir ipucu yakalayabildiniz mi?/ “-Bana tam yedi ipucu verdiniz, fakat bunların üzerinde durmaya değer noktalar olup olmadıklarını söyleyebilmem için önce bazı denemeler yapmam gerekiyor”/ “-Kuşkulandığınız birisi var mı?”/ “-Kendimden şüpheleniyorum.” (Sherlock Holmes). İpuçlarını siz bulmadınız, size verildi. Ve verilen ipuçlarının sizi götüreceği yer belliydi. Her şey gözlerinizin önünde gerçekleşir ve asla kendinizden şüphelenmezsiniz. Verilen ipuçlarını tek tek birleştirip çoktan verilmiş bir kararın pasif onaylayıcılarına dönüştüğünüzde, izleyiciler olarak cinayetten muaf tutulursunuz. Suçlu siz olabilir misiniz? Asla, suçlu hep dışarıdan gelir, bizden olmayan biri. Oysa cinayetin kapılar ve pencereler kapalıyken işlendiğini fark edebilseydiniz, yanılmış olduğunuzu anlar, kararınızı değiştirirdiniz. Sherlock Holmes bu vakaya baksaydı, verili olan yerine, ilişkisizmiş gibi görünen ipuçlarını, gözden kaçan ayrıntıları arar bulurdu: “Apaçık bulgudan daha aldatıcı bir şey yoktur.”

***

Suçlu dışarıdan gelmediğine göre, içimizden birileri olmalı. Tüm zaman ve mekânların suçluları, günah keçileri ne güne duruyor? Allahtan içimizdeki ötekilerin ya da medyanın adlandırmasıyla teröristlerin zengin bir kataloğu var elimizde. O hâlde katalogtan birilerini suçlu olarak seçebilir, zan altında kalmaktan kurtulabilirsiniz. Her toplum, birlik ve beraberliği bozulduğunda, çiftliğinde ürettiği günah keçilerini arınma ayinlerinde kullanmıştır. Günah keçilerinin kaderi belli; ya kurban edilir ya da sürgüne gönderilirler. Yahudilerin her yıl düzenledikleri, “Günahları Bağışlatma Günü” dedikleri arınma ayininde, cemaatin işlediği günahların bedelini ödetmek için din adamı kurban olarak iki keçi seçerdi. Keçilerden biri Yehova’ya kurban edilir ve kanıyla, toplumun günahlarıyla kirlettiği tapınak temizlenirdi. İkinci keçi ise, toplumun tüm günahları başına yüklendikten sonra çöle gönderilirdi (R. Kearney, Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar, Metis). Böylelikle toplumun tüm suçları ıssız bir yere taşınır, herkes yeniden masumiyet karinesine bürünürdü.

Sherlock Holmes olsaydı, “Tuhaf Watson, çok tuhaf!” derdi. Holmes’un işi zor gerçekten. Ortada bir değil, sayılamayacak kadar çok suç var ve tüm toplum bir şekilde bu suçlara bulaşmış. Medyanın verdiği ipuçları her seferinde onu, günah keçilerinin üretildiği çiftliğe götürüyor. Günah keçileri, toplumsal arınma ayinlerinde kullanılmak üzere üretilip kataloglanmış ötekilerdir. Holmes, verili olana değil, verilmeyene bakardı. Görülmeyen ayrıntıları bir araya getirir, paramparça toplumun her parçasının, hem faili hem kurbanı oldukları suçlara bulaştırıldığını keşfederdi. Temsili demokraside iktidar sizin iradenizi temsil ettiğine göre hiç kuşkusuz cinayetler sizin iradenizle işleniyor. Ve hâlâ sessiz kalmanız, cinayetleri sahiplendiğinizi gösteriyor. Bu kadar çok suç, ancak ayrıntılar bir araya geldiğinde çözülüp dağılabilir. Ayrıntı sizlersiniz.