Bursa, cezaevi ile Nâzım Hikmet’in esaret yıllarının önemli mekânlarındandır. Türkiye’nin geleneksel işçi merkezlerinden de biridir aynı zamanda. Nazım için Bursa esarettir. İşçi sınıfı için sömürülmektir yaşamak için. Nâzım için Bursa sömürüdür. Bilir bunu. İşçi sınıfı için Bursa esaret.

Soluğu çok uzaklardan duyulabilen bir dev gibi, karanlıkta gözleri çok uzaklardan seçilen bir umut gibi Bursa bir süredir.

Metal işçisinin dinmek bilmeyen öfkesi fabrika önlerinde çoğaldı. Vardiya girişlerinde çoğaldı. Tezgâh başında, çay molalarında çoğaldı.

Bursa öfkeli bir kenttir. Öyle kabuğuna sığmaz.

Ama öfke hep akacak başka bir mecra bulur. İşçi sınıfının dertleri kendine ait kılınmıştır çünkü. İşçi sınıfı kuşatma altındadır.

O öfke hedefini bulursa ne olacağını bilir egemenler. Sonra çarklar nasıl döner. Sonra nasıl Bursalı dokumacı Recebin emeği yabancı sermayenin malı olur. ‘“Otomotiv üssü”nü yabancı sermaye yatırımları nasıl sırtlar sonra’. Sermaye nasıl yaşar. Nasıl serpilip gelişir.

Öyle işlevseldir ki vatan, millet edebiyatı. Din elden gidiyor söylemi. İşçi öfkesini kendi kardeşine biler.

Geçen günlerde Bursa’da “İlk 250 Büyük Firma Araştırması” açıklandı. Kontra sendika Türk Metal-Sermaye ve Devlet kuşatması altındaki on binlerce otomotiv işçisinin eylemde olduğu Bursa’da. İşçinin birbirinin acısına dokunmayı öğrendiği Bursa’da.

Yabancı sermaye diye biri varmış. Her işi bu yabancı sermaye yapıyormuş meğer. Bedavadan iş veriyor, tezgâhta üretiyor, ürettiğini satıyormuş. Türkiye’yi sırtlamış, yatırımları sırtlamış bu yabancı sermaye.

Öyle diyor gazetenin biri. Başlık ‘“Otomotiv üssü”nü yabancı sermaye yatırımları sırtladı’. İşçinin emeği nedir? Tezgâh’ta dokunan kumaş gibi bir şey onların anladığı.

Haber şöyle, ‘Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından gerçekleştirilen “İlk 250 Büyük Firma Araştırması”nın sonuçlarındaki rakamsal verilerden yaptığı derlemeye göre, 250 firma, 2014 yılı itibarıyla 65 milyar 822 milyon 266 bin lira ciro, 10 milyar 575 milyon 723 bin dolarlık ihracat gerçekleştirirken, 127 bin 327 kişiyi istihdam etti. Büyük çoğunluğunu Alman şirketlerin oluşturduğu, Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya, ABD, Japonya, İsviçre, Güney Kore, Hollanda ve Finlandiya gibi ülkelerden sermaye ortaklıklarının ya da doğrudan yatırımların bulunduğu 37 firma ise 28 milyar 566 milyon 470 bin lira ciro ve 7 milyar 632 milyon 164 bin dolarlık ihracat gerçekleştirip 32 bin 529 kişiye istihdam sağladı. Hazırlanan listedeki toplam cironun yüzde 43,40’ını, ihracatın yüzde 72,16’sını sağlayan yabancı sermayeli firmalar, istihdamın da yüzde 25,54’üne sahip oldu. Listedeki ilk üç şirket yabancı sermayeli Listede ilk 3 sırada yer alan, yabancı ortaklı OYAK Renault ve Tofaş Türk Otomobil Fabrikası AŞ ile yüzde 100 yabancı sermayeli Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ ise toplam 19 milyar 787 milyon 735 bin lira ciro ve 6 milyar 140 milyon 626 bin dolarlık ihracata imza atıp 18 bin 720 kişiyi istihdam etti. Bu üç firmanın cirosu bile 250 firmanın cirosunun yüzde 30,06’sını, ihracatının ise yüzde 58,06’sını karşıladı. Yine sadece bu üç firmanın sağladığı istihdam, 250 firmada çalışanların yüzde 14,70’ini oluşturdu.’

İlk üçe girmiş bildiğimiz firmalar. Bursa’da işçi öfkeli. Ortada sermayenin tasması ile ortaya saldığı bir kontra sendika var ona öfkeli. Yeter mi? Elbette yetmez. O tasmayı elinde tutanı, o tasmayı elinde tutana o tasmayı tutma hakkını vereni, ölü emeğin üzerinden dünya genelinde devletlerden büyük bütçeleri yöneten, karlarını katlayan şirketleri unutmamalı.

İşçi sınıfına sevdalı diye Nazım hapse atıldı. Bursa zindanlarına konuldu. Sonra terk etmek zorunda kaldı canı gibi sevdiği memleketini. Gurbette öldü. Ama yüreği delinip batmadı, şarkısı tükenip bitmedi, cennetini kaybetmedi. Çünkü haklı olduğunu biliyordu.

Sermaye yeni bir kuşatmanın yolunu arıyor. İşlevli bir araç arıyor. Ama eskisi gibi olmaz bir şeyler artık. Ne işçi eski işçidir şimdi, ne Bursa eski Bursa…Umut örgütlenmektedir şimdi sınıf kardeşi ile omuz omuza…