Bundan tam 98 yıl önce bugün büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları izleri silinmeyecek bir devrimi gerçekleştirdiler. Sömürgeciler tarafından pay edilmiş bir coğrafyada Anadolu’yu karış karış örgütleyip bağımsız bir ülke yaratan kadrolar, soya bağlı bir iktidarı da alaşağı ederek halkımızı tebaa olmaktan çıkarıp yurttaş haline getirdiler. Evet, bugün cumhuriyetin 98’inci yıldönümü, sahiplenen ve ileriye götürmeye çalışan tüm halkımıza kutlu olsun.

Cumhuriyet devrimi adıyla sanıyla bir devrimdi. Seçme seçilme hakkı gibi konularla yetinmedi ve devrimleri sürekli hale getirerek laiklik, devletçilik, aydınlanma ilkeleriyle yeni bir toplum yaratma hedefine girişti. Mustafa Kemal ve devrimci kadrolar; tarihin akışında, gücünü dinden ya da soydan soptan aileden alıp ülkelerin başına çökmüş yönetimlerin büyük bir hesaplaşma ile yıkıldığını gördüler. Modern devletlerin kuruluş sürecinde devrimciliğin gereğini yerine getirdiler, halkın taleplerinin de ötesine geçtiler.


Cumhuriyet devrimi ve peş peşe devrimler eşitlik ve adalet temelinde geliştirilebilir miydi, emekçi sınıflarla yeni gelişen sermayenin ve toprak sahiplerinin gerici talepleri arasında daha sosyalist tercihler yapabilir miydi, bunlar tarihçilerin tartışacağı konular. Devrimcilerin görevi ise yine tarihin akışını ve ihtiyacını görüp yeni devrimlere öncülük etmektir.

Cumhuriyet devrimleri özellikle 1950’lerden itibaren bir avuç sömürgenin ve toprak ağasının talepleri uğruna ihanete uğradı, ekonomik bağımsızlığımız emperyalistlerin eline bırakıldı. Bu çıkarcı gruplar, ağalar, beyler, paşalar siyasi rantlarını dini sömürerek, halkın dini duygularını istismar ederek gerçekleştirmek istediler. Devrimlerin en önemlilerinden laiklik ilkesini aşındırarak toplum ve siyaset yaşamından çıkarmaya çalıştılar. Devrimleri bağımsızlık ve sosyalizmle taçlandırmak isteyen devrimci gençlerin üzerine ABD-NATO eğitimli faşist komandoları ve tarikatçıları saldılar. Emekçilerin taleplerini faşist uygulamalarla bastırdılar. Darbelerle hem devrimcileri yok etmeye çalıştılar hem de cumhuriyetin ilerici kazanımlarını elimizden aldılar. Bu ülkenin aydınlık kuşaklarını işkencelerden geçirirken utanmadan bayrak ve Atatürk fotoğraflarını kullandılar. Aşındırıp yıktıkları cumhuriyeti, Atatürk’ü kendilerine kalkan yaptılar! Şimdi o darbeciler tarihin karanlık sayfalarına gittiler, aşama aşama yerlerine getirdikleri şeriatçı rantçılar da ülkeyi uçuruma sürüklediler. Ama karşılarına ise “yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” diyenler ve ezmeye yok etmeye çalıştıkları devrimciler, sosyalistler dikildiler. Onlar adına ne gam!

Evet, bugün cumhuriyetin 98’inci yıldönümü, sahiplenen ve ileriye götürmeye çalışan tüm halkımıza kutlu olsun. Unutmayın, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları devrimciydiler. Tarihin akışını gördüler, halka öncülük ettiler. Bugün tarihin akışını, dünyanın her yerinde doğanın tahribine, ekonomik eşitsizliklere, gerici ve popülist iktidarlara karşı dikilenler belirleyecek. Kapitalizm çöküyor, doğa ve iklim büyük bir krizde. O zaman dünyayı ve ülkeyi yeniden kurmak için yeni bir devrimci ruh gerekiyor. 98 yılda aşındırıp gericileştirdikleri cumhuriyeti aynı devrimci ruhla, iddiayla yeniden kurmak gerekiyor.

Bu ülkenin gençlerini neden kazanamıyoruz sorusunun yanıtını biraz da burada aramak gerekiyor. Eskiden güç almak ama yeniyi hedef göstermek gerekiyor. Mustafa Kemal de bunu yaptı. Yeni kuşakları katabilmek için devrimci, demokratik bir cumhuriyet hedefiyle yeniyi kurma mücadelesini önümüze koymalıyız. Gençlerin talebi olan daha özgür, daha adil, daha doğayla barışık, daha sınırsız ve eşitlikçi bir toplumu tıpkı Anadolu devriminin yaptığı gibi mücadeleyle kurmak zorundayız. Devrimci, demokratik bir cumhuriyet! Hedefimiz bu olmalı.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı tüm içtenliğimle kutluyor, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devrimci kadroları saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyeti antiemperyalizmle ve sosyalizmle taçlandırmak için darağacında yitirdiğimiz devrimci gençlerimizi de saygıyla anıyorum. Artık cumhuriyet biziz, yani cumhuriyet halktır, cumhuriyet halkındır. Devrimciler ölür ama fikirleri yaşar. Devrimciler ölür ama devrimler durmaz sürer. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın devrim!