2004-05 sezonunun sonunda Juventus, İtalya futbol tarihindeki 27. şampiyonluğunu kazandığında önleri açık görünüyordu...

2004-05 sezonunun sonunda Juventus, İtalya futbol tarihindeki 27. şampiyonluğunu kazandığında önleri açık görünüyordu. Milan’a 7 puan fark atılmıştı ve kulübe tarihinin en zengin dönemlerinden birisini yaşatan Marcelo Lippi’nin ayrılışının ardından gelen Fabio Capello ile başarılar devam ediyordu. Lippi, 1994-2004 yılları arasında 2 farklı dönemde Torino şehrinin takımının başında sahaya çıkmış ve toplam 5 şampiyonluk, 1 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve 2 Şampiyonlar Ligi finalistliği gibi müthiş bir tabloya imza atmıştı. Lippi’nin İtalya milli takımının başına geçişi ve yerine kulüp Genel Direktörü Luciano Moggi ve ailesiyle arasında sorunlar bulunan Capello’nun sürpriz atanışı onları yavaşlatmadı.

2005 ve 2006’da arka arkaya 2 şampiyonluk daha kazandılar. Ancak bu altın günler bir anda kabusa dönüştü. İtalya’da yıllardır varlığından bahsedilen ama gün yüzüne çıkmamış futbol-mafya ilişkisi, Moggi ile vücut bulmuştu. İtalyan futbol adamının hakemleri ve futbol dünyasının birçok aktörünü etkileyerek Juventus’un şampiyonluğunu en kibar ifadeyle kolaylaştırdığı ortaya çıkmıştı. Juventus önce Serie C’ye düşürüldü ancak daha sonra Serie B’ye -9 puanla başlaması kararına varıldı. Capello, İbrahimovic, Cannavaro gibi isimler takımdan ayrıldılar. Ancak Buffon, Nedved, Del Piero gibi diğer bazı simge isimler 2. ligde oynama pahasına kentten kaçmadılar. Didier Deschamps teknik direktörlüğe getirildi ve Bianconeri (siyah-beyazlılar) Serie A’ya çok çabuk geri döndü. O şike skandalı onları belki Serie B’de tutacak kadar sarsmamıştı ama Serie A’da bir anda süper güç haline gelen İnter ve o dönemde Ancelotti yönetiminde uluslararası alanda zirveye oynayan Milan’ı yakalamaları çok zordu. Sadece 2008-09 sezonunda ligi ikinci bitirdiler ama İnter onlara 10 puan fark atmıştı. 2006’da lige geri dönüşten sonra geçen 5 sezonda 5 farklı teknik adam onları çalıştırdı. Özellikle Ciro Ferrara dönemi tam bir kabus oldu. Takım Zaccheroni ile ligi 7. sırada bitirdi. Chievo mucizesini yaratan adam Luigi del Neri de onları düzeltemedi ve geçen sezon da 7. oldular. Ferrara denemesinin camianın kendi evlatlarına dönmesi konusunda şüpheler yarattığı doğruydu ama Lippi döneminin bir başka askeri, Antonio Conte teknik adamlığa getirildi.

ESKİ GÜNLERE DÖNÜŞ SİNYALİ
Juventus’un saha içinde attığı tek adım bu değildi elbet. Milan’da simge bir isim haline gelmiş Andrea Pirlo’nun gelişi, Toplam 60 milyon avroya transfer edilen Fabio Quagliarella, Mirko Vucinic, Stephan Lichtsteiner, Arturo Vidal ile Eljero Elia, sezon sonu 5 milyonluk bonservis bedeliyle alınması konusunda anlaşılarak kiralık olarak forma giyecek olan, 2011 Copa America’nın sürprizlerinden Paraguaylı Estigarribia bu sezon onları bambaşka bir çehreye kavuşturdu. Elbette onlar açısından en büyük devrim, her sezon ortalama 20 bin kişiye oynadıkları, Delle Alpi’den kurtulup, daha küçük ama gelirlerinden yararlanabilecekleri ve Serie A kulüplerinin sırtında yıllardır çok büyük bir yük olan stadyum sorununu çözmeleri. Artık 41 bin kapasiteli yepyeni bir mabedleri var ve Arsenal’in Emirates Stadyumu’ndan ihyası kadar olmasa da önemli bir kaynak elde ettiler. Üstelik Delle Alpi’deki tribünlerin sahaya uzaklığı tamamen ortadan kallkmış durumda ve modern bir Premier Lig Stadyumu’na kavuşmuş gibiler. Takım 2 haftada 6 puanla ligi açtı. Özellikle Milan, Roma, İnter gibi doğrudan rakiplerin tümünün sezonu kötü açtığı ve İnter’le Roma’nın koltukları sallanan teknik direktörleri olduğu düşünüldüğünde bu erken sprint onlara lig sonunda avantaj getirebilir.

*Başlıktaki “yaşlı  kadın” ifadesi Juventus kulübünün lakabı olan Old Lady’nin Türkçe karşılığından gelmektedir.

***

Cavani büyük oynuyor
Geçen yıl Napoli ile ilgili bir yazı yazmıştık ama Edinson “El Matador” Cavani öyle bir futbol oynuyor ki bir daha bahsetmemek çok zor. İlginç olanı Uruguaylı geçtiğimiz yılki Dünya Kupası’nda da, bu seneki Copa America’da da Diego Forlan ve Luis Suarez’in gerisinde kalmıştı ulusal takımda. Zaten bunlardan ikincisinde sakattı ve sadece final maçının son bölümünde forma giydi. Ama 2 sezondur San Paolo Stadyumu’nu sallıyor. 2011 yılında 4 kez hat-trick yaptı ve geçtiğimiz hafta sonu Milan’a attığı 3 gol, onu 1998’de Batistuta’nın Fiorentina forması ile yaptığından 13 sene sonra, Milano devine 3 gol sallayan ilk oyuncu yaptı. Özellikle gollerini izlediğinizde nereden vursa topu içeri sokacak gibi bir izlenime kapılıyorsunuz. Messi’nin bir gün Napoli’ye gidip Maradona’nın izini sürmeye devam edeceği söyleniyordu, belki de kent kendi Maradonasını çoktan bulmuştur bile.