Yeni bir yıla giriyoruz. Umutlarımızı taşıyarak. Oysa içinden çıkılmaz bir karanlığın içindeyiz. Kış bastırdı bir yanda. Bir yanda dünyamız kirleniyor büyük bir hızla. Bir yanda karanlık tüm orduları ile üzerimize yürüyor. İçimiz kanıyor, insanlığımız kanıyor, coğrafyalar kanıyor. Ormanlarımız, kentlerimiz, ortak alanlarımız, emeğimiz büyük bir saldırının altında.

Tek gıdası tüketmek olan kendini umutsuzluğun, yalnızlığın ve güvensizliğin üzerine inşa eden bu sistem umutla baş edemiyor yalnızca. Bir yerlerden çıkıyoruz işte. Emeğine, doğasına, geleceğine, yaşam alanlarına sahip çıkanlar. Bir isyan halindeyiz. Her isyanın bir mevsimi var. Bizimkisi biraz Haziran.

“Her başlangıçta yeni bir anlam vardır” der Edip Cansever “Umuş” adlı şiirinde. “Parmağını sürsen dünyaya, rengini anlarsın/ gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın/ onu işitsen, yuvarlağı sende kalır/ her başlangıçta yeni bir anlam vardır/ nedensiz bir çocuk ağlaması bile/ çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.”

Umut bizim yenilmezliğimizdir. O yüzden egemenler önce umudu ezmek isterler. Ve direniş varsa umutta vardır.

Yeni yıl kendilerine dayatılan gündelik hayat pratiklerine teslim olmayanların, direnenlerin açtığı yolda gittiğimiz bir yol olsun.

Yeni yıl ekmeği, onuru, doğası, başkalarının yaşam hakkı için direnenlerin yani umudun kazandığı bir yıl olsun.