Tutunamayanlar 2
Bizim futbol ahalisinin şampiyonluğu kutladığı zamanlarda Avrupa futbolunun tutunamayanlarını yazmıştım. Bu hafta bıraktığım yerden devamla…
Günümüzden 121 sene önce, 1893 senesinde kurulmuş VfB Stuttgart… Alman futbol tarihinin 5. büyüğü... 1963 senesinde perdelerini açan Bundesliga’nın iki sezon hariç tüm sezonlarında ligin demirbaşlarındanmış. Tarihinde Bundesliga şampiyonluğunu 5 kez kazanıp (en son 2006-2007 sezonunda), dört kez de ligi 2. sırada bitirmiş. Ama 2010-2011 sezonuyla birlikte kötü gidiş başlamış. Son sezonlarda ligde kalmayı kıl payıyla başaran kırmızılı takım 2014-2015 sezonunda Bundesliga’ya son bir hamleyle tutunuyor, yerine Freiburg’un kırmızı siyahlı takımı SC Freiburg düşüyordu… Madem yeri geldi anlatalım tutunamayanın hikâyesini…
Günümüzden 110 sene önce, 1904 senesinin Mayıs ayında kurulmuş ve bilhassa 90’li senelerde Alman futbolunun asansör takımı olarak nam salmış. Öyle ki 24 bin kapasiteli Schwarzwald Stadı’nı dolduran taraftarları bile alışmış bu duruma, o gülümseten tezahüratı yaratmışlar: “We go down, we go up, we go into the UEFA Cup!” (Düşeriz, Çıkarız, UEFA Kupası’na katılırız!). Günümüzde Almanya Milli Takımının teknik direktörlüğünü yapan Joachim Löw, üç dönem forma giydiği takım tarihinin 252 maçta kaydettiği 81 golle en büyük golcüsü. 67 yaşındaki teknik direktör Volker Finke 1991 senesinden 2007’e kadar takımın başında kalmış. Onun döneminde üç sezonda küme düşmüşler ama 17 sezonda onunla yola devam etmişler. Güvenin böylesi… Uzaklarda siyah beyaz Beşiktaş’ta, üstelik stadı olmadığı, teselliyi evinden uzaklarda aradığı sezonda ligi 3. bitirdiği için yol verilen Bilic’e de selam çakalım bu vesileyle. Anlamıştır muhtemel, bizim futbol fakiri coğrafyada başarının sadece şampiyonluk olduğunu, kupadan başka her şeyin yalan görüldüğünü. Anlamıştır ülkemizdeki futbola bakış açısını. Dünya devi Manchester United zor bela ligi 4. sırada bitirir ama hayat devam eder, bizde ligi 3. bitiren takımın hocası kovulur! Meselenin özeti, bir gün efsane, ertesi gün kestane olursun bizim diyarlarda. Hazin ama gerçek!
2014-2015 sezonunda La Liga’da oynadığı 38 maçta sadece üç galibiyet alabilmiş olan Córdoba, İspanya’nın güneyinde yer alan 325 bin nüfuslu sıcak şehrin takımı... 1954 senesinde kurulmuş. Renkleri bizim Bursaspor’u hatırlatıyor. 2013-2014 sezonunda 2. Lig’i 7. sırada bitirdikten sonra play-off maçları sonunda La Liga’ya yükseldiler. Bu sezon 42 seneden sonra ilk kez ülke futbolunun en üst liginde boy gösterdiler ama evlerinde aldıkları 8-0’lık Barça mağlubiyetiyle ligden düştüler.
Onlarla birlikte düşen Almería, İspanya’nın güneyinde yer alan 189 bin nüfuslu o şirin sahil şehrinin takımı... Kökleri 1979–1981 arasında La Liga’da mücadele etmiş AD Almería’dan miras... 1982 senesinde yok olup giden kulübün yerine 1989’da kurulmuş. Kuruluşundan günümüze geçen zaman diliminde ülkenin dört profesyonel liginde boy göstermiş kırmızı beyazlı takım. Maçlarını oynadıkları Estadio de los Juegos Mediterráneos Stadı 22 bin kapasiteli ve sadece 2005 Akdeniz Oyunları için inşa edildiği dönemde 21 milyon Euro’ya mal olmuş.
Serie A’dan düşen Parma, tarihinde hiç şampiyonluk yaşamamış olsa da 1992-2002 arasında üç sezonda İtalya Kupası ve UEFA Kupasıyla birlikte 8 kupa kazanmış. İtalyan futbolunun en fazla taraftara sahip sarı lacivertli kulübünün 12 numaralı forması sadece taraftarlara mahsus. En son 2002-2003 sezonunda Gabriele Giroli giymiş o özel formayı…
Fransa Ligi’nde küme düşen Lens günümüzden 106 sene önce 1906’da bir grup öğrenci tarafından kurulmuş ve kulübün ilk yönetim kurulu öğrencilerin ebeveynleriymiş. Rivayete göre sarı kırmızı renkleri, madenlerde çalışan işçilerin kanından ve altının sarısından miras... Uzun tarihlerinde bir kez lig şampiyonluğunu (1997–1998) kazanmışlar. 2013-2014 sezonunda ülke futbolunun en üst ligine yükseldiler ama finansal yeterlilikleri sağlayamadıkları gerekçesiyle şampiyonlukları geçersiz sayıldı ve küme düşürüldüler. Velhasıl bir tarafta para babalarının Paris St. Germain’i, diğer tarafta RC Lens… Günümüz futbolunun beter fotoğrafı...
Düşenleri yâd ettiğimiz bu yazıda çocukluk yıllarımın “şeker” takımını da hatırlamadan geçmeyelim. 1947 yılında Türkiye Şeker Fabrikaları tarafından kurulmuş ve 2000’li senelerin başından bugüne kadar altı kez isim değiştirmiş Şekerspor. Ülke futbolunda bir kez dara düşmeye gör, ne ismin kalır ne hatırlayanın… Tarihi, taraftarı, kökleri olmayan belediye destekli Osmanlıspor’un gelecek sezon Süper Lig’de oynayacağı zamanlarda amatör kümede mücadele edecek Ankara’nın unutulmuş, tıpkı şehri gibi zamana yenik düşmüş takımı...
Yazarın Son Yazıları
- Premier Lig Seyir Defteri: Manchester City, kayıp puanlar, kayıp hayaller
- Premier Lig Seyir Defteri: Tottenham Hotspur, istikrar arayışı sürerken
- Premier Lig Seyir Defteri: Olimpiyat Stadı’nda Arsenal’den gol yağmuru
- Premier Lig Seyir Defteri: Wolverhampton Wanderers, Matheus Cunha’nın yükselişi
- Zenginlerin gölgesinde bir yoksul: Accrington Stanley