Üvey evlatların 3 puanı

Galatasaray son yıllarda hadiseli geçen Rizespor deplasmanında inanılmaz bir maç sonuyla 3 puan aldı ve 3-2 kazandı.

Futbolcuların bireysel olarak sevdigi takımlar vardır. Arkalarına tarihi de aldıklarında belli takımlarla oynadıkları maçlarda performanslarını da üst düzeye çıkarırlar. Büyük takımların golcüleri için bunun görece zayıf takımlar olması şart değildir. Örneğin İspanya Ligi’nin üst düzey takımlarından Sevilla Messi’nin en sevdiği rakipti, onlara karşı oynadığı 42 maçta 39 gol atmıştı. Bunları elbette Mbaye Diagne bağlantısını kurmak için anlatıyorum. Diagne, Galatasaray’ın son 3 Rize deplasmanının 2’sinde sahaya çıkmasına rağmen onlara 5 gol atmıştı ve Fatih Terim, kendisini sadece duraklama anlarında kullandı. Kendisinden bu sezon üst düzey bir performans alacaksa, belki de buna en yakın olacağı maç Rize deplasmanıydı ve hoca bu fırsatı es geçti. Kaderın cilvesi, önce basın önünde isim vererek eleştirdiği Mostafa Mohamed, sonra da bizzat Diagne’nin kendisi maça damga vurdular. Tabii ki Diagne’nin golü çok konuşulacak.

Hakem Ali Palabıyık’ın maç boyunca kararlarında bir standartı tutturmadığını ve kötü bir yönetim gösterdiğini söylemek mümkün. Fakat sarı-kırmızılıların golle başladığı bir maçta bu kadar kolay teslim olmasını bununla açıklayamayız. Bu Terim’in takımının kronik bir problemi ve henüz çare bulunmuş değil. Galatasaray, onun takımlarından beklemediğimiz şekilde favori olmadığı maçlarda savunmaya dayalı bir planın sadece savunma tarafını oynayabilen bir takıma dönüştü. Bu maçlarda topu ayağına aldığında ani baskınlar üretmekte zorlanan takım, kazanmak zorunda olduğu karşılaşmalarda da oldukça sıkıntı çekiyor. Terim’in ikinci yarıda çok uzun süredir uygulanması halinde ne olacağını merak ettiğimiz, Halil ve Diagne/Mohamed ikilisinden birisini beraber oynatma formulüne erken başvurması da bir gelişme. Bunun, oyunu rakip alana yıktığı maçlarda nasıl bir etki yaptığını görmesi ve sadece maçların son bölümünde başvurmaması takım açısından olumlu olacaktır. Özellikle, topu kenarlardan ve göbekten taşıyabilen Halil’in bir açık/uzak forvet pozisyonunda oynadığı anlarda daha etkili olduğunu bir kez daha gördük.

Fatih Terim’in girdiği ve çıkmaz olan yolun sonu giderek yaklaşıyor, fakat kendisi muhtemelen tabelaları okumamakta ısrarlı ve bu trafik polisleri için hiç problem değil. Bu maç ona büyük bir ders olmalı, ders vermek yerine almaya başlayacak mı göreceğiz.